24 Temmuz 2009 Cuma

BİRİNCİ BÖLÜM (KASABANIN TARİHİ)

A.Genel Durum

Yeşilyurt;Manisa İli, Alaşehir İlçesine bağlı bir kasabadır. İlçeye uzaklığı 15 km dır. İlçenin doğusundadır. Alaşehir ilçesinin en eski kasabası durumundadır.

Yaptığımız araştırmalara ve tespitlere göre 750 800 yıllık bir tarihi vardır.

İlçemiz toprakları üstünde kurulan hakimiyetleri Türk tarihinden itibaren ana hatları şöyle ele alabiliriz.

1.Selçuklular Dönemi

1071 Malazgirt Zaferi ile Türklere açılan Anadolu kapılarından akın akın gelen Türk oymakları, Anadolu içlerine doğru yayılmaya başladılar. Bölgemize gelen ilk Türk askerleri, Kutalmışoğlu Süleyman Bey komutasındaki askerlerdir.

Bu dönemlerde Alaşehir Selçuklularla Bizanslılar arasında bir kaç kez el değişmiştir.

2.Beylikler Dönemi

Selçuklular döneminde Türkmen beyleri,sınır boylarına yerleştirilirlerdi.Anadolu’da Moğol istilaları başlamış Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmıştır.

Bölgemizde Germiyanoğulları Beyliği ve Aydınoğulları Beyliği etkili olmuştur.

3.Osmanlı Dönemi

Osmanlı,Selçukluların uç beyliklerindendir.Beylikler arasında birliği sağlayan her geçen gün topraklarını genişleten Osmanlı Devleti 1299 yılında kuruldu.

Alaşehir Yıldırım Beyazıt tarafından 1389 yılında feth edildi.Bizanslıların önemli merkezi olan ve kurulduğu günden itibaren philedelphia olarak anılan şehrin adını Yıldırım Beyazıt Alaşehir olarak değiştirmiştir.

XIV.Yüzyıl Divan Şiirimizin en büyük şairi ve Divan Şiirimizin kurucularından Ahmedi’nin şirinde Yıldırım Beyazıt Hazretleri ve Alaşehir’in adı geçmektedir.

“.................................................
.................................................
Çünkü oldu feth dani ana
Döndü kari mülkünden yana

Ne Alaşar kodu ne Saruhan
Ne Aydın ne Menteşe ne Germiyan.”

Anadolu’da yaşanan Timur hadisesinden sonra 22 yıl Cüneyd’in idaresine geçen Alaşehir; 1425 yılında II.Murat zamanında tekrar Osmanlı Devleti sınırları içine katılıp,1920 yılında Yunan işgaline kadar Türklerin egemenliği altındadır.


B.Kasabanın Tarihi

Kasabamıza kimlerin,nereden ve ne zaman geldikleri,nerelere yerleştiklerini bu bölümde anlatmaya çalışacağız.

1071 Malazgirt Meydan Muhaberesinde kazanılan zaferle Anadolu kapıları Türklere açıldı.Türk boyları Anadolu’ya akmaya başladılar.Süleyman Şah komutasındaki askerlerle Anadolu’nun içlerine kadar yayıldılar.Çetin mücadeleler verilerek her karış toprağını şehitlerin kanları ile sulayarak,Anadolu’yu Türklerin ikinci yurdu yaptılar.Büyük Türk milleti ile Anadolu kucaklaşarak etle kemik gibi birbirlerine yapıştılar.

Bu zaferden sonra Anadolu’ya akın eden göçler incelendiğinde Afyon civarına yerleşen ilk Türk kafilelerinin Afyon civarına yerleşen ilk Türk kafilelerinin Avşarlar olduğu görülecektir.Avşarlar Afyon civarında Türkleşme hareketinin çekirdeğini oluşturmuşlar ve öncülük etmişlerdir.

Kasabamızın ilk kurucuları Afyon civarından (Emirdağ ve Murat dağı etekleri) gelen Avşar Yörükleridir.

Avşarlar konusunu biraz daha açalım.
Oğuzların Bozok kolunun Yıldızhan grubuna mensuptur.Konar göçer bir hayat yaşayan Avşar Yörükleri Anadolu’nun fethi sırasında çok büyük rol oynamışlardır.Hüseyin Namık Orhun “Oğuzlara Dair” adlı eserinde Avşar kelimesinin Avş fiilinden geldiğini belirtmektedir.Kelime anlamı olarak söz dinleyen,itaat eden demektir.
Şu anda yaşadığımız topraklara yerleşen boy Avşar Yörükleridir.
İlk gelenler,Kepirler muhitine (Kara Mestan’ın bağının olduğu yer) yerleşmişlerdir.İlk gelenler hakkında değişik rivayetler vardır.Bunların 7 ile 15 arasında aile oldukları belirtilir.Yazılı bir kaynak olmaması sebebi ile bu durumu ifade etmek biraz güçtür.Ancak ister Kepirler ister Bağcılık Araştırma İstasyonu’nun olduğu yere ve ister bugünkü yerleşim alanına gelenler olsun bu üç yerde yerleşenleri şöyle belirtebiliriz.1.Kara veliler Kaya,Tel...2.Kuruşlar Kuruş...3.Tortuklar Tortuk...4.Gayıplar Kayıp...5.Darıcılar Kocagöz,Gökçe...6.Dini Kurular Boğa,Kaplan...7.Karahasanlar Eroğlu...8.Çamurcular Toker...9.Çapanlar Çetin...10.Sarılar Tavukçu...11.Arap Kayalar Devrik...12.Tanılar Tanı...13.Bölükbaşılar Uslu,Arı,Aslan...14.Deli Osmanlar Gök...15.Molla İbrahimler Tanyu... İlk gelenler olarak belirtilen bu aileler,yaptığımız araştırma ve tespite göre 1200 lü yıllarda gelmişlerdir.Burada bir müddet kaldıktan sonra oturdukları yerlerin bataklık haline gelmesinden dolayı Bağcılık Araştırma İstasyonu’nun olduğu yere yerleşmişlerdir.Burada tamamen yerleşik hayata geçmişlerdir.

250 veya 300 yıl bu yerleşim alanında kalmışlardır.Yaşanılan bu yerden de aynı sebeple ayrılarak Çakmak Dede Türbesinin çevrelerine yerleşmişlerdir.Buralara daha sonra Uşak-Eşme ve köylerinden gelenler olmuştur.Çoğunluk Deli Hıdırlı’dandır.
1671 yılında Alaşehir’i ziyaret eden Evliya Çelebi ünlü seyahatnamesinde (9.cilt) Alaşehir’in 78 köyü olduğunu belirtmiştir.Kasabamızda yaşayanların nereden,ne zaman gelip,nerelere yerleştiklerini,hangi boy’a mensup olduklarını kısaca belirttikten sonra şimdi de adını nasıl aldığını kısaca belirtmeye çalışalım.
ADININ KAYNAĞI:İlk gelenlerin yerleştikleri ilk yer bir yol kenarıdır.Bu yol ilk çağlarda Lidya Kralı Giges tarafından İyonyalılar ve Asurlar arasında bir transit merkezi oluşturmak için yaptırılmıştır.Efes’ten başlayarak Irak’taki Sus şehrine kadar uzanmaktadır.Sart’tan geçerek Sobran Köyü’ne ve oradaki kanal yolu boyunca uzanıp Üzümlü (Katırlı) Köyü ve kepirlerden geçerek,Bağlıca Köyünden bugünkü asfalt yolu bağlanmaktadır. Kasabamızın sınırlarından geçen bu yol tarihi kral yoludur.
50-60 yıl öncesine kadar kervan taşımacılığı yapılan yolun eski etkinliği ve hareketliliği kaybolmuştur.Bunun sebebi ise taşımacılıkta vasıtaların hayata girmesidir.
İlkçağlarda yapılan bu yolu görmek için zaman zaman turistlerin geldiği görülmüştür.Kasabada bu yola”süse yolu” denilmektedir.İlk gelenlere istinaden”Deliller”adını aldığı söylense de,esas olarak kervanlara kılavuzluk yapmalarından dolayı bu adı almıştır.Belirtilen bu yolda kervan taşımacılığı hareketlidir.Doğu ile batı arasında ticari ilişkiler daha canlıdır.Zengin tüccarların geçtiği bu yol üzerinde,zaman zaman beliren eşkıyalar kervanları alıkoymakta,tüccarları soymaktaydı.
Tüccarlar ve diğer kervan sahipleri can ve mallarını her an yitirmenin korkusunu yaşamaktadırlar.Bunun üzerine yol üzerindeki insanlara kılavuzluk yaptırmaya başlarlar.Karşılıklı olarak ücret öderler.Bu kılavuzlar,kervanların kendi bölgesi içinde rahat ve huzurlu gidip gelmelerini sağlarlar.Bu bölgedeki kervancılar artık çok rahattırlar.Buradaki kılavuzların ünü her geçen gün daha da artar.Kılavuzluk yapmakta nam salan bu yerleşim biriminin adı Deliller olarak anılır ve bu adı alır.Delil kelimesinin anlamı kılavuzluk etmek,yol göstermek,haber vermek,öncülük etmektir.

İlk gelenlerin öncü kabul edilmesiyle Deliller olduğu da belirtilmektedir. Uzun yıllar Deliller olarak anılmıştır.Zamanla Deliler olmuştur.Bu adı almalarının başlıca iki sebebi vardır.
Birinci sebebi Deliller ismindeki ortada bulunan”l” ünsüzünün düşmesinden kaynaklanmıştır.
İkincisi,savaşlarda delice cesaret göstermeleri ve atılganlıklarından dolayıdır.
Araştırma ve tespitimize göre bunlardan ikincisi daha kuvvetli bir ihtimaldir.Çünkü Türkler Anadolu’ya geldiklerinden itibaren burasını kendilerine vatan yapabilmek için çetin savaşlarda bulunmuşlardır.Bu durum Osmanlı döneminde de devam etmiştir.Bu dönemlerde yapılan savaşlarda gösterdikleri delice cesaret ve atılganlıklarından dolayı Deliler adını almıştır.‘Korkusuz, Gözü pek, atılgan’ anlamındadır. Ayrıca ‘deli’ Osmanlı Devleti’nde maiyet askerlerinden bir zümrenin adıdır. Bunlar sefere ordunun önünde giderler, savaş sırasında gözlerini budaktan sakınmayarak düşman saflarını yarar, taburlarını deler, canlı esirler alarak düşman hakkında bilgi edinilmesini sağlardı.
16. yüzyılda başlarına kurt benekli sırtlan veya pars gibi vahşi hayvan derisinden yapılmış ve üzerine kartal tüyü takılmış kalpak giyen delilerin elbiseleri de arslan, kaplan veya tilki postundan, şalvarı ise kurt veya ayı derisindendi. Ayaklarına sivri burunlu, yüksek ökçeli, çıkrık mahmuzlu ‘serhatlik’ denilen çizme giyerlerdi.
Delilerin bindiği atlar çevik, kuvvetli ve uzun koşulara dayanıklıydı. Atların örtüsü de arslan, kaplan, tilki gibi vahşi hayvan derisindendi. Silah olarak eğri pala, tekne kalkan, kostaniçe denilen orta uzunlukta mızrak, kılıç, balta ve bozdoğan kullanırlar, kalkanlarını kuştüyleriyle süslerlerdi. Daha sonraları omuzlarında fitilli tüfek, bellerinde tabanca taşımaya başlamışlardır.
Deliler her birine ‘bayrak’ denilen 50-60 kişilik ocaklara ayrılırlardı. Birkaç bayrak birleştirilerek bir deli başının emrine verilirdi. Deli başların emrinde ‘gönüllü ağası, bölük ağası’ ünvanlarını taşıyan daha küçük rütbeli deli zabitleri vardı. (Bk. Aynı eserden konu hakkında geniş bilgi için bakınız Türkiye diyanet vakfı İslam Ansiklopedisi)
1946 yılında kadar köyün adı deliler’ dir. Bu tarihte Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir.
Alaşehir ilçe kaymakamı Fazıl Kaftanoğlu Bey köye gelmiş, Muhtar hasan Türkmen, Başöğretmen Hüseyin Er ile birlikte, köy halkınında katılmasıyla köyde gezinti yapmışlardır. Bu gezinti sırasında deliler köyü eşrafından Hüseyin Uçar köyün adının düz bir alanda yeşilliklerle kaplı olması sebebi ile ‘Yeşilova’ olmasını istemesi üzerine kaymakam Fazıl Kaftanoğlu’ da “Hüseyin Ağa Burasının adını vereyim bu güzel ve şirin köyün adı Yeşilyurt olsun demiştir.”Yeşilliklerinin bolca olmasından dolayı bu adı almıştır.Bakanlığın onayı alınarak Deliler adı Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir.

Yeşilyurt adı kasabamıza yakışmaktadır.Adına uygun yeşillikte olması için özel günlerimizde(evlilik yıldönümü,doğum günleri,bayramlar v.b.gibi)evlerimize bağ ve bahçelerimize ağaç dikmeli,yılda bir defa olmak üzere gelenek haline getirip her yıl ağaç dikme şenlikleri yaparak insanlarımızın birlik ve beraberliklerini sağlamalı,beldemizin problemlerini çözmede yarışılmalıdır ki gelecek nesillerden ödünç aldığımız Yeşilyurt’u şanımıza yaraşır bir şekilde bırakalım Bu görev hepimizindir saygı değer Yeşilyurtlular...C.İşgalden Önce ve İşgal Yılları Bu bölümde Birinci Dünya Savaşı yılları ile Yunan İşgali yıllarını Aktarmaya çalışacağız.
1.Birinci Dünya Savaşı İlçemiz Alaşehir, Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır . Alaşehir,in Osmanlı topraklarına girmesiyle köyümüz Deliler (Yeşilyurt ) de Osmanlı idaresiyle girmiştir.
Bu dönemlerde burada yaşayan Rumlar Türklerden gördükleri hoşgörü ve iyi muameleden dolayı bulundukları yerlerde kalmışlardır. 12 veya 15 hane oldukları belirtilmektedir. Alaşehir ‘de bir dernek kurmuşlardır. Bu dernek Türklerle Rumların aralarının bozulmasına sebep olmuştur. Yerli Rumlar, Bu derneğin kuvvetli propagandaların tesirinde kalmışlardır.sinsi bir şekilde Türk düşmanlığı fikri ön plana çıkarılmış ve bu hareketler zamanla gelişerek kök salmışlardır.Delillerde bulunan Rumlar da bu dernekle işbirliği yapmışlardır.Onların çalışmalarına katılmışlardır.Temmuz 1914 de başlayan birinci dünya savaşı 4 yıl sürmüş,milyonlarca insan ölmüştür.Bu kanlı savaşa deliller köyünden yüzden fazla insan katılmış,bir çoğu geri dönmemiştir. Savaşın hangi cephesinde,kimlerin gazi,kimlerin şehit olduğu tek tek belirtmenin ne kadar güç olduğu s götürmez bir gerçektir.Ancak araştırmalarımızın neticesinde bu savaşa katılanları tespit edebildiğimiz kadarı ile aşağıya çıkardık. Bunların bir kısmı cephede kalmışlar,bir kısmı da köye geri dönmüş olup burada vefat etmişlerdir.

Parantez içindekiler bu günkü soy isimleri ifade etmektedir.Bilindiği gibi soyadı kanunu 21 Haziran 1934 tarihinde çıkarılmıştır.
Hüseyin oğlu Mustafa,Ali,Hasan,Recep(DÖNMEZ) Ali Paşa(APAN) Koca İbrahim(UÇ) Hacı İbrahim Oğlu Ahmet,Hüseyin,Mehmet(KARAASLAN)
Hacellioğlu Mustafa,Süleyman (TEK)Hırı İbrahim(ATA) Gozan Osman(YIKIL)
Mehmet Çeli(CEVİZCİ) Hasan Oğlu Halil(ATA) Koca Ömer(ÜRKÜT)
Torun dayı(KOCAGÖZ) Mıkır Hüseyin(ÇAKAR)
Hüseyin Oğlu Recep(GÖK) Deli Recep(AĞAR)
Mustafa Kaya(SEÇEN) Telli Mustafa(GİRGİN)
Hasan Kahya nın Kardeşi Mehmet(KARAOĞLAN)
Ali Oğlu Mustafa(MERES) Kazık Hasan (BÜR)

Bölük başı oğlu Süleyman Oğlu Hüseyin P.nef.
16.kor.16.frh.47.al. 2 tb.3.bl. 1332-1335
Bölük başı oğlu Hasan oğlu Mustafa P.nef.
17.korfrh.47 al.1.tb.1.bl. 1332-1335
Gaip oğlu Mehmet oğlu Kara Mustafa p.nef
17.kor.16.frh.47.al.3.tb.2.bl. 1332-1335
Gezir oğlu Hüseyin oğlu Halil Mk.Tf.Nef.
17.kor.16.nfr.47 al.Mh.Tf.Bl .1332-1335
Aşık oğlu Himmet oğlu Mustafa P.Çvş.
16.Frh.47.Al.1.Tb.1.Bl. 1333-1336
Darıca Oğlu İbrahim Oğlu Mustafa P.Nef.
5.Menzil Kh.Posta Neferi 1331-1334
Çakal Oğlu Ömer Oğlu Ali P.Nef.
5.menzil Alaşehir noktası 1331-1335
Miraslı oğlu Mehmet oğlu Mehmet P.Nef.
Bandırma 5.Kor.Kh.P.Mhfz.Tb.İnz.Bl. 1332-1335
Bayram oğlu Mustafa oğlu Hüseyin P.Çvş
19.Kor.24 Frh.58 Al.3.Tb.10.Bl. 1332-1335
Tavukçu oğlu topal Mustafa oğlu Mehmet Mh. Tf. Nef.İ.
a) Hor. 16.fsh. 47 AI. Mh. Tf. BI.
1332-1334

Hacı oğlu Süleyman oğlu “Mehmet” P.net
1.B. Frh. 47. Al.. 1.Tb. 2.Bl.
1333-1335
Sarı oğlu Çolak Himmet oğlu “Hüseyin“49fsh
66.Alay 1.Tb. 1.Bl.P.net
1334-1335
Gaip oğlu Hasan oğlu “Mehmet” 13.Kor
As.Alanbarı P.net
1332-1335
Çakal oğlu Osman oğlu “Ali”P.nefer
49.frk.153.Alay 1.Tb.1.Bl. 1332-1334
Karaoğlan oğlu Hasan kahya oğlu “Mustafa”Muharebe
5.Ordu Mu.Bl.Telgraf
1332-1335
Karaoğlan oğlu Hüseyin oğlu “Ali”P.net’da
49.Frh. 53.Alay 1.Tb 1.Bl
1333-1335
Berber oğlu Küçük Mustafa oğlu “Ahmet”Süvari nefer
3.Kor.Kh. Süvari Bl.
1332-1335
Çolakoğlu İbrahim Çavuş oğlu “Hüseyin”Ağır Topçu Onbaşı
8.Kor.19.Frk.74.Tb.257.Bt.
1331-1335
Emin oğlu “Hasan”Ağır Topçu nefer 3.Ağır Topçu Al.2.Tb.7.Bl
1331-1335

Deliler Köyünde bu savaşa katılmış olup ta isimlerini belirtmediğimiz daha 80 –90 kadar insan vardır.
Hıristiyan Avrupa devletlerinin başlattığı savaş milyonlarca insanın ölmesine sebep olup Osmanlı Devleti’nin önüne Mondros’u getirerek,sonunu hazırlamıştır.

Değişik bahaneler ileri sürülerek vatanımızı işgal edilmeye başladılar.
Üç kıtada atlarının ayak izleri hala kurumayan ,gittikleri yere adaleti götüren,
Tek gayesi ilay _ı Kelimetullah ve nizam _ı Alem olan yüce Türk milletine son
Darbeyi vurmaya hazırlanan medeni ( ! ) Avrupa Devletleri Yunanlıları
15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkardılar.


2.Yunan İşgali Yılları

a. Ğenel değerlendirmemiz

Ordular terhis edilmiş , askerler bitkin ve yorgun olarak eve dönmüş,Silahlar alınmıştır.Herkes harp bitkinidir.

15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e çıkmasıyla hareketlenen Anadolu
yeni bir tarihi olaya sahne olmak üzeredir.Anadolu’da sahneye konulmak istenen
ve gerçek oyuncuların oynadığı bu oyunun adı “Türk’e son darbe”dir.

Yunanlılara ,İtalyanlara, Fransızlara , İngilizlere göre, Anadolu kendi
Aralarında paylaşılacak, Müslüman Türk’ün hakimiyeti Anadolu’da son
Bulacaktır.

Şairin: “Düşman dayanmış vatanın bağrına hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini”

Diyerek kurtarıcı aradığı sırada ; 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan bir güneş gibi
Parlayan Mustafa paşa:

“Düşman dayadıysa vatanın bağrına hançerini
Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” diye gürleyerek cevap
veriyordu.

Bakınız milli şairimiz Mehmet Akif ne diyor?

Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüme na-mahram eli
Bu ezanlar ki şahadetleri dini temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli

Durumun vahameti görüşülmüş , Samsun’dan doğan Güneş milli
Mücadeleyi başlatmıştır.
Türk kurtuluş hareketinin ruhu Kuva-i Milliye ruhudur.
Bu ruh Türk’ün öz benliğidir.Yani milletin kendisidir.

b.Yunan İşgalinde Alaşehir’in Durumu :

Yunanlıların İzmir’e çıkmaları Alaşehir halkına derin bir üzüntü yaşatmıştır.Burada yaşayan Rumlar ise sevinç çığlıkları atarak şehirde gösteriler yapmışlar,türlü hareketlerde ve tacizlerde bulunmuşlar ve evlerin kapılarına Yunan bayraklarını asmışlardır. Alaşehirli vatanseverler genciyle,ihtiyarıyla Hacı İskender’in kahvesinde,evlerde ve Yıldırım Beyazıt Camii’nin dershanesinde toplanarak bu pek vahim durum mütalaa edilmiştir.

İlçe kaymakamı Bezmi Nusret Kaygusuz şehrin ileri gelenlerini kaymakamlık binasında toplayıp vatanın içinde bulunduğu durumu anlatarak,burada neler yapılabileceği üzerinde durmuştur.Nitekim toplantıdan sonra Alaşehir’de milli mücadele için çalışmalar başlamıştır.Şehrin ileri gelenlerinden Hüseyin Paşazade,Mustafa Bey,Galip Bey,Mütevelli zade Akif Bey bu çalışmalar neticesinde Alaşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurmuşlardı.Daha sonra bu cemiyete birçok kişi katılmıştır.Cemiyetin ilk görevi gönüllü asker kayıtları yapmak olmuştur.Bunun için civar köylerde,kasabalarda gönüllü ayıtlarının yapılmasına başlanmıştır.

23 Nisan 1919 tarihinde 17.Kolordu Komutanı Albay Bekir Sami Bey,Alaşehir’e gelerek cemiyet yöneticileri ile görüşmelerde bulunmuştur.Bu görüşmelerde vatanın mutlak suretle savunulması lüzumunu anlatmış ve bunu için her türlü fedakarlığın yapılması,hiçbir şeyden çekinilmeden mücadelenin devam ettirilerek civar yerlere de sıçratılması gerekliliği üzerinde durulmuştur.Milli Kurtuluş heyecanı yörede harekete geçirilmiştir.

c)Yunan İşgalinde Yeşilyurt(Deliler)’un Durumu:

Yunan işgali başladığında ülkemizde olduğu gibi Yeşilyurt’ta da derin bir üzüntü yaşanmıştır.Burada bulunan Rumlar Alaşehir’de olduğu gibi kutlamalarda bulunamamışlardır.12-15 hane kadar olan Rumlar gizliden gizliye sevinmişlerdir.Yunalıların Yeşilyurt’u işgalleri sırasında her türlü yardımı yapmışlar ve hatta onlar lehine çalışmışlardır.İşgal sonunda hepsi burayı terk etmişlerdir.

Yeşilyurt’lu (deliler) vatanseverler Hasan Kahya’nın köy odasında ve evlerde toplanarak durum değerlendirmesinde bulunmuşlardır.

İlçede kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin Deliler temciliğini Hasan Kahya yapmıştır.Hasan Kahya Deliler köyüne milli heyecanı uyandırmaya çalışmış,gönüllü asker olmanın lüzumunu yapılan toplantılarda anlatmıştır.Kendi köy odasında gönüllü asker kayıtlarını yaparak cemiyete bildirmiştir.Bu gönüllü askerler Alaşehir Kuva-i Milliye birliklerine katılmıştır.

Köy odasında gönüllü kayıtlarının yapılması esnasındaki bir anı şöyle anlatılır:Odada Hasan Kahya gönüllü kayıtlarını yazmakta ve durum değerlendirilmesi yapılmaktadır.(Deli)Mehmet (Usta) Yunan’a karşı bende gideceğim der.Hasan Kahya ve orada bulunanlar Mehmet’i yaşlı (55-60) olduğu için yazılmasını istemezler.Ama O bunda kararlıdır.Der ki:”bugün vatana hizmet günüdür.Böyle günde evde mi kalınır Hasan Kahya?Yazmazsan sana hakkımı helal etmem.”Bunun üzerine bunun üzerine kendisini yazdırmaya muvakkak olur.

7.ci Kolordu komutanı Bekir Sami Bey Yeşilyurt’a (Deliler) gelerek köy odasında vatansever insanlarla görüşür.Onlara vatanın mutlaka kurtulacağını ve bunun içinde çok çalışmak gerektiğini anlatır. Herkesin üzerine düşen görevi yapmasını ister.Hasan Kahya ve birkaç gönüllü ile birlikte Çavuşlar Köyüne giderler.Bekir Sami Bey daha önceden orada gizlediği üç yüz kadar silahı Hasan Kahya ve gönüllülerle beraber Alaşehir’e Kuva-i Milliye birliklerine teslim ederler.Bekir Sami Bey tekrar dönmek üzere Uşak,Eşme,Kula taraflarına gider.
Deliler’de Milli heyecan günden güne artmakta,gönüllü olarak asker olanlar Kuva-i Milliye birliklerine katılmaktadır.

Cemiyet tarafından kaydı yapılanların cephelere sevk hazırlıkları sürdürülmektedir.Şimdi bu çalışmaları belgelerden öğrenelim.

18/Haziran/1335(1919)
17. KOLORDU KOMUTANI BEKİR SAMİ BEY’E
Bugün 71 kişilik bir kuvveti (ihtiyat zabitler) yedek subaylar kumandasında Ahmetli’ye gönderdim
Alaşehir milli kuvvetler kumandanı
MUSTAFA

20/Haziran/1335(1919)

ALAŞEHİR MİLLİ KUVVETLER KOMUTANI MUSTAFA BEY’E
Yaşamak için Türk Milleti’nin atılmaya mecbur olduğu mücadele-i milliye bütün iman ve azmiyle Alaşehir’in fedakar ve vatanperver ahalisine ve bunların pişvası olan zat-ı alilerine arz-ı şükran ile mebat milli kuvvetlerin süratle hareket ettirilmesini arz ederim.
17. Kolordu komutanı Bekir Sami
KULA

TAMİM (1)
1.Gönüllü teşkilatını tamamlamak için 17.Kolordu karargahı 21 Haziran sabahı Kula’dan hareket edecek ve akşamı Salihlide bulunacaktır.

2.Piyade taburu:Tahir Bey ve maiyeti 20 Haziran 1335 (1919) sabahı Kula ve Alaşehir’den hareket edecektir.Tahir Bey 20 gecesi Salihli’ye varacaktır.Piyade taburu yol üzerinde olduğundan döküntü vermemek için yürüyebildiği kadar yürüyerek istediği mahalde konaklayabilir.Böyle olursa piyade taburu 21 Haziran 1335 (1919) öğleden önce Salihli’ye varacak ve şehir dışında ordugaha geçecektir.Alaşehir gönüllüleri de 20 Haziran’da Salihliye varacaktır.Gerek bu gönüllüler arasında ,gerekse askeri mükellefiyet çağındakilerden makineli tüfek ve buna yarar neferler varsa hemen piyade taburuna verilecektir.Kolordu karargahında bulunan yüzbaşı Seyit Ali,Yüzbaşı Hasan Fehmi,Yüzbaşı Celal,Teğmen Halim ve altı zabitler piyade taburu ile birlikte hareket edecektir.

3.İşbu altı zabitler Yüzbaşı Seyit Ali komutasında olarak 20 Haziran akşamı Salihli’ye varacaklardır.Tahir Bey,bunlarla ve maiyetiyle birlikte acele Ahmetli’yi işgal ederek Ahmetli’nin garbındaki düşmanla temas edecektir.Düşmanın miktarı,cephesi,tahkimat ve sairesi hakkında mükemmel keşiflerde bulunacaktır.21 Haziran öğleden itibaren Tahir Bey,Ahmetli mıntıka kumandanı olarak vazifeye başlayacak ve Alaşehir gönüllüleri de beraber olacaktır.Piyade taburu da 21 Haziran2da bir bölük ile bunları takviye edecektir.

17. Kolordu Komutanı Vekili
Bekir Sami


Artık Milli heyecan artmış, cepheler oluşmaya başlamıştır. Alaşehir li gönüllüler arasında Deliler li gönüllü askerlerde yerlerini almıştır. Hasan Kahya arkadaşları ve otuz kadar mevcutları ile cepheye gitmişlerdir.

Milli kuvvetlerimiz Bin tepeler ile Boz dağ arasında cephe tutmuşlardır. Bin tepeler, .Ahmetli, Boz dağ Mersin dere, Kömürcü sivri ve Çay pınar bölgelerinde karakol baskınlarında bulunmuşlardır. Buralarda Yunan kuvvetleriyle çok çetin ve kanlı çarpışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda Deliler den Topal Mustafa nın Recep Zeybeklerin Osman ve Halil ve Mehmet adlı kahramanlar vatanı uğruna şehit olmuşlardır.

Deli Mehmet in Kahramanlığı

Vatanın kurtarılması için yaşında cepheye giden Mehmet Bey orada
Şehit olmuştur. Babasının adı Ali dır Ayşe, Ahmet, ve İsmail adında kardeşleri vardır. Mehmet Bey evli olup Hatice adında bir kızı İbrahim adında bir oğlu vardır.

Gün bugün.Anamız bizleri bugün için doğurdu.
Vatan bizden hizmet bekler’’diyerek cepheye gitmiştir.Mehmet bey cepheye beyaz bir kısrak ile gider.Orada düşmanla çatışmalarda bulunurlar.Karakol baskınları yaparlar.
Bu çarpışmalarda Mehmet bey ak kısrağı ile en ön saflarda yer alır.Yine bir baskın
sırasın da tuzağa düşerler.Yunanlılar tarafından çevirirler.Mehmet bey kısrağını düşmanların üzerine sürer ama düşman çok kalabalıktır.Çemberi yaramaz.Fakat düş-
manlar dan birkaç tanesi öldürür.Bu amansız çarpışmada{Deli}Mehmet bey şehit
olur.Beyaz kısrağı cepheden koşarak evine gelir.Evde bulunanlar kısrağın üzerinde kim
seyi göremeyince Mehmet Bey’in şehit olduğunu anlarlar.Beyaz kısrak bir süre evin kapı
sı önünde bekler.Hayvanda olsa gözlerinden yaş akması manidardır.Bu beyaz kısrak
hadisesi nesilden , nesile anlatılmaktadır.
Mehmet Bey’in mezarı Sart’tadır.

Mehmet Bey’in Mehmet,Hasan Zafer Usta adında iki torunu bugün kasabada Kurtuluş Mahallesinde yaşamaktadırlar.Aysel Kuş ve Birsel Güner han adında torunları da vardır.

e) Deliler Köyü”nün işgali
Yunanlıların 15 Mayıs 1919”da İzmir’ e çıkmaları ile başlayan Türk kurtuluş
harekatı Diller”de büyük yankı uyanmıştır. Yunanlıların daha fazla ilerlemelerini
engelleyebilmek ve düşmanı oyalamak için Salihli Cephelerin de şiddetli çarpışmalarda buluşmuş ancak istenilen sonuç alınamamıştır.Ama zaman kazanılmıştır.

Takviyeli Yunan kuvvetlerinin taarruzu karşısında azalmış bulunan milli kuvvetlerimiz tutunamayarak geriye çekilmek zorunda kalmışlardır..Eşme-Uşak yörelerine kadar geriye çekilmişlerdir.24 haziran 1920 de de deliler işgal edilmiştir.Köy halkının bir kısmı Eşmeye doğru ve diğer bir kısmı Kepirler bölgesine doğru gitmişlerdir. Bir kısmı da köyde kalmışlardır.

Yunanlılar ise işgal üzerine asma köprünün oraya çıkmışlar ve karargahlarını oraya kurmuşlardır.halka türlü eziyetlerde bulunmuşlardır.Beş avga,bir tavuk,çabuk çabuk diyerek erzaklarını köylülerden zorla temin etmişlerdir.gara Mehmet(Tortuk) ve Mustafa Efendi(Kara oğlan) ın bakkal dükkanlarını yağmalamışlardır.daha sonraları halkı toplayarak zarar vermeyeceklerini,iyi davranacaklarını belirterek,işgale halktan destek almaya çalışmışlardır.İyi niyetli olduklarını göstermek istemişlerse de Yuna askerlerinin Deliler köyündeki bu eziyetleri işgal boyunca devam etmiştir.Yunanlıların işgaline yerli Rumlar da yardımcı olmuşlar,gerekli bilgileri onlara vermişlerdir.Köyün ileri gelenleri , zenginleri ve tehlikeli olabilecek herkesi Yunanlılara bildirmişlerdir.

Deliler hakkında böylesine derin bilgiler alan Yunanlılar,onları sindirerek karşı koymalarını engellemişlerdir.Halk bir an önce işgalin bitmesini istemektedir.Köyde gizliden gizliye bu yönde çalışmalar sürdürülmektedir.

f)Merkezi Otoritenin Kurulması

Kuva-i Milliye birlikleri tarafından işgal hareketleri önlenmeye çalışılırken,diğer yandan düzenli orduya geçilmesi ve siyasi birliğin kurulmasına çalışılmaktadır. Bu amaçla Batı Anadolu’da Balıkesir Kongresi ve bunun devamı niteliğindeki Alaşehir Kongresi toplanmıştır.(25 Ağustos 1919)Bütün bu kongreler Sivas Kongresi ile birleştirilerek düzenli cepheler oluşmasını sağlamıştır.Bütün bu kongrelerin Türk kurtuluş hareketin de çok önemli ve büyük bir önemi vardır.

Ankara’da merkezi bir otorite kurma çalışmaları nitelenmiş ve 23 Nisan 1920 de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır.Bu meclise Alaşehir’den Ömer ÜNLÜ ve Refik Şevket İNCEOĞLU Manisa milletvekili olarak gönderilmiştir.

Merkezi otoritenin sağlanması ile birliklerimiz daha düzenli olarak hareket etmeye başlamışlardır.Sonraki aylar ve yılda ordularımız zaferden zafere koşmuşlardır.Artık Yunanlılar şaşkındır.Türk’e kalkan eller birer birer kırılmaktadır.


g)Delilerde İki Paşa

23.Fırka komutanı Ömer Lütfü bey ve Ali Fuat Paşa Deliler köyüne gelerek,Hasan kahya ile görüşmüşler ve asma köprünün mutlaka havaya uçurulması gerektiğini anlatmışlardır.Hasan kahya’ya bu operasyonun çok gizli yapılması gerekliliği,aksi halde bir netice alınamayacağı anlatılır.hasan kahya aldığı sorumluluğun bilinci içindedir.Paşalarla gelen süvarilere rehberlik edecek ve köprünün uçurulmasında birinci derecede etkili olacak kişiyi çok iyi tespit etmesi gerekmektedir.Bunun için Hasan Kahya .oğlu Mustafa Efendi’yi süvarilerle birlikte asma köprüye doğru gönderir.Orada bulunan nöbetçiler imha edilerek köprüye bombalar yerleştirilir.Trenin gelmesi ile patlayan bombalar köprüyü havaya uçurur.Yunanlıların ulaşımı engellenir.


h) İşgalin Sonu ve Kurtuluş Günü:

Zaferden zafere koşan kahraman ordumuz karşısında maneviyatı kırılan düşman şaşkın ve öfkelidir.On beş gün sonra İzmir’deyiz.diyen Gazi Mustafa Kemal Paşa “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir.İleri...”emrini verdiği zaman düşmanın dayanacak gücü kalmamıştı.Mustafa Kemal Paşa komutasında ilerleyen Türk ordusu,5 Eylül 1922 günü Deliler köyünde ve Alaşehir’de,şehidimin örtüsü olan ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırmıştır.

Anadolu’da sahneye koymak istedikleri oyunda muvaffak olamamanın hırsı ile Deliler köyü ev ev dolaşılarak ateşe verilmiştir.Okulu ve camisi ile birlikte köyde yakmadık yer bırakmamışlardır.Rast gele ateş etmeye başlayarak öfkelerini kusmuşlardır.Yunan askerlerinin toplandığı Fevzi Çakmak Mahallesi İstasyon Sokak’ta Emcelli Hüseyin’in evinin avlusundan içi yemek dolu kazanları bırakarak kaçmaya başlamışlardır.Kaçarlarken Hacı Veli Efendi oğlu Hafız Mehmet ,Şakir İbrahim (Gücüm,Ertürk), Nuri oğlu Recep (Çakır) Ali oğlu Mehmet (Çimler)Mustafa oğlu Veli (Yılman),Mustafa oğlu Osman (Akçay),Kara Hüseyin oğlu Ali (Şahin) adındaki köylülerimizi şehit etmişlerdir.

Tehlikeli gördüklerini hapse atmışlardır.Bunları Atina’ya götürmüşlerdir.Bu götürülenlerden biride Hasan Kahya’dır.Esirler Atina-Girit Kandiya’da toplam 8 ay kadar kalmışlardır.Daha önceden hapiste bulunan Ahmet Onbaşı’yı (Avukat) da götürmüşlerdir.İki ülke arasında yapılan antlaşmalar ile esirler değiştirilerek vatanlarına geri dönmeleri sağlanmıştır.

Ordularımız geldiğinde yangınlar içinde kalan ve tamamen yanmış olan Deliler köyü,Cumhuriyet İdaresiyle yeni baştan imarla inşa edilerek bugünkü hale gelmiştir.

Bu topraklar şanlı insanlarımız tarafından kanlarını akıtarak vatan yapılmıştır.Bu vatan hepimizin eseri olacaktır.Onun için her insan kendi sorumluluğunu bilmeli, herkes görevini yerine getirmek için çalışmalı, ben de neler yapabilirim nasıl faydalı olurum diye düşünmelidir.Doğru olan düşüncelerini her platformda dile getirmeli, toplumla paylaşmalı ve çözüm yolu bulunmalıdır.Unutmayalım ki çözümde görev almayanlar çözümsüzlükten şikayet edemezler.Şikayete hakları yoktur.

D-Yeşilyurt’ta Sembol İnsan Hasan Kahya KARAOĞLAN
Kasabamız ve çevresinde yaşayan herkesin sevgi ve saygısını kazanmış,büyük takdir toplamış,ömrü boyunca doğruluk ve dürüstlükten ayrılmamış,kasabamızın bugünlerini ta.. o günlerden hazırlayan ve gelecek nesiller tarafından da unutulmaması gereken, değerli bir şahsiyettir.Yeşilyurt’la özleşerek kasabada sembol olmuştur.

Annesinin adı Ümmü,babasının adı Halil’dir. Hasan Kahyanın Alime Şimşek , Rahime Çalın, Cennet Tortuk , Zeliha Topal,Hatice Tavukçu ,adlarında kız kardeşleri vardır.Mehmet adındaki abisi Çanakkale’de şehit düşmüştür.

Mert ve cesur bir insan olan Hasan Kahya Yunanlıların işgale başlamasından itibaren Milli mücadelenin içinde olmuştur.Kendi köyünde ve çevrelerde etkin rol oynayarak Milli şuurun canlandırılmasını sağlamış ve gönüllü asker olacakların kayıtlarını yapmıştır.Salihli cephelerinde kahramanca çarpışmıştır.

Düşmanın yurttan atılmasından sonra ,yanarak kül haline gelen Deliler Köyü’nün tekrar imar ve inşaasının yapılmasını sağlamıştır.

Hakkı bildiği yolda taviz vermeden ilerlemiştir.Köy meydanında bulunan Çakmak Dede türbesinin yıktırılması için gelen emirlere;”Ben sağ olduğum müddetçe bu türbeyi kimse yıktıramaz,gücü yeten gelsin de yıksın’bakalım”diyerek sağlığında Türbenin yıkılmasına önlemiştir.Vefatından sonra türbe yıktırılmış.Köyde eğitim ve öğretime çok önem verilmiş.Çocuk ve gençlerin ilim tahsil etmeleri için zemin hazırlanmış.Yunanlılar tarafından yıkılan okul kullanılmaz bir hale gelince,Emcelli köyü öğretmeni Hilmi Baysal’ı getirerek kendi odasında eğitim ve öğretimini başlatmıştır.Okulun ihtiyaçlarını kendi karşılamıştır.Başarılı öğrencilerin okumalarına sağlamak için değişik il ve ilçelere göndermiş.

Hasan Kahya ticarete de büyük önem vermiştir.Köyde ticaretle uğraşanları desteklemiştir.Kendiside dürüst ahlaklı bir ticaret adamı olmuştur.Köydeki ilk bakkal dükkanlarının Biride kendilerinindir.Damadı Mehmet Tortuk ile oğlu Mustafa Kara oğlan bakkal dükkanı ile birlikte tüccarlıkta yapmışlardır.Ayrıca köye gelen satıcılara da yardımda bulunmuştur.Satıcıların düzenli olarak gelmelerini sağlayarak köy pazarının kurulmasını sağlamıştır.Pazarcıların kalan mallarını kendisi satın alarak onların zararını ödemiştir.İlk köy pazarı 1938 yılında kurulmuştur.Bugün kasabamızda Perşembe günleri kurulan Pazar Hasan Kahyanın ileri görüşlülüğü düşüncesinin ürünüdür.Yoksul ve kimsesizleri devamlı olarak gözeterek onlara yardımcı olmuştur.Pazarcılardan aldığı malları fakirlere dağıtmıştır.Bayramlarda köy Halkını sevindirmiştir.

Hasan kahya soy adı kanununun çıkması ile Kara oğlan soy adını almıştır.Fadime varol ile evlenmiş ve Mustafa Ali Halil adında erkek Zeliha Dönmez,Hanım Tortuk,Ümmü kara aslan adında adlarında kız çocukları olmuştur.Hasan Kahyanın oğlu Mustafa zamanla Alaşehir’e yarleşmiş.olup Ali ve gündüzden başka suheyda suyden Nurten şahinler Necla son adında kızları da vardı.

T.B.M.M.’in 21.Yıldönümünde vefat etmiştir.{23Nisan 1923}Deliler[Yeşilyurt] kabristanlığına defnedilmiştir.Ölümü köyde büyük üzüntü yaratmıştır.Kurtuluş savaşındaki büyük hizmetleri bulunan Hasan Kahya,bakınız mezar taşında nasıl anlatılıyor!

Ey ziyaretçi!
Oku bu mezarda kim var.
Er yürekli adı yaman,
Delilerl’i bir kahraman
Hamiyetli bir Türk yatar.
Halil oğlu Hasan Kahya,
Yoksulları etti eh ya
Vatana hizmet etti.
Bir çok savaşlara gitti.
Alaşehir’e bayrağı
Yunan kaçarken o dikti,
Ah ne çare vefat etti.

Bugün 2003 Yılında Yeşilyurt’ta Hasan Kahya gibi sembol olmuş şahsiyetler arıyoruz.Yerini dolduramamanın sıkıntıları toplumumuzda hissedilmektedir. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Kasabamızda:Yunanlılar tarafından şehit edilen büyüklerimizin ve Hasan Kahya adına bir şehitlik abidesi yapılarak gelecek nesillere aktarılması temennisi ile yönetimde bulunan kişilerden bu görevi yerine getirmelerini bekliyoruz.

E.KORE VE KIBRIS’TA YEŞİLYURT’LU ASKERLERİMİZ

a}Kore Savaşında:

II. Dünya Savaşından sonra çok büyük çapta bir Kore Savaşı başlamıştır. Güney ve Kuzey Kore arasında başlayan bu savaşın sebebi, iki ülke arasında 38 parelenin sınır gerekirken, Kuzey Kore, ordusunun bu pareleli güneye doğru çekmesidir. 25.6.1950 tarihinde savaş başlamıştır.

Güney Kore, Kuzey Kore’ye karşı koyamadı. Çünkü Kuzey Kore’ye Çin ve Rusya yardım etmiştir. Amerika Güney Kore’nin yanında savaşa girmiştir. Birleşmiş Milletler Kuzey Kore’nin kuvvetle durdurulması kararını almıştır. Birleşmiş Milletler’in kararı ile 21 devlet Kore’ye asker gönderdi. Bu devletlerden biri de Türkiye’dir. Türkiye Kore’ye bir tugay asker sevk etmiştir. Zaman zaman askerler değiştirilmiştir.

Kore’de bulunan Yeşilyurt’lu kahraman gazilerimizi şöyle belirtebiliriz.
Hüseyin Cevizci
Süleyman Tanyu
Ahmet Efe
Mestan Baldan
Mehmet Kaya
Mehmet Gökçe

Türkiye bu savaşta 800 şehit vermiştir. Yeşilyurt’tan asker olanlar gazi payesi ile geri dönmüşlerdir. Türk’ün askeri kabiliyetini bütün dünyaya göstermişlerdir. Bu savaş, şöhretini yenileyen Türkiye’nin Nato’ya kabülünün başlıca sebebi olmuştur.

Söz konusu savaşa katılan Yeşilyurt’lu gazilerimizin anılarını dinleyenler, savaşın ne kadar soğuk bir şey olduğunu daha iyi anlıyorlar.

Ama gerekirse vatan için, insanlık için sıcak-soğuk denilmeden gereken yapılır.

Altı gazimiz vefat etmiş olup Yeşilyurt Kabristanlığına defnedilmiştir.

b) Kıbrıs Barış Harekatı

Kıbrıs doğu Akdeniz’de bir adadır. Yunanistan’ın Megalo-idea sahasına dahildir. Bu ideallerini adım adım gerçekleştirmek isterler. Bunun için adadaki Rumlar 15.7.1974 tarihinde Yunanistan’a iltihakı hazırlayıcı hükümet darbesi yaptılar.

Bu olay üzerine şanlı Türk Ordusu Kıbrıs’a çıktı. İki askeri hareketle adanın %40’nı aldı. Türk Ordusu Yunanistan’ın Megalo-ideasını kursağında koymuştur. Bu harekatta Türk Ordusu’nun içindeki Yeşilyurt’lu Mehmetçiklerimizi aşağıya çıkardık.


Abdil Kurt
Hasan Çıbık
Muzaffer Girgin
Orhan Güder
Orhan Çakal
Talat Kışla
Yaşar Karakuş

Gazilerimiz o günkü yaşadıklarına ibretle anlatmaktadırlar.

Hareket neticesi olarak Türk kesiminde “Kıbrıs Türk Federe Cumhuriyeti” ilan edilmiş olup bilahire meclis kararıyla 15 Kasım 1983 tarihinde “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” adıyla bağımsız bir devlet kurulmuştur. Bu bağımsızlık ilanı büyük lider Rauf Denktaş tarafından bütün dünyaya duyrulmuştur. Aynı gün Türkiye buna karşılık vermiş “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” müstakil devlet olarak tanımıştır.

Bugün KKTC üzerinde yine değişik taktiklerle oyunlar oynanmaktadır.Bu oyunlar Şanlı Türk milleti tarafından bozulmalıdır.Bu konuda her Türk kendini Mustafa Kemal Atatürk hissetmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder