24 Temmuz 2009 Cuma
DÜNDEN BUGÜNE YEŞİLYURT KASABASI (ÖNSÖZ)
ÖNSÖZ
İleriye ümitle bakan Kasabamız Yeşilyurt’la ilgili olarak, lise yıllarımdan beri düşündüğüm; kasabamızın güzelliklerini, tarihini, kültürünü, gelenek ve göreneklerini tanıtan bir eser hazırlamak düşüncesini yaşlı insanlarımızla görüşmeler yaparak ilk olarak 1996 yılında baskısını yaptırdığım DÜNDEN BUGÜNE KASABAMIZ YEŞİLYURT adlı eser ile küçükte olsa güzel bir çalışma ortaya koyduğuma inanıyorum. Benim bu çalışmalarımdan daha sonraki yıllarda kurumlar tarafından alıntılar yapılarak değişik çalışmalar ortaya konmuştur. Bundan dolayı kendimi daha da bahtiyar hissettiğimi belirtmek isterim. Demek ki benim çalışmalarım Yeşilyurt’a hizmet babında faydalı olmuştur.Ayrıca okullarımızda biricik sevgili öğrencilerimize de bir kaynak teşkil etmesi bakımından gerçekten önemli faydalar sağlamıştır.
İleriye ümitle bakan Kasabamız Yeşilyurt’un değerli insanlarına faydalı bir çalışma sunmamın gururu ile sadeleştirilerek hazırlama fikri ve bunu internet ortamına web sayfası hazırlayarak taşımak üzere tekrar çalışmalara başladım.Birinci baskıdan farklı olarak kişilerin değişmesiyle, kitabın güncelliğini koruması bakımından kişi isimlerine yer verilmedi.
Yeşilyurt’u internetten tanıtmaya çalışarak bu bilgi ağının içine Yeşilyurt kasabasını da ekledim. Yeşilyurt sayfalarının internet ortamında yayınlanmasına başlanmıştır. Web sayfası hazırlamada pek usta olamasam da oradan kasabamızla ilgili bilgileri yayınlayarak üzerime düşen görevi az da olsa yaptığıma inanıyorum. Web sayfası ile ilgili çalışmalarım devam etmektedir. İleriki günlerde daha güzel sayfalarda Yeşilyurt kasabasını internet ortamında sunmaya çalışacağım.
Sizlere bu çalışmalarımı sunmak üzere kitabı burada yayınlıyorum. Bugün artık bilgiye ulaşmak çok önemlidir. Bundan daha da önemlisi Bilgiye daha çabuk ulaşan insanlar arasında yerimizi almalıyız. Öğretmen olarak yaşadığımız yere bildiğimiz kadarıyla yardımcı olabilmek önemlidir diye düşünüyorum. Bu düşünceyle de Yeşilyurt’ta öğrencilerimize ve ilgili büyüklerime faydalı olması için derlenen Yeşilyurt kitabını sunuyorum. Umarım faydalı olur.
İki çalışmamda da eksikliklerim ve noksanlıklar olabilir. Bundan dolayı hamiyetli ve saygı değer Yeşilyurtlulardan anlayış bekliyorum. Ancak daha önce böyle çalışmaların olmaması bunda birinci etkendir. İlk eser hazırlayanların bu tür olaylarla karşılaşması kaçınılmazdır. Bundan sonraki yapacağım çalışmalarda cesaretimi DÜNDEN BUGÜNE KASABAMIZ YEŞİLYURT kitabından alacağımı burada belirtmek isterim. Ben zaten eserin kusursuz ve mükemmel olduğunu iddia etmiyorum. Gelecek kuşaklara güzel bir şeyler hazırlamanın gerektiğine inandığım için bu çalışmaları yapmaktan onur duyuyorum. Bu onur da bana yeter. TEŞEKKÜRLER YEŞİLYURT...
Şu hikayeyi dikkatle okumanızı ve örnek almanızı tavsiye ederim:
Herkes, Birisi, Herhangi Biri ve Hiç kimse adında dört kişİ varmış. Çok önemli bir işin yapılması gerekiyormuş. Herkes, Herhangi Biri'nin bu işi yapacağından eminmiş. Herhangi Biri bu işi yapabilirmiş fakat Hiç kimse yapmamış. Birisi sonunda kızmış çünkü bu Her kes 'in göreviymiş. Herkes, Herhangi Biri'nin bunu yapabileceğini düşünmüş ve Birisi bunu yapmalıymış. Fakat Hiç kimse, Her kes 'in, Herhangi Biri'nin bunu yapacağını düşündüğünü fark etmemiş. Olay, Hiç kimse’ nin Her kes 'in yapabileceği bir şeyi yapmamasından dolayı, Her kes 'in, Birisi'ni suçlamasıyla son bulmuş.
Dünden Bugüne Kasabamız YEŞİLYURT kitabımın öğrencilerimize, gençlerimize, anne ve babalara ve bütün insanlarımıza faydalı olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim. Hepiniz hakkınızı helal ediniz...Hepinize saygılar ve sevgilerimi sunarım...
Ceyhan ORTAÇ
Alaşehir Halk Eğitimi Merkezi Müdür Yardımcısı
BİRİNCİ BÖLÜM (KASABANIN TARİHİ)
A.Genel Durum
Yeşilyurt;Manisa İli, Alaşehir İlçesine bağlı bir kasabadır. İlçeye uzaklığı 15 km dır. İlçenin doğusundadır. Alaşehir ilçesinin en eski kasabası durumundadır.
Yaptığımız araştırmalara ve tespitlere göre 750 800 yıllık bir tarihi vardır.
İlçemiz toprakları üstünde kurulan hakimiyetleri Türk tarihinden itibaren ana hatları şöyle ele alabiliriz.
1.Selçuklular Dönemi
1071 Malazgirt Zaferi ile Türklere açılan Anadolu kapılarından akın akın gelen Türk oymakları, Anadolu içlerine doğru yayılmaya başladılar. Bölgemize gelen ilk Türk askerleri, Kutalmışoğlu Süleyman Bey komutasındaki askerlerdir.
Bu dönemlerde Alaşehir Selçuklularla Bizanslılar arasında bir kaç kez el değişmiştir.
2.Beylikler Dönemi
Selçuklular döneminde Türkmen beyleri,sınır boylarına yerleştirilirlerdi.Anadolu’da Moğol istilaları başlamış Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmıştır.
Bölgemizde Germiyanoğulları Beyliği ve Aydınoğulları Beyliği etkili olmuştur.
3.Osmanlı Dönemi
Osmanlı,Selçukluların uç beyliklerindendir.Beylikler arasında birliği sağlayan her geçen gün topraklarını genişleten Osmanlı Devleti 1299 yılında kuruldu.
Alaşehir Yıldırım Beyazıt tarafından 1389 yılında feth edildi.Bizanslıların önemli merkezi olan ve kurulduğu günden itibaren philedelphia olarak anılan şehrin adını Yıldırım Beyazıt Alaşehir olarak değiştirmiştir.
XIV.Yüzyıl Divan Şiirimizin en büyük şairi ve Divan Şiirimizin kurucularından Ahmedi’nin şirinde Yıldırım Beyazıt Hazretleri ve Alaşehir’in adı geçmektedir.
“.................................................
.................................................
Çünkü oldu feth dani ana
Döndü kari mülkünden yana
Ne Alaşar kodu ne Saruhan
Ne Aydın ne Menteşe ne Germiyan.”
Anadolu’da yaşanan Timur hadisesinden sonra 22 yıl Cüneyd’in idaresine geçen Alaşehir; 1425 yılında II.Murat zamanında tekrar Osmanlı Devleti sınırları içine katılıp,1920 yılında Yunan işgaline kadar Türklerin egemenliği altındadır.
B.Kasabanın Tarihi
Kasabamıza kimlerin,nereden ve ne zaman geldikleri,nerelere yerleştiklerini bu bölümde anlatmaya çalışacağız.
1071 Malazgirt Meydan Muhaberesinde kazanılan zaferle Anadolu kapıları Türklere açıldı.Türk boyları Anadolu’ya akmaya başladılar.Süleyman Şah komutasındaki askerlerle Anadolu’nun içlerine kadar yayıldılar.Çetin mücadeleler verilerek her karış toprağını şehitlerin kanları ile sulayarak,Anadolu’yu Türklerin ikinci yurdu yaptılar.Büyük Türk milleti ile Anadolu kucaklaşarak etle kemik gibi birbirlerine yapıştılar.
Bu zaferden sonra Anadolu’ya akın eden göçler incelendiğinde Afyon civarına yerleşen ilk Türk kafilelerinin Afyon civarına yerleşen ilk Türk kafilelerinin Avşarlar olduğu görülecektir.Avşarlar Afyon civarında Türkleşme hareketinin çekirdeğini oluşturmuşlar ve öncülük etmişlerdir.
Kasabamızın ilk kurucuları Afyon civarından (Emirdağ ve Murat dağı etekleri) gelen Avşar Yörükleridir.
Avşarlar konusunu biraz daha açalım.
Oğuzların Bozok kolunun Yıldızhan grubuna mensuptur.Konar göçer bir hayat yaşayan Avşar Yörükleri Anadolu’nun fethi sırasında çok büyük rol oynamışlardır.Hüseyin Namık Orhun “Oğuzlara Dair” adlı eserinde Avşar kelimesinin Avş fiilinden geldiğini belirtmektedir.Kelime anlamı olarak söz dinleyen,itaat eden demektir.
Şu anda yaşadığımız topraklara yerleşen boy Avşar Yörükleridir.
İlk gelenler,Kepirler muhitine (Kara Mestan’ın bağının olduğu yer) yerleşmişlerdir.İlk gelenler hakkında değişik rivayetler vardır.Bunların 7 ile 15 arasında aile oldukları belirtilir.Yazılı bir kaynak olmaması sebebi ile bu durumu ifade etmek biraz güçtür.Ancak ister Kepirler ister Bağcılık Araştırma İstasyonu’nun olduğu yere ve ister bugünkü yerleşim alanına gelenler olsun bu üç yerde yerleşenleri şöyle belirtebiliriz.1.Kara veliler Kaya,Tel...2.Kuruşlar Kuruş...3.Tortuklar Tortuk...4.Gayıplar Kayıp...5.Darıcılar Kocagöz,Gökçe...6.Dini Kurular Boğa,Kaplan...7.Karahasanlar Eroğlu...8.Çamurcular Toker...9.Çapanlar Çetin...10.Sarılar Tavukçu...11.Arap Kayalar Devrik...12.Tanılar Tanı...13.Bölükbaşılar Uslu,Arı,Aslan...14.Deli Osmanlar Gök...15.Molla İbrahimler Tanyu... İlk gelenler olarak belirtilen bu aileler,yaptığımız araştırma ve tespite göre 1200 lü yıllarda gelmişlerdir.Burada bir müddet kaldıktan sonra oturdukları yerlerin bataklık haline gelmesinden dolayı Bağcılık Araştırma İstasyonu’nun olduğu yere yerleşmişlerdir.Burada tamamen yerleşik hayata geçmişlerdir.
250 veya 300 yıl bu yerleşim alanında kalmışlardır.Yaşanılan bu yerden de aynı sebeple ayrılarak Çakmak Dede Türbesinin çevrelerine yerleşmişlerdir.Buralara daha sonra Uşak-Eşme ve köylerinden gelenler olmuştur.Çoğunluk Deli Hıdırlı’dandır.
1671 yılında Alaşehir’i ziyaret eden Evliya Çelebi ünlü seyahatnamesinde (9.cilt) Alaşehir’in 78 köyü olduğunu belirtmiştir.Kasabamızda yaşayanların nereden,ne zaman gelip,nerelere yerleştiklerini,hangi boy’a mensup olduklarını kısaca belirttikten sonra şimdi de adını nasıl aldığını kısaca belirtmeye çalışalım.
ADININ KAYNAĞI:İlk gelenlerin yerleştikleri ilk yer bir yol kenarıdır.Bu yol ilk çağlarda Lidya Kralı Giges tarafından İyonyalılar ve Asurlar arasında bir transit merkezi oluşturmak için yaptırılmıştır.Efes’ten başlayarak Irak’taki Sus şehrine kadar uzanmaktadır.Sart’tan geçerek Sobran Köyü’ne ve oradaki kanal yolu boyunca uzanıp Üzümlü (Katırlı) Köyü ve kepirlerden geçerek,Bağlıca Köyünden bugünkü asfalt yolu bağlanmaktadır. Kasabamızın sınırlarından geçen bu yol tarihi kral yoludur.
50-60 yıl öncesine kadar kervan taşımacılığı yapılan yolun eski etkinliği ve hareketliliği kaybolmuştur.Bunun sebebi ise taşımacılıkta vasıtaların hayata girmesidir.
İlkçağlarda yapılan bu yolu görmek için zaman zaman turistlerin geldiği görülmüştür.Kasabada bu yola”süse yolu” denilmektedir.İlk gelenlere istinaden”Deliller”adını aldığı söylense de,esas olarak kervanlara kılavuzluk yapmalarından dolayı bu adı almıştır.Belirtilen bu yolda kervan taşımacılığı hareketlidir.Doğu ile batı arasında ticari ilişkiler daha canlıdır.Zengin tüccarların geçtiği bu yol üzerinde,zaman zaman beliren eşkıyalar kervanları alıkoymakta,tüccarları soymaktaydı.
Tüccarlar ve diğer kervan sahipleri can ve mallarını her an yitirmenin korkusunu yaşamaktadırlar.Bunun üzerine yol üzerindeki insanlara kılavuzluk yaptırmaya başlarlar.Karşılıklı olarak ücret öderler.Bu kılavuzlar,kervanların kendi bölgesi içinde rahat ve huzurlu gidip gelmelerini sağlarlar.Bu bölgedeki kervancılar artık çok rahattırlar.Buradaki kılavuzların ünü her geçen gün daha da artar.Kılavuzluk yapmakta nam salan bu yerleşim biriminin adı Deliller olarak anılır ve bu adı alır.Delil kelimesinin anlamı kılavuzluk etmek,yol göstermek,haber vermek,öncülük etmektir.
İlk gelenlerin öncü kabul edilmesiyle Deliller olduğu da belirtilmektedir. Uzun yıllar Deliller olarak anılmıştır.Zamanla Deliler olmuştur.Bu adı almalarının başlıca iki sebebi vardır.
Birinci sebebi Deliller ismindeki ortada bulunan”l” ünsüzünün düşmesinden kaynaklanmıştır.
İkincisi,savaşlarda delice cesaret göstermeleri ve atılganlıklarından dolayıdır.
Araştırma ve tespitimize göre bunlardan ikincisi daha kuvvetli bir ihtimaldir.Çünkü Türkler Anadolu’ya geldiklerinden itibaren burasını kendilerine vatan yapabilmek için çetin savaşlarda bulunmuşlardır.Bu durum Osmanlı döneminde de devam etmiştir.Bu dönemlerde yapılan savaşlarda gösterdikleri delice cesaret ve atılganlıklarından dolayı Deliler adını almıştır.‘Korkusuz, Gözü pek, atılgan’ anlamındadır. Ayrıca ‘deli’ Osmanlı Devleti’nde maiyet askerlerinden bir zümrenin adıdır. Bunlar sefere ordunun önünde giderler, savaş sırasında gözlerini budaktan sakınmayarak düşman saflarını yarar, taburlarını deler, canlı esirler alarak düşman hakkında bilgi edinilmesini sağlardı.
16. yüzyılda başlarına kurt benekli sırtlan veya pars gibi vahşi hayvan derisinden yapılmış ve üzerine kartal tüyü takılmış kalpak giyen delilerin elbiseleri de arslan, kaplan veya tilki postundan, şalvarı ise kurt veya ayı derisindendi. Ayaklarına sivri burunlu, yüksek ökçeli, çıkrık mahmuzlu ‘serhatlik’ denilen çizme giyerlerdi.
Delilerin bindiği atlar çevik, kuvvetli ve uzun koşulara dayanıklıydı. Atların örtüsü de arslan, kaplan, tilki gibi vahşi hayvan derisindendi. Silah olarak eğri pala, tekne kalkan, kostaniçe denilen orta uzunlukta mızrak, kılıç, balta ve bozdoğan kullanırlar, kalkanlarını kuştüyleriyle süslerlerdi. Daha sonraları omuzlarında fitilli tüfek, bellerinde tabanca taşımaya başlamışlardır.
Deliler her birine ‘bayrak’ denilen 50-60 kişilik ocaklara ayrılırlardı. Birkaç bayrak birleştirilerek bir deli başının emrine verilirdi. Deli başların emrinde ‘gönüllü ağası, bölük ağası’ ünvanlarını taşıyan daha küçük rütbeli deli zabitleri vardı. (Bk. Aynı eserden konu hakkında geniş bilgi için bakınız Türkiye diyanet vakfı İslam Ansiklopedisi)
1946 yılında kadar köyün adı deliler’ dir. Bu tarihte Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir.
Alaşehir ilçe kaymakamı Fazıl Kaftanoğlu Bey köye gelmiş, Muhtar hasan Türkmen, Başöğretmen Hüseyin Er ile birlikte, köy halkınında katılmasıyla köyde gezinti yapmışlardır. Bu gezinti sırasında deliler köyü eşrafından Hüseyin Uçar köyün adının düz bir alanda yeşilliklerle kaplı olması sebebi ile ‘Yeşilova’ olmasını istemesi üzerine kaymakam Fazıl Kaftanoğlu’ da “Hüseyin Ağa Burasının adını vereyim bu güzel ve şirin köyün adı Yeşilyurt olsun demiştir.”Yeşilliklerinin bolca olmasından dolayı bu adı almıştır.Bakanlığın onayı alınarak Deliler adı Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir.
Yeşilyurt adı kasabamıza yakışmaktadır.Adına uygun yeşillikte olması için özel günlerimizde(evlilik yıldönümü,doğum günleri,bayramlar v.b.gibi)evlerimize bağ ve bahçelerimize ağaç dikmeli,yılda bir defa olmak üzere gelenek haline getirip her yıl ağaç dikme şenlikleri yaparak insanlarımızın birlik ve beraberliklerini sağlamalı,beldemizin problemlerini çözmede yarışılmalıdır ki gelecek nesillerden ödünç aldığımız Yeşilyurt’u şanımıza yaraşır bir şekilde bırakalım Bu görev hepimizindir saygı değer Yeşilyurtlular...C.İşgalden Önce ve İşgal Yılları Bu bölümde Birinci Dünya Savaşı yılları ile Yunan İşgali yıllarını Aktarmaya çalışacağız.
1.Birinci Dünya Savaşı İlçemiz Alaşehir, Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır . Alaşehir,in Osmanlı topraklarına girmesiyle köyümüz Deliler (Yeşilyurt ) de Osmanlı idaresiyle girmiştir.
Bu dönemlerde burada yaşayan Rumlar Türklerden gördükleri hoşgörü ve iyi muameleden dolayı bulundukları yerlerde kalmışlardır. 12 veya 15 hane oldukları belirtilmektedir. Alaşehir ‘de bir dernek kurmuşlardır. Bu dernek Türklerle Rumların aralarının bozulmasına sebep olmuştur. Yerli Rumlar, Bu derneğin kuvvetli propagandaların tesirinde kalmışlardır.sinsi bir şekilde Türk düşmanlığı fikri ön plana çıkarılmış ve bu hareketler zamanla gelişerek kök salmışlardır.Delillerde bulunan Rumlar da bu dernekle işbirliği yapmışlardır.Onların çalışmalarına katılmışlardır.Temmuz 1914 de başlayan birinci dünya savaşı 4 yıl sürmüş,milyonlarca insan ölmüştür.Bu kanlı savaşa deliller köyünden yüzden fazla insan katılmış,bir çoğu geri dönmemiştir. Savaşın hangi cephesinde,kimlerin gazi,kimlerin şehit olduğu tek tek belirtmenin ne kadar güç olduğu s götürmez bir gerçektir.Ancak araştırmalarımızın neticesinde bu savaşa katılanları tespit edebildiğimiz kadarı ile aşağıya çıkardık. Bunların bir kısmı cephede kalmışlar,bir kısmı da köye geri dönmüş olup burada vefat etmişlerdir.
Parantez içindekiler bu günkü soy isimleri ifade etmektedir.Bilindiği gibi soyadı kanunu 21 Haziran 1934 tarihinde çıkarılmıştır.
Hüseyin oğlu Mustafa,Ali,Hasan,Recep(DÖNMEZ) Ali Paşa(APAN) Koca İbrahim(UÇ) Hacı İbrahim Oğlu Ahmet,Hüseyin,Mehmet(KARAASLAN)
Hacellioğlu Mustafa,Süleyman (TEK)Hırı İbrahim(ATA) Gozan Osman(YIKIL)
Mehmet Çeli(CEVİZCİ) Hasan Oğlu Halil(ATA) Koca Ömer(ÜRKÜT)
Torun dayı(KOCAGÖZ) Mıkır Hüseyin(ÇAKAR)
Hüseyin Oğlu Recep(GÖK) Deli Recep(AĞAR)
Mustafa Kaya(SEÇEN) Telli Mustafa(GİRGİN)
Hasan Kahya nın Kardeşi Mehmet(KARAOĞLAN)
Ali Oğlu Mustafa(MERES) Kazık Hasan (BÜR)
Bölük başı oğlu Süleyman Oğlu Hüseyin P.nef.
16.kor.16.frh.47.al. 2 tb.3.bl. 1332-1335
Bölük başı oğlu Hasan oğlu Mustafa P.nef.
17.korfrh.47 al.1.tb.1.bl. 1332-1335
Gaip oğlu Mehmet oğlu Kara Mustafa p.nef
17.kor.16.frh.47.al.3.tb.2.bl. 1332-1335
Gezir oğlu Hüseyin oğlu Halil Mk.Tf.Nef.
17.kor.16.nfr.47 al.Mh.Tf.Bl .1332-1335
Aşık oğlu Himmet oğlu Mustafa P.Çvş.
16.Frh.47.Al.1.Tb.1.Bl. 1333-1336
Darıca Oğlu İbrahim Oğlu Mustafa P.Nef.
5.Menzil Kh.Posta Neferi 1331-1334
Çakal Oğlu Ömer Oğlu Ali P.Nef.
5.menzil Alaşehir noktası 1331-1335
Miraslı oğlu Mehmet oğlu Mehmet P.Nef.
Bandırma 5.Kor.Kh.P.Mhfz.Tb.İnz.Bl. 1332-1335
Bayram oğlu Mustafa oğlu Hüseyin P.Çvş
19.Kor.24 Frh.58 Al.3.Tb.10.Bl. 1332-1335
Tavukçu oğlu topal Mustafa oğlu Mehmet Mh. Tf. Nef.İ.
a) Hor. 16.fsh. 47 AI. Mh. Tf. BI.
1332-1334
Hacı oğlu Süleyman oğlu “Mehmet” P.net
1.B. Frh. 47. Al.. 1.Tb. 2.Bl.
1333-1335
Sarı oğlu Çolak Himmet oğlu “Hüseyin“49fsh
66.Alay 1.Tb. 1.Bl.P.net
1334-1335
Gaip oğlu Hasan oğlu “Mehmet” 13.Kor
As.Alanbarı P.net
1332-1335
Çakal oğlu Osman oğlu “Ali”P.nefer
49.frk.153.Alay 1.Tb.1.Bl. 1332-1334
Karaoğlan oğlu Hasan kahya oğlu “Mustafa”Muharebe
5.Ordu Mu.Bl.Telgraf
1332-1335
Karaoğlan oğlu Hüseyin oğlu “Ali”P.net’da
49.Frh. 53.Alay 1.Tb 1.Bl
1333-1335
Berber oğlu Küçük Mustafa oğlu “Ahmet”Süvari nefer
3.Kor.Kh. Süvari Bl.
1332-1335
Çolakoğlu İbrahim Çavuş oğlu “Hüseyin”Ağır Topçu Onbaşı
8.Kor.19.Frk.74.Tb.257.Bt.
1331-1335
Emin oğlu “Hasan”Ağır Topçu nefer 3.Ağır Topçu Al.2.Tb.7.Bl
1331-1335
Deliler Köyünde bu savaşa katılmış olup ta isimlerini belirtmediğimiz daha 80 –90 kadar insan vardır.
Hıristiyan Avrupa devletlerinin başlattığı savaş milyonlarca insanın ölmesine sebep olup Osmanlı Devleti’nin önüne Mondros’u getirerek,sonunu hazırlamıştır.
Değişik bahaneler ileri sürülerek vatanımızı işgal edilmeye başladılar.
Üç kıtada atlarının ayak izleri hala kurumayan ,gittikleri yere adaleti götüren,
Tek gayesi ilay _ı Kelimetullah ve nizam _ı Alem olan yüce Türk milletine son
Darbeyi vurmaya hazırlanan medeni ( ! ) Avrupa Devletleri Yunanlıları
15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkardılar.
2.Yunan İşgali Yılları
a. Ğenel değerlendirmemiz
Ordular terhis edilmiş , askerler bitkin ve yorgun olarak eve dönmüş,Silahlar alınmıştır.Herkes harp bitkinidir.
15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e çıkmasıyla hareketlenen Anadolu
yeni bir tarihi olaya sahne olmak üzeredir.Anadolu’da sahneye konulmak istenen
ve gerçek oyuncuların oynadığı bu oyunun adı “Türk’e son darbe”dir.
Yunanlılara ,İtalyanlara, Fransızlara , İngilizlere göre, Anadolu kendi
Aralarında paylaşılacak, Müslüman Türk’ün hakimiyeti Anadolu’da son
Bulacaktır.
Şairin: “Düşman dayanmış vatanın bağrına hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini”
Diyerek kurtarıcı aradığı sırada ; 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan bir güneş gibi
Parlayan Mustafa paşa:
“Düşman dayadıysa vatanın bağrına hançerini
Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” diye gürleyerek cevap
veriyordu.
Bakınız milli şairimiz Mehmet Akif ne diyor?
Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüme na-mahram eli
Bu ezanlar ki şahadetleri dini temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli
Durumun vahameti görüşülmüş , Samsun’dan doğan Güneş milli
Mücadeleyi başlatmıştır.
Türk kurtuluş hareketinin ruhu Kuva-i Milliye ruhudur.
Bu ruh Türk’ün öz benliğidir.Yani milletin kendisidir.
b.Yunan İşgalinde Alaşehir’in Durumu :
Yunanlıların İzmir’e çıkmaları Alaşehir halkına derin bir üzüntü yaşatmıştır.Burada yaşayan Rumlar ise sevinç çığlıkları atarak şehirde gösteriler yapmışlar,türlü hareketlerde ve tacizlerde bulunmuşlar ve evlerin kapılarına Yunan bayraklarını asmışlardır. Alaşehirli vatanseverler genciyle,ihtiyarıyla Hacı İskender’in kahvesinde,evlerde ve Yıldırım Beyazıt Camii’nin dershanesinde toplanarak bu pek vahim durum mütalaa edilmiştir.
İlçe kaymakamı Bezmi Nusret Kaygusuz şehrin ileri gelenlerini kaymakamlık binasında toplayıp vatanın içinde bulunduğu durumu anlatarak,burada neler yapılabileceği üzerinde durmuştur.Nitekim toplantıdan sonra Alaşehir’de milli mücadele için çalışmalar başlamıştır.Şehrin ileri gelenlerinden Hüseyin Paşazade,Mustafa Bey,Galip Bey,Mütevelli zade Akif Bey bu çalışmalar neticesinde Alaşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurmuşlardı.Daha sonra bu cemiyete birçok kişi katılmıştır.Cemiyetin ilk görevi gönüllü asker kayıtları yapmak olmuştur.Bunun için civar köylerde,kasabalarda gönüllü ayıtlarının yapılmasına başlanmıştır.
23 Nisan 1919 tarihinde 17.Kolordu Komutanı Albay Bekir Sami Bey,Alaşehir’e gelerek cemiyet yöneticileri ile görüşmelerde bulunmuştur.Bu görüşmelerde vatanın mutlak suretle savunulması lüzumunu anlatmış ve bunu için her türlü fedakarlığın yapılması,hiçbir şeyden çekinilmeden mücadelenin devam ettirilerek civar yerlere de sıçratılması gerekliliği üzerinde durulmuştur.Milli Kurtuluş heyecanı yörede harekete geçirilmiştir.
c)Yunan İşgalinde Yeşilyurt(Deliler)’un Durumu:
Yunan işgali başladığında ülkemizde olduğu gibi Yeşilyurt’ta da derin bir üzüntü yaşanmıştır.Burada bulunan Rumlar Alaşehir’de olduğu gibi kutlamalarda bulunamamışlardır.12-15 hane kadar olan Rumlar gizliden gizliye sevinmişlerdir.Yunalıların Yeşilyurt’u işgalleri sırasında her türlü yardımı yapmışlar ve hatta onlar lehine çalışmışlardır.İşgal sonunda hepsi burayı terk etmişlerdir.
Yeşilyurt’lu (deliler) vatanseverler Hasan Kahya’nın köy odasında ve evlerde toplanarak durum değerlendirmesinde bulunmuşlardır.
İlçede kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin Deliler temciliğini Hasan Kahya yapmıştır.Hasan Kahya Deliler köyüne milli heyecanı uyandırmaya çalışmış,gönüllü asker olmanın lüzumunu yapılan toplantılarda anlatmıştır.Kendi köy odasında gönüllü asker kayıtlarını yaparak cemiyete bildirmiştir.Bu gönüllü askerler Alaşehir Kuva-i Milliye birliklerine katılmıştır.
Köy odasında gönüllü kayıtlarının yapılması esnasındaki bir anı şöyle anlatılır:Odada Hasan Kahya gönüllü kayıtlarını yazmakta ve durum değerlendirilmesi yapılmaktadır.(Deli)Mehmet (Usta) Yunan’a karşı bende gideceğim der.Hasan Kahya ve orada bulunanlar Mehmet’i yaşlı (55-60) olduğu için yazılmasını istemezler.Ama O bunda kararlıdır.Der ki:”bugün vatana hizmet günüdür.Böyle günde evde mi kalınır Hasan Kahya?Yazmazsan sana hakkımı helal etmem.”Bunun üzerine bunun üzerine kendisini yazdırmaya muvakkak olur.
7.ci Kolordu komutanı Bekir Sami Bey Yeşilyurt’a (Deliler) gelerek köy odasında vatansever insanlarla görüşür.Onlara vatanın mutlaka kurtulacağını ve bunun içinde çok çalışmak gerektiğini anlatır. Herkesin üzerine düşen görevi yapmasını ister.Hasan Kahya ve birkaç gönüllü ile birlikte Çavuşlar Köyüne giderler.Bekir Sami Bey daha önceden orada gizlediği üç yüz kadar silahı Hasan Kahya ve gönüllülerle beraber Alaşehir’e Kuva-i Milliye birliklerine teslim ederler.Bekir Sami Bey tekrar dönmek üzere Uşak,Eşme,Kula taraflarına gider.
Deliler’de Milli heyecan günden güne artmakta,gönüllü olarak asker olanlar Kuva-i Milliye birliklerine katılmaktadır.
Cemiyet tarafından kaydı yapılanların cephelere sevk hazırlıkları sürdürülmektedir.Şimdi bu çalışmaları belgelerden öğrenelim.
18/Haziran/1335(1919)
17. KOLORDU KOMUTANI BEKİR SAMİ BEY’E
Bugün 71 kişilik bir kuvveti (ihtiyat zabitler) yedek subaylar kumandasında Ahmetli’ye gönderdim
Alaşehir milli kuvvetler kumandanı
MUSTAFA
20/Haziran/1335(1919)
ALAŞEHİR MİLLİ KUVVETLER KOMUTANI MUSTAFA BEY’E
Yaşamak için Türk Milleti’nin atılmaya mecbur olduğu mücadele-i milliye bütün iman ve azmiyle Alaşehir’in fedakar ve vatanperver ahalisine ve bunların pişvası olan zat-ı alilerine arz-ı şükran ile mebat milli kuvvetlerin süratle hareket ettirilmesini arz ederim.
17. Kolordu komutanı Bekir Sami
KULA
TAMİM (1)
1.Gönüllü teşkilatını tamamlamak için 17.Kolordu karargahı 21 Haziran sabahı Kula’dan hareket edecek ve akşamı Salihlide bulunacaktır.
2.Piyade taburu:Tahir Bey ve maiyeti 20 Haziran 1335 (1919) sabahı Kula ve Alaşehir’den hareket edecektir.Tahir Bey 20 gecesi Salihli’ye varacaktır.Piyade taburu yol üzerinde olduğundan döküntü vermemek için yürüyebildiği kadar yürüyerek istediği mahalde konaklayabilir.Böyle olursa piyade taburu 21 Haziran 1335 (1919) öğleden önce Salihli’ye varacak ve şehir dışında ordugaha geçecektir.Alaşehir gönüllüleri de 20 Haziran’da Salihliye varacaktır.Gerek bu gönüllüler arasında ,gerekse askeri mükellefiyet çağındakilerden makineli tüfek ve buna yarar neferler varsa hemen piyade taburuna verilecektir.Kolordu karargahında bulunan yüzbaşı Seyit Ali,Yüzbaşı Hasan Fehmi,Yüzbaşı Celal,Teğmen Halim ve altı zabitler piyade taburu ile birlikte hareket edecektir.
3.İşbu altı zabitler Yüzbaşı Seyit Ali komutasında olarak 20 Haziran akşamı Salihli’ye varacaklardır.Tahir Bey,bunlarla ve maiyetiyle birlikte acele Ahmetli’yi işgal ederek Ahmetli’nin garbındaki düşmanla temas edecektir.Düşmanın miktarı,cephesi,tahkimat ve sairesi hakkında mükemmel keşiflerde bulunacaktır.21 Haziran öğleden itibaren Tahir Bey,Ahmetli mıntıka kumandanı olarak vazifeye başlayacak ve Alaşehir gönüllüleri de beraber olacaktır.Piyade taburu da 21 Haziran2da bir bölük ile bunları takviye edecektir.
17. Kolordu Komutanı Vekili
Bekir Sami
Artık Milli heyecan artmış, cepheler oluşmaya başlamıştır. Alaşehir li gönüllüler arasında Deliler li gönüllü askerlerde yerlerini almıştır. Hasan Kahya arkadaşları ve otuz kadar mevcutları ile cepheye gitmişlerdir.
Milli kuvvetlerimiz Bin tepeler ile Boz dağ arasında cephe tutmuşlardır. Bin tepeler, .Ahmetli, Boz dağ Mersin dere, Kömürcü sivri ve Çay pınar bölgelerinde karakol baskınlarında bulunmuşlardır. Buralarda Yunan kuvvetleriyle çok çetin ve kanlı çarpışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda Deliler den Topal Mustafa nın Recep Zeybeklerin Osman ve Halil ve Mehmet adlı kahramanlar vatanı uğruna şehit olmuşlardır.
Deli Mehmet in Kahramanlığı
Vatanın kurtarılması için yaşında cepheye giden Mehmet Bey orada
Şehit olmuştur. Babasının adı Ali dır Ayşe, Ahmet, ve İsmail adında kardeşleri vardır. Mehmet Bey evli olup Hatice adında bir kızı İbrahim adında bir oğlu vardır.
Gün bugün.Anamız bizleri bugün için doğurdu.
Vatan bizden hizmet bekler’’diyerek cepheye gitmiştir.Mehmet bey cepheye beyaz bir kısrak ile gider.Orada düşmanla çatışmalarda bulunurlar.Karakol baskınları yaparlar.
Bu çarpışmalarda Mehmet bey ak kısrağı ile en ön saflarda yer alır.Yine bir baskın
sırasın da tuzağa düşerler.Yunanlılar tarafından çevirirler.Mehmet bey kısrağını düşmanların üzerine sürer ama düşman çok kalabalıktır.Çemberi yaramaz.Fakat düş-
manlar dan birkaç tanesi öldürür.Bu amansız çarpışmada{Deli}Mehmet bey şehit
olur.Beyaz kısrağı cepheden koşarak evine gelir.Evde bulunanlar kısrağın üzerinde kim
seyi göremeyince Mehmet Bey’in şehit olduğunu anlarlar.Beyaz kısrak bir süre evin kapı
sı önünde bekler.Hayvanda olsa gözlerinden yaş akması manidardır.Bu beyaz kısrak
hadisesi nesilden , nesile anlatılmaktadır.
Mehmet Bey’in mezarı Sart’tadır.
Mehmet Bey’in Mehmet,Hasan Zafer Usta adında iki torunu bugün kasabada Kurtuluş Mahallesinde yaşamaktadırlar.Aysel Kuş ve Birsel Güner han adında torunları da vardır.
e) Deliler Köyü”nün işgali
Yunanlıların 15 Mayıs 1919”da İzmir’ e çıkmaları ile başlayan Türk kurtuluş
harekatı Diller”de büyük yankı uyanmıştır. Yunanlıların daha fazla ilerlemelerini
engelleyebilmek ve düşmanı oyalamak için Salihli Cephelerin de şiddetli çarpışmalarda buluşmuş ancak istenilen sonuç alınamamıştır.Ama zaman kazanılmıştır.
Takviyeli Yunan kuvvetlerinin taarruzu karşısında azalmış bulunan milli kuvvetlerimiz tutunamayarak geriye çekilmek zorunda kalmışlardır..Eşme-Uşak yörelerine kadar geriye çekilmişlerdir.24 haziran 1920 de de deliler işgal edilmiştir.Köy halkının bir kısmı Eşmeye doğru ve diğer bir kısmı Kepirler bölgesine doğru gitmişlerdir. Bir kısmı da köyde kalmışlardır.
Yunanlılar ise işgal üzerine asma köprünün oraya çıkmışlar ve karargahlarını oraya kurmuşlardır.halka türlü eziyetlerde bulunmuşlardır.Beş avga,bir tavuk,çabuk çabuk diyerek erzaklarını köylülerden zorla temin etmişlerdir.gara Mehmet(Tortuk) ve Mustafa Efendi(Kara oğlan) ın bakkal dükkanlarını yağmalamışlardır.daha sonraları halkı toplayarak zarar vermeyeceklerini,iyi davranacaklarını belirterek,işgale halktan destek almaya çalışmışlardır.İyi niyetli olduklarını göstermek istemişlerse de Yuna askerlerinin Deliler köyündeki bu eziyetleri işgal boyunca devam etmiştir.Yunanlıların işgaline yerli Rumlar da yardımcı olmuşlar,gerekli bilgileri onlara vermişlerdir.Köyün ileri gelenleri , zenginleri ve tehlikeli olabilecek herkesi Yunanlılara bildirmişlerdir.
Deliler hakkında böylesine derin bilgiler alan Yunanlılar,onları sindirerek karşı koymalarını engellemişlerdir.Halk bir an önce işgalin bitmesini istemektedir.Köyde gizliden gizliye bu yönde çalışmalar sürdürülmektedir.
f)Merkezi Otoritenin Kurulması
Kuva-i Milliye birlikleri tarafından işgal hareketleri önlenmeye çalışılırken,diğer yandan düzenli orduya geçilmesi ve siyasi birliğin kurulmasına çalışılmaktadır. Bu amaçla Batı Anadolu’da Balıkesir Kongresi ve bunun devamı niteliğindeki Alaşehir Kongresi toplanmıştır.(25 Ağustos 1919)Bütün bu kongreler Sivas Kongresi ile birleştirilerek düzenli cepheler oluşmasını sağlamıştır.Bütün bu kongrelerin Türk kurtuluş hareketin de çok önemli ve büyük bir önemi vardır.
Ankara’da merkezi bir otorite kurma çalışmaları nitelenmiş ve 23 Nisan 1920 de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır.Bu meclise Alaşehir’den Ömer ÜNLÜ ve Refik Şevket İNCEOĞLU Manisa milletvekili olarak gönderilmiştir.
Merkezi otoritenin sağlanması ile birliklerimiz daha düzenli olarak hareket etmeye başlamışlardır.Sonraki aylar ve yılda ordularımız zaferden zafere koşmuşlardır.Artık Yunanlılar şaşkındır.Türk’e kalkan eller birer birer kırılmaktadır.
g)Delilerde İki Paşa
23.Fırka komutanı Ömer Lütfü bey ve Ali Fuat Paşa Deliler köyüne gelerek,Hasan kahya ile görüşmüşler ve asma köprünün mutlaka havaya uçurulması gerektiğini anlatmışlardır.Hasan kahya’ya bu operasyonun çok gizli yapılması gerekliliği,aksi halde bir netice alınamayacağı anlatılır.hasan kahya aldığı sorumluluğun bilinci içindedir.Paşalarla gelen süvarilere rehberlik edecek ve köprünün uçurulmasında birinci derecede etkili olacak kişiyi çok iyi tespit etmesi gerekmektedir.Bunun için Hasan Kahya .oğlu Mustafa Efendi’yi süvarilerle birlikte asma köprüye doğru gönderir.Orada bulunan nöbetçiler imha edilerek köprüye bombalar yerleştirilir.Trenin gelmesi ile patlayan bombalar köprüyü havaya uçurur.Yunanlıların ulaşımı engellenir.
h) İşgalin Sonu ve Kurtuluş Günü:
Zaferden zafere koşan kahraman ordumuz karşısında maneviyatı kırılan düşman şaşkın ve öfkelidir.On beş gün sonra İzmir’deyiz.diyen Gazi Mustafa Kemal Paşa “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir.İleri...”emrini verdiği zaman düşmanın dayanacak gücü kalmamıştı.Mustafa Kemal Paşa komutasında ilerleyen Türk ordusu,5 Eylül 1922 günü Deliler köyünde ve Alaşehir’de,şehidimin örtüsü olan ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırmıştır.
Anadolu’da sahneye koymak istedikleri oyunda muvaffak olamamanın hırsı ile Deliler köyü ev ev dolaşılarak ateşe verilmiştir.Okulu ve camisi ile birlikte köyde yakmadık yer bırakmamışlardır.Rast gele ateş etmeye başlayarak öfkelerini kusmuşlardır.Yunan askerlerinin toplandığı Fevzi Çakmak Mahallesi İstasyon Sokak’ta Emcelli Hüseyin’in evinin avlusundan içi yemek dolu kazanları bırakarak kaçmaya başlamışlardır.Kaçarlarken Hacı Veli Efendi oğlu Hafız Mehmet ,Şakir İbrahim (Gücüm,Ertürk), Nuri oğlu Recep (Çakır) Ali oğlu Mehmet (Çimler)Mustafa oğlu Veli (Yılman),Mustafa oğlu Osman (Akçay),Kara Hüseyin oğlu Ali (Şahin) adındaki köylülerimizi şehit etmişlerdir.
Tehlikeli gördüklerini hapse atmışlardır.Bunları Atina’ya götürmüşlerdir.Bu götürülenlerden biride Hasan Kahya’dır.Esirler Atina-Girit Kandiya’da toplam 8 ay kadar kalmışlardır.Daha önceden hapiste bulunan Ahmet Onbaşı’yı (Avukat) da götürmüşlerdir.İki ülke arasında yapılan antlaşmalar ile esirler değiştirilerek vatanlarına geri dönmeleri sağlanmıştır.
Ordularımız geldiğinde yangınlar içinde kalan ve tamamen yanmış olan Deliler köyü,Cumhuriyet İdaresiyle yeni baştan imarla inşa edilerek bugünkü hale gelmiştir.
Bu topraklar şanlı insanlarımız tarafından kanlarını akıtarak vatan yapılmıştır.Bu vatan hepimizin eseri olacaktır.Onun için her insan kendi sorumluluğunu bilmeli, herkes görevini yerine getirmek için çalışmalı, ben de neler yapabilirim nasıl faydalı olurum diye düşünmelidir.Doğru olan düşüncelerini her platformda dile getirmeli, toplumla paylaşmalı ve çözüm yolu bulunmalıdır.Unutmayalım ki çözümde görev almayanlar çözümsüzlükten şikayet edemezler.Şikayete hakları yoktur.
D-Yeşilyurt’ta Sembol İnsan Hasan Kahya KARAOĞLAN
Kasabamız ve çevresinde yaşayan herkesin sevgi ve saygısını kazanmış,büyük takdir toplamış,ömrü boyunca doğruluk ve dürüstlükten ayrılmamış,kasabamızın bugünlerini ta.. o günlerden hazırlayan ve gelecek nesiller tarafından da unutulmaması gereken, değerli bir şahsiyettir.Yeşilyurt’la özleşerek kasabada sembol olmuştur.
Annesinin adı Ümmü,babasının adı Halil’dir. Hasan Kahyanın Alime Şimşek , Rahime Çalın, Cennet Tortuk , Zeliha Topal,Hatice Tavukçu ,adlarında kız kardeşleri vardır.Mehmet adındaki abisi Çanakkale’de şehit düşmüştür.
Mert ve cesur bir insan olan Hasan Kahya Yunanlıların işgale başlamasından itibaren Milli mücadelenin içinde olmuştur.Kendi köyünde ve çevrelerde etkin rol oynayarak Milli şuurun canlandırılmasını sağlamış ve gönüllü asker olacakların kayıtlarını yapmıştır.Salihli cephelerinde kahramanca çarpışmıştır.
Düşmanın yurttan atılmasından sonra ,yanarak kül haline gelen Deliler Köyü’nün tekrar imar ve inşaasının yapılmasını sağlamıştır.
Hakkı bildiği yolda taviz vermeden ilerlemiştir.Köy meydanında bulunan Çakmak Dede türbesinin yıktırılması için gelen emirlere;”Ben sağ olduğum müddetçe bu türbeyi kimse yıktıramaz,gücü yeten gelsin de yıksın’bakalım”diyerek sağlığında Türbenin yıkılmasına önlemiştir.Vefatından sonra türbe yıktırılmış.Köyde eğitim ve öğretime çok önem verilmiş.Çocuk ve gençlerin ilim tahsil etmeleri için zemin hazırlanmış.Yunanlılar tarafından yıkılan okul kullanılmaz bir hale gelince,Emcelli köyü öğretmeni Hilmi Baysal’ı getirerek kendi odasında eğitim ve öğretimini başlatmıştır.Okulun ihtiyaçlarını kendi karşılamıştır.Başarılı öğrencilerin okumalarına sağlamak için değişik il ve ilçelere göndermiş.
Hasan Kahya ticarete de büyük önem vermiştir.Köyde ticaretle uğraşanları desteklemiştir.Kendiside dürüst ahlaklı bir ticaret adamı olmuştur.Köydeki ilk bakkal dükkanlarının Biride kendilerinindir.Damadı Mehmet Tortuk ile oğlu Mustafa Kara oğlan bakkal dükkanı ile birlikte tüccarlıkta yapmışlardır.Ayrıca köye gelen satıcılara da yardımda bulunmuştur.Satıcıların düzenli olarak gelmelerini sağlayarak köy pazarının kurulmasını sağlamıştır.Pazarcıların kalan mallarını kendisi satın alarak onların zararını ödemiştir.İlk köy pazarı 1938 yılında kurulmuştur.Bugün kasabamızda Perşembe günleri kurulan Pazar Hasan Kahyanın ileri görüşlülüğü düşüncesinin ürünüdür.Yoksul ve kimsesizleri devamlı olarak gözeterek onlara yardımcı olmuştur.Pazarcılardan aldığı malları fakirlere dağıtmıştır.Bayramlarda köy Halkını sevindirmiştir.
Hasan kahya soy adı kanununun çıkması ile Kara oğlan soy adını almıştır.Fadime varol ile evlenmiş ve Mustafa Ali Halil adında erkek Zeliha Dönmez,Hanım Tortuk,Ümmü kara aslan adında adlarında kız çocukları olmuştur.Hasan Kahyanın oğlu Mustafa zamanla Alaşehir’e yarleşmiş.olup Ali ve gündüzden başka suheyda suyden Nurten şahinler Necla son adında kızları da vardı.
T.B.M.M.’in 21.Yıldönümünde vefat etmiştir.{23Nisan 1923}Deliler[Yeşilyurt] kabristanlığına defnedilmiştir.Ölümü köyde büyük üzüntü yaratmıştır.Kurtuluş savaşındaki büyük hizmetleri bulunan Hasan Kahya,bakınız mezar taşında nasıl anlatılıyor!
Ey ziyaretçi!
Oku bu mezarda kim var.
Er yürekli adı yaman,
Delilerl’i bir kahraman
Hamiyetli bir Türk yatar.
Halil oğlu Hasan Kahya,
Yoksulları etti eh ya
Vatana hizmet etti.
Bir çok savaşlara gitti.
Alaşehir’e bayrağı
Yunan kaçarken o dikti,
Ah ne çare vefat etti.
Bugün 2003 Yılında Yeşilyurt’ta Hasan Kahya gibi sembol olmuş şahsiyetler arıyoruz.Yerini dolduramamanın sıkıntıları toplumumuzda hissedilmektedir. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Kasabamızda:Yunanlılar tarafından şehit edilen büyüklerimizin ve Hasan Kahya adına bir şehitlik abidesi yapılarak gelecek nesillere aktarılması temennisi ile yönetimde bulunan kişilerden bu görevi yerine getirmelerini bekliyoruz.
E.KORE VE KIBRIS’TA YEŞİLYURT’LU ASKERLERİMİZ
a}Kore Savaşında:
II. Dünya Savaşından sonra çok büyük çapta bir Kore Savaşı başlamıştır. Güney ve Kuzey Kore arasında başlayan bu savaşın sebebi, iki ülke arasında 38 parelenin sınır gerekirken, Kuzey Kore, ordusunun bu pareleli güneye doğru çekmesidir. 25.6.1950 tarihinde savaş başlamıştır.
Güney Kore, Kuzey Kore’ye karşı koyamadı. Çünkü Kuzey Kore’ye Çin ve Rusya yardım etmiştir. Amerika Güney Kore’nin yanında savaşa girmiştir. Birleşmiş Milletler Kuzey Kore’nin kuvvetle durdurulması kararını almıştır. Birleşmiş Milletler’in kararı ile 21 devlet Kore’ye asker gönderdi. Bu devletlerden biri de Türkiye’dir. Türkiye Kore’ye bir tugay asker sevk etmiştir. Zaman zaman askerler değiştirilmiştir.
Kore’de bulunan Yeşilyurt’lu kahraman gazilerimizi şöyle belirtebiliriz.
Hüseyin Cevizci
Süleyman Tanyu
Ahmet Efe
Mestan Baldan
Mehmet Kaya
Mehmet Gökçe
Türkiye bu savaşta 800 şehit vermiştir. Yeşilyurt’tan asker olanlar gazi payesi ile geri dönmüşlerdir. Türk’ün askeri kabiliyetini bütün dünyaya göstermişlerdir. Bu savaş, şöhretini yenileyen Türkiye’nin Nato’ya kabülünün başlıca sebebi olmuştur.
Söz konusu savaşa katılan Yeşilyurt’lu gazilerimizin anılarını dinleyenler, savaşın ne kadar soğuk bir şey olduğunu daha iyi anlıyorlar.
Ama gerekirse vatan için, insanlık için sıcak-soğuk denilmeden gereken yapılır.
Altı gazimiz vefat etmiş olup Yeşilyurt Kabristanlığına defnedilmiştir.
b) Kıbrıs Barış Harekatı
Kıbrıs doğu Akdeniz’de bir adadır. Yunanistan’ın Megalo-idea sahasına dahildir. Bu ideallerini adım adım gerçekleştirmek isterler. Bunun için adadaki Rumlar 15.7.1974 tarihinde Yunanistan’a iltihakı hazırlayıcı hükümet darbesi yaptılar.
Bu olay üzerine şanlı Türk Ordusu Kıbrıs’a çıktı. İki askeri hareketle adanın %40’nı aldı. Türk Ordusu Yunanistan’ın Megalo-ideasını kursağında koymuştur. Bu harekatta Türk Ordusu’nun içindeki Yeşilyurt’lu Mehmetçiklerimizi aşağıya çıkardık.
Abdil Kurt
Hasan Çıbık
Muzaffer Girgin
Orhan Güder
Orhan Çakal
Talat Kışla
Yaşar Karakuş
Gazilerimiz o günkü yaşadıklarına ibretle anlatmaktadırlar.
Hareket neticesi olarak Türk kesiminde “Kıbrıs Türk Federe Cumhuriyeti” ilan edilmiş olup bilahire meclis kararıyla 15 Kasım 1983 tarihinde “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” adıyla bağımsız bir devlet kurulmuştur. Bu bağımsızlık ilanı büyük lider Rauf Denktaş tarafından bütün dünyaya duyrulmuştur. Aynı gün Türkiye buna karşılık vermiş “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” müstakil devlet olarak tanımıştır.
Bugün KKTC üzerinde yine değişik taktiklerle oyunlar oynanmaktadır.Bu oyunlar Şanlı Türk milleti tarafından bozulmalıdır.Bu konuda her Türk kendini Mustafa Kemal Atatürk hissetmelidir.
Yeşilyurt;Manisa İli, Alaşehir İlçesine bağlı bir kasabadır. İlçeye uzaklığı 15 km dır. İlçenin doğusundadır. Alaşehir ilçesinin en eski kasabası durumundadır.
Yaptığımız araştırmalara ve tespitlere göre 750 800 yıllık bir tarihi vardır.
İlçemiz toprakları üstünde kurulan hakimiyetleri Türk tarihinden itibaren ana hatları şöyle ele alabiliriz.
1.Selçuklular Dönemi
1071 Malazgirt Zaferi ile Türklere açılan Anadolu kapılarından akın akın gelen Türk oymakları, Anadolu içlerine doğru yayılmaya başladılar. Bölgemize gelen ilk Türk askerleri, Kutalmışoğlu Süleyman Bey komutasındaki askerlerdir.
Bu dönemlerde Alaşehir Selçuklularla Bizanslılar arasında bir kaç kez el değişmiştir.
2.Beylikler Dönemi
Selçuklular döneminde Türkmen beyleri,sınır boylarına yerleştirilirlerdi.Anadolu’da Moğol istilaları başlamış Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmıştır.
Bölgemizde Germiyanoğulları Beyliği ve Aydınoğulları Beyliği etkili olmuştur.
3.Osmanlı Dönemi
Osmanlı,Selçukluların uç beyliklerindendir.Beylikler arasında birliği sağlayan her geçen gün topraklarını genişleten Osmanlı Devleti 1299 yılında kuruldu.
Alaşehir Yıldırım Beyazıt tarafından 1389 yılında feth edildi.Bizanslıların önemli merkezi olan ve kurulduğu günden itibaren philedelphia olarak anılan şehrin adını Yıldırım Beyazıt Alaşehir olarak değiştirmiştir.
XIV.Yüzyıl Divan Şiirimizin en büyük şairi ve Divan Şiirimizin kurucularından Ahmedi’nin şirinde Yıldırım Beyazıt Hazretleri ve Alaşehir’in adı geçmektedir.
“.................................................
.................................................
Çünkü oldu feth dani ana
Döndü kari mülkünden yana
Ne Alaşar kodu ne Saruhan
Ne Aydın ne Menteşe ne Germiyan.”
Anadolu’da yaşanan Timur hadisesinden sonra 22 yıl Cüneyd’in idaresine geçen Alaşehir; 1425 yılında II.Murat zamanında tekrar Osmanlı Devleti sınırları içine katılıp,1920 yılında Yunan işgaline kadar Türklerin egemenliği altındadır.
B.Kasabanın Tarihi
Kasabamıza kimlerin,nereden ve ne zaman geldikleri,nerelere yerleştiklerini bu bölümde anlatmaya çalışacağız.
1071 Malazgirt Meydan Muhaberesinde kazanılan zaferle Anadolu kapıları Türklere açıldı.Türk boyları Anadolu’ya akmaya başladılar.Süleyman Şah komutasındaki askerlerle Anadolu’nun içlerine kadar yayıldılar.Çetin mücadeleler verilerek her karış toprağını şehitlerin kanları ile sulayarak,Anadolu’yu Türklerin ikinci yurdu yaptılar.Büyük Türk milleti ile Anadolu kucaklaşarak etle kemik gibi birbirlerine yapıştılar.
Bu zaferden sonra Anadolu’ya akın eden göçler incelendiğinde Afyon civarına yerleşen ilk Türk kafilelerinin Afyon civarına yerleşen ilk Türk kafilelerinin Avşarlar olduğu görülecektir.Avşarlar Afyon civarında Türkleşme hareketinin çekirdeğini oluşturmuşlar ve öncülük etmişlerdir.
Kasabamızın ilk kurucuları Afyon civarından (Emirdağ ve Murat dağı etekleri) gelen Avşar Yörükleridir.
Avşarlar konusunu biraz daha açalım.
Oğuzların Bozok kolunun Yıldızhan grubuna mensuptur.Konar göçer bir hayat yaşayan Avşar Yörükleri Anadolu’nun fethi sırasında çok büyük rol oynamışlardır.Hüseyin Namık Orhun “Oğuzlara Dair” adlı eserinde Avşar kelimesinin Avş fiilinden geldiğini belirtmektedir.Kelime anlamı olarak söz dinleyen,itaat eden demektir.
Şu anda yaşadığımız topraklara yerleşen boy Avşar Yörükleridir.
İlk gelenler,Kepirler muhitine (Kara Mestan’ın bağının olduğu yer) yerleşmişlerdir.İlk gelenler hakkında değişik rivayetler vardır.Bunların 7 ile 15 arasında aile oldukları belirtilir.Yazılı bir kaynak olmaması sebebi ile bu durumu ifade etmek biraz güçtür.Ancak ister Kepirler ister Bağcılık Araştırma İstasyonu’nun olduğu yere ve ister bugünkü yerleşim alanına gelenler olsun bu üç yerde yerleşenleri şöyle belirtebiliriz.1.Kara veliler Kaya,Tel...2.Kuruşlar Kuruş...3.Tortuklar Tortuk...4.Gayıplar Kayıp...5.Darıcılar Kocagöz,Gökçe...6.Dini Kurular Boğa,Kaplan...7.Karahasanlar Eroğlu...8.Çamurcular Toker...9.Çapanlar Çetin...10.Sarılar Tavukçu...11.Arap Kayalar Devrik...12.Tanılar Tanı...13.Bölükbaşılar Uslu,Arı,Aslan...14.Deli Osmanlar Gök...15.Molla İbrahimler Tanyu... İlk gelenler olarak belirtilen bu aileler,yaptığımız araştırma ve tespite göre 1200 lü yıllarda gelmişlerdir.Burada bir müddet kaldıktan sonra oturdukları yerlerin bataklık haline gelmesinden dolayı Bağcılık Araştırma İstasyonu’nun olduğu yere yerleşmişlerdir.Burada tamamen yerleşik hayata geçmişlerdir.
250 veya 300 yıl bu yerleşim alanında kalmışlardır.Yaşanılan bu yerden de aynı sebeple ayrılarak Çakmak Dede Türbesinin çevrelerine yerleşmişlerdir.Buralara daha sonra Uşak-Eşme ve köylerinden gelenler olmuştur.Çoğunluk Deli Hıdırlı’dandır.
1671 yılında Alaşehir’i ziyaret eden Evliya Çelebi ünlü seyahatnamesinde (9.cilt) Alaşehir’in 78 köyü olduğunu belirtmiştir.Kasabamızda yaşayanların nereden,ne zaman gelip,nerelere yerleştiklerini,hangi boy’a mensup olduklarını kısaca belirttikten sonra şimdi de adını nasıl aldığını kısaca belirtmeye çalışalım.
ADININ KAYNAĞI:İlk gelenlerin yerleştikleri ilk yer bir yol kenarıdır.Bu yol ilk çağlarda Lidya Kralı Giges tarafından İyonyalılar ve Asurlar arasında bir transit merkezi oluşturmak için yaptırılmıştır.Efes’ten başlayarak Irak’taki Sus şehrine kadar uzanmaktadır.Sart’tan geçerek Sobran Köyü’ne ve oradaki kanal yolu boyunca uzanıp Üzümlü (Katırlı) Köyü ve kepirlerden geçerek,Bağlıca Köyünden bugünkü asfalt yolu bağlanmaktadır. Kasabamızın sınırlarından geçen bu yol tarihi kral yoludur.
50-60 yıl öncesine kadar kervan taşımacılığı yapılan yolun eski etkinliği ve hareketliliği kaybolmuştur.Bunun sebebi ise taşımacılıkta vasıtaların hayata girmesidir.
İlkçağlarda yapılan bu yolu görmek için zaman zaman turistlerin geldiği görülmüştür.Kasabada bu yola”süse yolu” denilmektedir.İlk gelenlere istinaden”Deliller”adını aldığı söylense de,esas olarak kervanlara kılavuzluk yapmalarından dolayı bu adı almıştır.Belirtilen bu yolda kervan taşımacılığı hareketlidir.Doğu ile batı arasında ticari ilişkiler daha canlıdır.Zengin tüccarların geçtiği bu yol üzerinde,zaman zaman beliren eşkıyalar kervanları alıkoymakta,tüccarları soymaktaydı.
Tüccarlar ve diğer kervan sahipleri can ve mallarını her an yitirmenin korkusunu yaşamaktadırlar.Bunun üzerine yol üzerindeki insanlara kılavuzluk yaptırmaya başlarlar.Karşılıklı olarak ücret öderler.Bu kılavuzlar,kervanların kendi bölgesi içinde rahat ve huzurlu gidip gelmelerini sağlarlar.Bu bölgedeki kervancılar artık çok rahattırlar.Buradaki kılavuzların ünü her geçen gün daha da artar.Kılavuzluk yapmakta nam salan bu yerleşim biriminin adı Deliller olarak anılır ve bu adı alır.Delil kelimesinin anlamı kılavuzluk etmek,yol göstermek,haber vermek,öncülük etmektir.
İlk gelenlerin öncü kabul edilmesiyle Deliller olduğu da belirtilmektedir. Uzun yıllar Deliller olarak anılmıştır.Zamanla Deliler olmuştur.Bu adı almalarının başlıca iki sebebi vardır.
Birinci sebebi Deliller ismindeki ortada bulunan”l” ünsüzünün düşmesinden kaynaklanmıştır.
İkincisi,savaşlarda delice cesaret göstermeleri ve atılganlıklarından dolayıdır.
Araştırma ve tespitimize göre bunlardan ikincisi daha kuvvetli bir ihtimaldir.Çünkü Türkler Anadolu’ya geldiklerinden itibaren burasını kendilerine vatan yapabilmek için çetin savaşlarda bulunmuşlardır.Bu durum Osmanlı döneminde de devam etmiştir.Bu dönemlerde yapılan savaşlarda gösterdikleri delice cesaret ve atılganlıklarından dolayı Deliler adını almıştır.‘Korkusuz, Gözü pek, atılgan’ anlamındadır. Ayrıca ‘deli’ Osmanlı Devleti’nde maiyet askerlerinden bir zümrenin adıdır. Bunlar sefere ordunun önünde giderler, savaş sırasında gözlerini budaktan sakınmayarak düşman saflarını yarar, taburlarını deler, canlı esirler alarak düşman hakkında bilgi edinilmesini sağlardı.
16. yüzyılda başlarına kurt benekli sırtlan veya pars gibi vahşi hayvan derisinden yapılmış ve üzerine kartal tüyü takılmış kalpak giyen delilerin elbiseleri de arslan, kaplan veya tilki postundan, şalvarı ise kurt veya ayı derisindendi. Ayaklarına sivri burunlu, yüksek ökçeli, çıkrık mahmuzlu ‘serhatlik’ denilen çizme giyerlerdi.
Delilerin bindiği atlar çevik, kuvvetli ve uzun koşulara dayanıklıydı. Atların örtüsü de arslan, kaplan, tilki gibi vahşi hayvan derisindendi. Silah olarak eğri pala, tekne kalkan, kostaniçe denilen orta uzunlukta mızrak, kılıç, balta ve bozdoğan kullanırlar, kalkanlarını kuştüyleriyle süslerlerdi. Daha sonraları omuzlarında fitilli tüfek, bellerinde tabanca taşımaya başlamışlardır.
Deliler her birine ‘bayrak’ denilen 50-60 kişilik ocaklara ayrılırlardı. Birkaç bayrak birleştirilerek bir deli başının emrine verilirdi. Deli başların emrinde ‘gönüllü ağası, bölük ağası’ ünvanlarını taşıyan daha küçük rütbeli deli zabitleri vardı. (Bk. Aynı eserden konu hakkında geniş bilgi için bakınız Türkiye diyanet vakfı İslam Ansiklopedisi)
1946 yılında kadar köyün adı deliler’ dir. Bu tarihte Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir.
Alaşehir ilçe kaymakamı Fazıl Kaftanoğlu Bey köye gelmiş, Muhtar hasan Türkmen, Başöğretmen Hüseyin Er ile birlikte, köy halkınında katılmasıyla köyde gezinti yapmışlardır. Bu gezinti sırasında deliler köyü eşrafından Hüseyin Uçar köyün adının düz bir alanda yeşilliklerle kaplı olması sebebi ile ‘Yeşilova’ olmasını istemesi üzerine kaymakam Fazıl Kaftanoğlu’ da “Hüseyin Ağa Burasının adını vereyim bu güzel ve şirin köyün adı Yeşilyurt olsun demiştir.”Yeşilliklerinin bolca olmasından dolayı bu adı almıştır.Bakanlığın onayı alınarak Deliler adı Yeşilyurt olarak değiştirilmiştir.
Yeşilyurt adı kasabamıza yakışmaktadır.Adına uygun yeşillikte olması için özel günlerimizde(evlilik yıldönümü,doğum günleri,bayramlar v.b.gibi)evlerimize bağ ve bahçelerimize ağaç dikmeli,yılda bir defa olmak üzere gelenek haline getirip her yıl ağaç dikme şenlikleri yaparak insanlarımızın birlik ve beraberliklerini sağlamalı,beldemizin problemlerini çözmede yarışılmalıdır ki gelecek nesillerden ödünç aldığımız Yeşilyurt’u şanımıza yaraşır bir şekilde bırakalım Bu görev hepimizindir saygı değer Yeşilyurtlular...C.İşgalden Önce ve İşgal Yılları Bu bölümde Birinci Dünya Savaşı yılları ile Yunan İşgali yıllarını Aktarmaya çalışacağız.
1.Birinci Dünya Savaşı İlçemiz Alaşehir, Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır . Alaşehir,in Osmanlı topraklarına girmesiyle köyümüz Deliler (Yeşilyurt ) de Osmanlı idaresiyle girmiştir.
Bu dönemlerde burada yaşayan Rumlar Türklerden gördükleri hoşgörü ve iyi muameleden dolayı bulundukları yerlerde kalmışlardır. 12 veya 15 hane oldukları belirtilmektedir. Alaşehir ‘de bir dernek kurmuşlardır. Bu dernek Türklerle Rumların aralarının bozulmasına sebep olmuştur. Yerli Rumlar, Bu derneğin kuvvetli propagandaların tesirinde kalmışlardır.sinsi bir şekilde Türk düşmanlığı fikri ön plana çıkarılmış ve bu hareketler zamanla gelişerek kök salmışlardır.Delillerde bulunan Rumlar da bu dernekle işbirliği yapmışlardır.Onların çalışmalarına katılmışlardır.Temmuz 1914 de başlayan birinci dünya savaşı 4 yıl sürmüş,milyonlarca insan ölmüştür.Bu kanlı savaşa deliller köyünden yüzden fazla insan katılmış,bir çoğu geri dönmemiştir. Savaşın hangi cephesinde,kimlerin gazi,kimlerin şehit olduğu tek tek belirtmenin ne kadar güç olduğu s götürmez bir gerçektir.Ancak araştırmalarımızın neticesinde bu savaşa katılanları tespit edebildiğimiz kadarı ile aşağıya çıkardık. Bunların bir kısmı cephede kalmışlar,bir kısmı da köye geri dönmüş olup burada vefat etmişlerdir.
Parantez içindekiler bu günkü soy isimleri ifade etmektedir.Bilindiği gibi soyadı kanunu 21 Haziran 1934 tarihinde çıkarılmıştır.
Hüseyin oğlu Mustafa,Ali,Hasan,Recep(DÖNMEZ) Ali Paşa(APAN) Koca İbrahim(UÇ) Hacı İbrahim Oğlu Ahmet,Hüseyin,Mehmet(KARAASLAN)
Hacellioğlu Mustafa,Süleyman (TEK)Hırı İbrahim(ATA) Gozan Osman(YIKIL)
Mehmet Çeli(CEVİZCİ) Hasan Oğlu Halil(ATA) Koca Ömer(ÜRKÜT)
Torun dayı(KOCAGÖZ) Mıkır Hüseyin(ÇAKAR)
Hüseyin Oğlu Recep(GÖK) Deli Recep(AĞAR)
Mustafa Kaya(SEÇEN) Telli Mustafa(GİRGİN)
Hasan Kahya nın Kardeşi Mehmet(KARAOĞLAN)
Ali Oğlu Mustafa(MERES) Kazık Hasan (BÜR)
Bölük başı oğlu Süleyman Oğlu Hüseyin P.nef.
16.kor.16.frh.47.al. 2 tb.3.bl. 1332-1335
Bölük başı oğlu Hasan oğlu Mustafa P.nef.
17.korfrh.47 al.1.tb.1.bl. 1332-1335
Gaip oğlu Mehmet oğlu Kara Mustafa p.nef
17.kor.16.frh.47.al.3.tb.2.bl. 1332-1335
Gezir oğlu Hüseyin oğlu Halil Mk.Tf.Nef.
17.kor.16.nfr.47 al.Mh.Tf.Bl .1332-1335
Aşık oğlu Himmet oğlu Mustafa P.Çvş.
16.Frh.47.Al.1.Tb.1.Bl. 1333-1336
Darıca Oğlu İbrahim Oğlu Mustafa P.Nef.
5.Menzil Kh.Posta Neferi 1331-1334
Çakal Oğlu Ömer Oğlu Ali P.Nef.
5.menzil Alaşehir noktası 1331-1335
Miraslı oğlu Mehmet oğlu Mehmet P.Nef.
Bandırma 5.Kor.Kh.P.Mhfz.Tb.İnz.Bl. 1332-1335
Bayram oğlu Mustafa oğlu Hüseyin P.Çvş
19.Kor.24 Frh.58 Al.3.Tb.10.Bl. 1332-1335
Tavukçu oğlu topal Mustafa oğlu Mehmet Mh. Tf. Nef.İ.
a) Hor. 16.fsh. 47 AI. Mh. Tf. BI.
1332-1334
Hacı oğlu Süleyman oğlu “Mehmet” P.net
1.B. Frh. 47. Al.. 1.Tb. 2.Bl.
1333-1335
Sarı oğlu Çolak Himmet oğlu “Hüseyin“49fsh
66.Alay 1.Tb. 1.Bl.P.net
1334-1335
Gaip oğlu Hasan oğlu “Mehmet” 13.Kor
As.Alanbarı P.net
1332-1335
Çakal oğlu Osman oğlu “Ali”P.nefer
49.frk.153.Alay 1.Tb.1.Bl. 1332-1334
Karaoğlan oğlu Hasan kahya oğlu “Mustafa”Muharebe
5.Ordu Mu.Bl.Telgraf
1332-1335
Karaoğlan oğlu Hüseyin oğlu “Ali”P.net’da
49.Frh. 53.Alay 1.Tb 1.Bl
1333-1335
Berber oğlu Küçük Mustafa oğlu “Ahmet”Süvari nefer
3.Kor.Kh. Süvari Bl.
1332-1335
Çolakoğlu İbrahim Çavuş oğlu “Hüseyin”Ağır Topçu Onbaşı
8.Kor.19.Frk.74.Tb.257.Bt.
1331-1335
Emin oğlu “Hasan”Ağır Topçu nefer 3.Ağır Topçu Al.2.Tb.7.Bl
1331-1335
Deliler Köyünde bu savaşa katılmış olup ta isimlerini belirtmediğimiz daha 80 –90 kadar insan vardır.
Hıristiyan Avrupa devletlerinin başlattığı savaş milyonlarca insanın ölmesine sebep olup Osmanlı Devleti’nin önüne Mondros’u getirerek,sonunu hazırlamıştır.
Değişik bahaneler ileri sürülerek vatanımızı işgal edilmeye başladılar.
Üç kıtada atlarının ayak izleri hala kurumayan ,gittikleri yere adaleti götüren,
Tek gayesi ilay _ı Kelimetullah ve nizam _ı Alem olan yüce Türk milletine son
Darbeyi vurmaya hazırlanan medeni ( ! ) Avrupa Devletleri Yunanlıları
15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkardılar.
2.Yunan İşgali Yılları
a. Ğenel değerlendirmemiz
Ordular terhis edilmiş , askerler bitkin ve yorgun olarak eve dönmüş,Silahlar alınmıştır.Herkes harp bitkinidir.
15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e çıkmasıyla hareketlenen Anadolu
yeni bir tarihi olaya sahne olmak üzeredir.Anadolu’da sahneye konulmak istenen
ve gerçek oyuncuların oynadığı bu oyunun adı “Türk’e son darbe”dir.
Yunanlılara ,İtalyanlara, Fransızlara , İngilizlere göre, Anadolu kendi
Aralarında paylaşılacak, Müslüman Türk’ün hakimiyeti Anadolu’da son
Bulacaktır.
Şairin: “Düşman dayanmış vatanın bağrına hançerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini”
Diyerek kurtarıcı aradığı sırada ; 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan bir güneş gibi
Parlayan Mustafa paşa:
“Düşman dayadıysa vatanın bağrına hançerini
Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” diye gürleyerek cevap
veriyordu.
Bakınız milli şairimiz Mehmet Akif ne diyor?
Ruhumun senden ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüme na-mahram eli
Bu ezanlar ki şahadetleri dini temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli
Durumun vahameti görüşülmüş , Samsun’dan doğan Güneş milli
Mücadeleyi başlatmıştır.
Türk kurtuluş hareketinin ruhu Kuva-i Milliye ruhudur.
Bu ruh Türk’ün öz benliğidir.Yani milletin kendisidir.
b.Yunan İşgalinde Alaşehir’in Durumu :
Yunanlıların İzmir’e çıkmaları Alaşehir halkına derin bir üzüntü yaşatmıştır.Burada yaşayan Rumlar ise sevinç çığlıkları atarak şehirde gösteriler yapmışlar,türlü hareketlerde ve tacizlerde bulunmuşlar ve evlerin kapılarına Yunan bayraklarını asmışlardır. Alaşehirli vatanseverler genciyle,ihtiyarıyla Hacı İskender’in kahvesinde,evlerde ve Yıldırım Beyazıt Camii’nin dershanesinde toplanarak bu pek vahim durum mütalaa edilmiştir.
İlçe kaymakamı Bezmi Nusret Kaygusuz şehrin ileri gelenlerini kaymakamlık binasında toplayıp vatanın içinde bulunduğu durumu anlatarak,burada neler yapılabileceği üzerinde durmuştur.Nitekim toplantıdan sonra Alaşehir’de milli mücadele için çalışmalar başlamıştır.Şehrin ileri gelenlerinden Hüseyin Paşazade,Mustafa Bey,Galip Bey,Mütevelli zade Akif Bey bu çalışmalar neticesinde Alaşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kurmuşlardı.Daha sonra bu cemiyete birçok kişi katılmıştır.Cemiyetin ilk görevi gönüllü asker kayıtları yapmak olmuştur.Bunun için civar köylerde,kasabalarda gönüllü ayıtlarının yapılmasına başlanmıştır.
23 Nisan 1919 tarihinde 17.Kolordu Komutanı Albay Bekir Sami Bey,Alaşehir’e gelerek cemiyet yöneticileri ile görüşmelerde bulunmuştur.Bu görüşmelerde vatanın mutlak suretle savunulması lüzumunu anlatmış ve bunu için her türlü fedakarlığın yapılması,hiçbir şeyden çekinilmeden mücadelenin devam ettirilerek civar yerlere de sıçratılması gerekliliği üzerinde durulmuştur.Milli Kurtuluş heyecanı yörede harekete geçirilmiştir.
c)Yunan İşgalinde Yeşilyurt(Deliler)’un Durumu:
Yunan işgali başladığında ülkemizde olduğu gibi Yeşilyurt’ta da derin bir üzüntü yaşanmıştır.Burada bulunan Rumlar Alaşehir’de olduğu gibi kutlamalarda bulunamamışlardır.12-15 hane kadar olan Rumlar gizliden gizliye sevinmişlerdir.Yunalıların Yeşilyurt’u işgalleri sırasında her türlü yardımı yapmışlar ve hatta onlar lehine çalışmışlardır.İşgal sonunda hepsi burayı terk etmişlerdir.
Yeşilyurt’lu (deliler) vatanseverler Hasan Kahya’nın köy odasında ve evlerde toplanarak durum değerlendirmesinde bulunmuşlardır.
İlçede kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin Deliler temciliğini Hasan Kahya yapmıştır.Hasan Kahya Deliler köyüne milli heyecanı uyandırmaya çalışmış,gönüllü asker olmanın lüzumunu yapılan toplantılarda anlatmıştır.Kendi köy odasında gönüllü asker kayıtlarını yaparak cemiyete bildirmiştir.Bu gönüllü askerler Alaşehir Kuva-i Milliye birliklerine katılmıştır.
Köy odasında gönüllü kayıtlarının yapılması esnasındaki bir anı şöyle anlatılır:Odada Hasan Kahya gönüllü kayıtlarını yazmakta ve durum değerlendirilmesi yapılmaktadır.(Deli)Mehmet (Usta) Yunan’a karşı bende gideceğim der.Hasan Kahya ve orada bulunanlar Mehmet’i yaşlı (55-60) olduğu için yazılmasını istemezler.Ama O bunda kararlıdır.Der ki:”bugün vatana hizmet günüdür.Böyle günde evde mi kalınır Hasan Kahya?Yazmazsan sana hakkımı helal etmem.”Bunun üzerine bunun üzerine kendisini yazdırmaya muvakkak olur.
7.ci Kolordu komutanı Bekir Sami Bey Yeşilyurt’a (Deliler) gelerek köy odasında vatansever insanlarla görüşür.Onlara vatanın mutlaka kurtulacağını ve bunun içinde çok çalışmak gerektiğini anlatır. Herkesin üzerine düşen görevi yapmasını ister.Hasan Kahya ve birkaç gönüllü ile birlikte Çavuşlar Köyüne giderler.Bekir Sami Bey daha önceden orada gizlediği üç yüz kadar silahı Hasan Kahya ve gönüllülerle beraber Alaşehir’e Kuva-i Milliye birliklerine teslim ederler.Bekir Sami Bey tekrar dönmek üzere Uşak,Eşme,Kula taraflarına gider.
Deliler’de Milli heyecan günden güne artmakta,gönüllü olarak asker olanlar Kuva-i Milliye birliklerine katılmaktadır.
Cemiyet tarafından kaydı yapılanların cephelere sevk hazırlıkları sürdürülmektedir.Şimdi bu çalışmaları belgelerden öğrenelim.
18/Haziran/1335(1919)
17. KOLORDU KOMUTANI BEKİR SAMİ BEY’E
Bugün 71 kişilik bir kuvveti (ihtiyat zabitler) yedek subaylar kumandasında Ahmetli’ye gönderdim
Alaşehir milli kuvvetler kumandanı
MUSTAFA
20/Haziran/1335(1919)
ALAŞEHİR MİLLİ KUVVETLER KOMUTANI MUSTAFA BEY’E
Yaşamak için Türk Milleti’nin atılmaya mecbur olduğu mücadele-i milliye bütün iman ve azmiyle Alaşehir’in fedakar ve vatanperver ahalisine ve bunların pişvası olan zat-ı alilerine arz-ı şükran ile mebat milli kuvvetlerin süratle hareket ettirilmesini arz ederim.
17. Kolordu komutanı Bekir Sami
KULA
TAMİM (1)
1.Gönüllü teşkilatını tamamlamak için 17.Kolordu karargahı 21 Haziran sabahı Kula’dan hareket edecek ve akşamı Salihlide bulunacaktır.
2.Piyade taburu:Tahir Bey ve maiyeti 20 Haziran 1335 (1919) sabahı Kula ve Alaşehir’den hareket edecektir.Tahir Bey 20 gecesi Salihli’ye varacaktır.Piyade taburu yol üzerinde olduğundan döküntü vermemek için yürüyebildiği kadar yürüyerek istediği mahalde konaklayabilir.Böyle olursa piyade taburu 21 Haziran 1335 (1919) öğleden önce Salihli’ye varacak ve şehir dışında ordugaha geçecektir.Alaşehir gönüllüleri de 20 Haziran’da Salihliye varacaktır.Gerek bu gönüllüler arasında ,gerekse askeri mükellefiyet çağındakilerden makineli tüfek ve buna yarar neferler varsa hemen piyade taburuna verilecektir.Kolordu karargahında bulunan yüzbaşı Seyit Ali,Yüzbaşı Hasan Fehmi,Yüzbaşı Celal,Teğmen Halim ve altı zabitler piyade taburu ile birlikte hareket edecektir.
3.İşbu altı zabitler Yüzbaşı Seyit Ali komutasında olarak 20 Haziran akşamı Salihli’ye varacaklardır.Tahir Bey,bunlarla ve maiyetiyle birlikte acele Ahmetli’yi işgal ederek Ahmetli’nin garbındaki düşmanla temas edecektir.Düşmanın miktarı,cephesi,tahkimat ve sairesi hakkında mükemmel keşiflerde bulunacaktır.21 Haziran öğleden itibaren Tahir Bey,Ahmetli mıntıka kumandanı olarak vazifeye başlayacak ve Alaşehir gönüllüleri de beraber olacaktır.Piyade taburu da 21 Haziran2da bir bölük ile bunları takviye edecektir.
17. Kolordu Komutanı Vekili
Bekir Sami
Artık Milli heyecan artmış, cepheler oluşmaya başlamıştır. Alaşehir li gönüllüler arasında Deliler li gönüllü askerlerde yerlerini almıştır. Hasan Kahya arkadaşları ve otuz kadar mevcutları ile cepheye gitmişlerdir.
Milli kuvvetlerimiz Bin tepeler ile Boz dağ arasında cephe tutmuşlardır. Bin tepeler, .Ahmetli, Boz dağ Mersin dere, Kömürcü sivri ve Çay pınar bölgelerinde karakol baskınlarında bulunmuşlardır. Buralarda Yunan kuvvetleriyle çok çetin ve kanlı çarpışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda Deliler den Topal Mustafa nın Recep Zeybeklerin Osman ve Halil ve Mehmet adlı kahramanlar vatanı uğruna şehit olmuşlardır.
Deli Mehmet in Kahramanlığı
Vatanın kurtarılması için yaşında cepheye giden Mehmet Bey orada
Şehit olmuştur. Babasının adı Ali dır Ayşe, Ahmet, ve İsmail adında kardeşleri vardır. Mehmet Bey evli olup Hatice adında bir kızı İbrahim adında bir oğlu vardır.
Gün bugün.Anamız bizleri bugün için doğurdu.
Vatan bizden hizmet bekler’’diyerek cepheye gitmiştir.Mehmet bey cepheye beyaz bir kısrak ile gider.Orada düşmanla çatışmalarda bulunurlar.Karakol baskınları yaparlar.
Bu çarpışmalarda Mehmet bey ak kısrağı ile en ön saflarda yer alır.Yine bir baskın
sırasın da tuzağa düşerler.Yunanlılar tarafından çevirirler.Mehmet bey kısrağını düşmanların üzerine sürer ama düşman çok kalabalıktır.Çemberi yaramaz.Fakat düş-
manlar dan birkaç tanesi öldürür.Bu amansız çarpışmada{Deli}Mehmet bey şehit
olur.Beyaz kısrağı cepheden koşarak evine gelir.Evde bulunanlar kısrağın üzerinde kim
seyi göremeyince Mehmet Bey’in şehit olduğunu anlarlar.Beyaz kısrak bir süre evin kapı
sı önünde bekler.Hayvanda olsa gözlerinden yaş akması manidardır.Bu beyaz kısrak
hadisesi nesilden , nesile anlatılmaktadır.
Mehmet Bey’in mezarı Sart’tadır.
Mehmet Bey’in Mehmet,Hasan Zafer Usta adında iki torunu bugün kasabada Kurtuluş Mahallesinde yaşamaktadırlar.Aysel Kuş ve Birsel Güner han adında torunları da vardır.
e) Deliler Köyü”nün işgali
Yunanlıların 15 Mayıs 1919”da İzmir’ e çıkmaları ile başlayan Türk kurtuluş
harekatı Diller”de büyük yankı uyanmıştır. Yunanlıların daha fazla ilerlemelerini
engelleyebilmek ve düşmanı oyalamak için Salihli Cephelerin de şiddetli çarpışmalarda buluşmuş ancak istenilen sonuç alınamamıştır.Ama zaman kazanılmıştır.
Takviyeli Yunan kuvvetlerinin taarruzu karşısında azalmış bulunan milli kuvvetlerimiz tutunamayarak geriye çekilmek zorunda kalmışlardır..Eşme-Uşak yörelerine kadar geriye çekilmişlerdir.24 haziran 1920 de de deliler işgal edilmiştir.Köy halkının bir kısmı Eşmeye doğru ve diğer bir kısmı Kepirler bölgesine doğru gitmişlerdir. Bir kısmı da köyde kalmışlardır.
Yunanlılar ise işgal üzerine asma köprünün oraya çıkmışlar ve karargahlarını oraya kurmuşlardır.halka türlü eziyetlerde bulunmuşlardır.Beş avga,bir tavuk,çabuk çabuk diyerek erzaklarını köylülerden zorla temin etmişlerdir.gara Mehmet(Tortuk) ve Mustafa Efendi(Kara oğlan) ın bakkal dükkanlarını yağmalamışlardır.daha sonraları halkı toplayarak zarar vermeyeceklerini,iyi davranacaklarını belirterek,işgale halktan destek almaya çalışmışlardır.İyi niyetli olduklarını göstermek istemişlerse de Yuna askerlerinin Deliler köyündeki bu eziyetleri işgal boyunca devam etmiştir.Yunanlıların işgaline yerli Rumlar da yardımcı olmuşlar,gerekli bilgileri onlara vermişlerdir.Köyün ileri gelenleri , zenginleri ve tehlikeli olabilecek herkesi Yunanlılara bildirmişlerdir.
Deliler hakkında böylesine derin bilgiler alan Yunanlılar,onları sindirerek karşı koymalarını engellemişlerdir.Halk bir an önce işgalin bitmesini istemektedir.Köyde gizliden gizliye bu yönde çalışmalar sürdürülmektedir.
f)Merkezi Otoritenin Kurulması
Kuva-i Milliye birlikleri tarafından işgal hareketleri önlenmeye çalışılırken,diğer yandan düzenli orduya geçilmesi ve siyasi birliğin kurulmasına çalışılmaktadır. Bu amaçla Batı Anadolu’da Balıkesir Kongresi ve bunun devamı niteliğindeki Alaşehir Kongresi toplanmıştır.(25 Ağustos 1919)Bütün bu kongreler Sivas Kongresi ile birleştirilerek düzenli cepheler oluşmasını sağlamıştır.Bütün bu kongrelerin Türk kurtuluş hareketin de çok önemli ve büyük bir önemi vardır.
Ankara’da merkezi bir otorite kurma çalışmaları nitelenmiş ve 23 Nisan 1920 de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır.Bu meclise Alaşehir’den Ömer ÜNLÜ ve Refik Şevket İNCEOĞLU Manisa milletvekili olarak gönderilmiştir.
Merkezi otoritenin sağlanması ile birliklerimiz daha düzenli olarak hareket etmeye başlamışlardır.Sonraki aylar ve yılda ordularımız zaferden zafere koşmuşlardır.Artık Yunanlılar şaşkındır.Türk’e kalkan eller birer birer kırılmaktadır.
g)Delilerde İki Paşa
23.Fırka komutanı Ömer Lütfü bey ve Ali Fuat Paşa Deliler köyüne gelerek,Hasan kahya ile görüşmüşler ve asma köprünün mutlaka havaya uçurulması gerektiğini anlatmışlardır.Hasan kahya’ya bu operasyonun çok gizli yapılması gerekliliği,aksi halde bir netice alınamayacağı anlatılır.hasan kahya aldığı sorumluluğun bilinci içindedir.Paşalarla gelen süvarilere rehberlik edecek ve köprünün uçurulmasında birinci derecede etkili olacak kişiyi çok iyi tespit etmesi gerekmektedir.Bunun için Hasan Kahya .oğlu Mustafa Efendi’yi süvarilerle birlikte asma köprüye doğru gönderir.Orada bulunan nöbetçiler imha edilerek köprüye bombalar yerleştirilir.Trenin gelmesi ile patlayan bombalar köprüyü havaya uçurur.Yunanlıların ulaşımı engellenir.
h) İşgalin Sonu ve Kurtuluş Günü:
Zaferden zafere koşan kahraman ordumuz karşısında maneviyatı kırılan düşman şaşkın ve öfkelidir.On beş gün sonra İzmir’deyiz.diyen Gazi Mustafa Kemal Paşa “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir.İleri...”emrini verdiği zaman düşmanın dayanacak gücü kalmamıştı.Mustafa Kemal Paşa komutasında ilerleyen Türk ordusu,5 Eylül 1922 günü Deliler köyünde ve Alaşehir’de,şehidimin örtüsü olan ay yıldızlı bayrağımızı dalgalandırmıştır.
Anadolu’da sahneye koymak istedikleri oyunda muvaffak olamamanın hırsı ile Deliler köyü ev ev dolaşılarak ateşe verilmiştir.Okulu ve camisi ile birlikte köyde yakmadık yer bırakmamışlardır.Rast gele ateş etmeye başlayarak öfkelerini kusmuşlardır.Yunan askerlerinin toplandığı Fevzi Çakmak Mahallesi İstasyon Sokak’ta Emcelli Hüseyin’in evinin avlusundan içi yemek dolu kazanları bırakarak kaçmaya başlamışlardır.Kaçarlarken Hacı Veli Efendi oğlu Hafız Mehmet ,Şakir İbrahim (Gücüm,Ertürk), Nuri oğlu Recep (Çakır) Ali oğlu Mehmet (Çimler)Mustafa oğlu Veli (Yılman),Mustafa oğlu Osman (Akçay),Kara Hüseyin oğlu Ali (Şahin) adındaki köylülerimizi şehit etmişlerdir.
Tehlikeli gördüklerini hapse atmışlardır.Bunları Atina’ya götürmüşlerdir.Bu götürülenlerden biride Hasan Kahya’dır.Esirler Atina-Girit Kandiya’da toplam 8 ay kadar kalmışlardır.Daha önceden hapiste bulunan Ahmet Onbaşı’yı (Avukat) da götürmüşlerdir.İki ülke arasında yapılan antlaşmalar ile esirler değiştirilerek vatanlarına geri dönmeleri sağlanmıştır.
Ordularımız geldiğinde yangınlar içinde kalan ve tamamen yanmış olan Deliler köyü,Cumhuriyet İdaresiyle yeni baştan imarla inşa edilerek bugünkü hale gelmiştir.
Bu topraklar şanlı insanlarımız tarafından kanlarını akıtarak vatan yapılmıştır.Bu vatan hepimizin eseri olacaktır.Onun için her insan kendi sorumluluğunu bilmeli, herkes görevini yerine getirmek için çalışmalı, ben de neler yapabilirim nasıl faydalı olurum diye düşünmelidir.Doğru olan düşüncelerini her platformda dile getirmeli, toplumla paylaşmalı ve çözüm yolu bulunmalıdır.Unutmayalım ki çözümde görev almayanlar çözümsüzlükten şikayet edemezler.Şikayete hakları yoktur.
D-Yeşilyurt’ta Sembol İnsan Hasan Kahya KARAOĞLAN
Kasabamız ve çevresinde yaşayan herkesin sevgi ve saygısını kazanmış,büyük takdir toplamış,ömrü boyunca doğruluk ve dürüstlükten ayrılmamış,kasabamızın bugünlerini ta.. o günlerden hazırlayan ve gelecek nesiller tarafından da unutulmaması gereken, değerli bir şahsiyettir.Yeşilyurt’la özleşerek kasabada sembol olmuştur.
Annesinin adı Ümmü,babasının adı Halil’dir. Hasan Kahyanın Alime Şimşek , Rahime Çalın, Cennet Tortuk , Zeliha Topal,Hatice Tavukçu ,adlarında kız kardeşleri vardır.Mehmet adındaki abisi Çanakkale’de şehit düşmüştür.
Mert ve cesur bir insan olan Hasan Kahya Yunanlıların işgale başlamasından itibaren Milli mücadelenin içinde olmuştur.Kendi köyünde ve çevrelerde etkin rol oynayarak Milli şuurun canlandırılmasını sağlamış ve gönüllü asker olacakların kayıtlarını yapmıştır.Salihli cephelerinde kahramanca çarpışmıştır.
Düşmanın yurttan atılmasından sonra ,yanarak kül haline gelen Deliler Köyü’nün tekrar imar ve inşaasının yapılmasını sağlamıştır.
Hakkı bildiği yolda taviz vermeden ilerlemiştir.Köy meydanında bulunan Çakmak Dede türbesinin yıktırılması için gelen emirlere;”Ben sağ olduğum müddetçe bu türbeyi kimse yıktıramaz,gücü yeten gelsin de yıksın’bakalım”diyerek sağlığında Türbenin yıkılmasına önlemiştir.Vefatından sonra türbe yıktırılmış.Köyde eğitim ve öğretime çok önem verilmiş.Çocuk ve gençlerin ilim tahsil etmeleri için zemin hazırlanmış.Yunanlılar tarafından yıkılan okul kullanılmaz bir hale gelince,Emcelli köyü öğretmeni Hilmi Baysal’ı getirerek kendi odasında eğitim ve öğretimini başlatmıştır.Okulun ihtiyaçlarını kendi karşılamıştır.Başarılı öğrencilerin okumalarına sağlamak için değişik il ve ilçelere göndermiş.
Hasan Kahya ticarete de büyük önem vermiştir.Köyde ticaretle uğraşanları desteklemiştir.Kendiside dürüst ahlaklı bir ticaret adamı olmuştur.Köydeki ilk bakkal dükkanlarının Biride kendilerinindir.Damadı Mehmet Tortuk ile oğlu Mustafa Kara oğlan bakkal dükkanı ile birlikte tüccarlıkta yapmışlardır.Ayrıca köye gelen satıcılara da yardımda bulunmuştur.Satıcıların düzenli olarak gelmelerini sağlayarak köy pazarının kurulmasını sağlamıştır.Pazarcıların kalan mallarını kendisi satın alarak onların zararını ödemiştir.İlk köy pazarı 1938 yılında kurulmuştur.Bugün kasabamızda Perşembe günleri kurulan Pazar Hasan Kahyanın ileri görüşlülüğü düşüncesinin ürünüdür.Yoksul ve kimsesizleri devamlı olarak gözeterek onlara yardımcı olmuştur.Pazarcılardan aldığı malları fakirlere dağıtmıştır.Bayramlarda köy Halkını sevindirmiştir.
Hasan kahya soy adı kanununun çıkması ile Kara oğlan soy adını almıştır.Fadime varol ile evlenmiş ve Mustafa Ali Halil adında erkek Zeliha Dönmez,Hanım Tortuk,Ümmü kara aslan adında adlarında kız çocukları olmuştur.Hasan Kahyanın oğlu Mustafa zamanla Alaşehir’e yarleşmiş.olup Ali ve gündüzden başka suheyda suyden Nurten şahinler Necla son adında kızları da vardı.
T.B.M.M.’in 21.Yıldönümünde vefat etmiştir.{23Nisan 1923}Deliler[Yeşilyurt] kabristanlığına defnedilmiştir.Ölümü köyde büyük üzüntü yaratmıştır.Kurtuluş savaşındaki büyük hizmetleri bulunan Hasan Kahya,bakınız mezar taşında nasıl anlatılıyor!
Ey ziyaretçi!
Oku bu mezarda kim var.
Er yürekli adı yaman,
Delilerl’i bir kahraman
Hamiyetli bir Türk yatar.
Halil oğlu Hasan Kahya,
Yoksulları etti eh ya
Vatana hizmet etti.
Bir çok savaşlara gitti.
Alaşehir’e bayrağı
Yunan kaçarken o dikti,
Ah ne çare vefat etti.
Bugün 2003 Yılında Yeşilyurt’ta Hasan Kahya gibi sembol olmuş şahsiyetler arıyoruz.Yerini dolduramamanın sıkıntıları toplumumuzda hissedilmektedir. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Kasabamızda:Yunanlılar tarafından şehit edilen büyüklerimizin ve Hasan Kahya adına bir şehitlik abidesi yapılarak gelecek nesillere aktarılması temennisi ile yönetimde bulunan kişilerden bu görevi yerine getirmelerini bekliyoruz.
E.KORE VE KIBRIS’TA YEŞİLYURT’LU ASKERLERİMİZ
a}Kore Savaşında:
II. Dünya Savaşından sonra çok büyük çapta bir Kore Savaşı başlamıştır. Güney ve Kuzey Kore arasında başlayan bu savaşın sebebi, iki ülke arasında 38 parelenin sınır gerekirken, Kuzey Kore, ordusunun bu pareleli güneye doğru çekmesidir. 25.6.1950 tarihinde savaş başlamıştır.
Güney Kore, Kuzey Kore’ye karşı koyamadı. Çünkü Kuzey Kore’ye Çin ve Rusya yardım etmiştir. Amerika Güney Kore’nin yanında savaşa girmiştir. Birleşmiş Milletler Kuzey Kore’nin kuvvetle durdurulması kararını almıştır. Birleşmiş Milletler’in kararı ile 21 devlet Kore’ye asker gönderdi. Bu devletlerden biri de Türkiye’dir. Türkiye Kore’ye bir tugay asker sevk etmiştir. Zaman zaman askerler değiştirilmiştir.
Kore’de bulunan Yeşilyurt’lu kahraman gazilerimizi şöyle belirtebiliriz.
Hüseyin Cevizci
Süleyman Tanyu
Ahmet Efe
Mestan Baldan
Mehmet Kaya
Mehmet Gökçe
Türkiye bu savaşta 800 şehit vermiştir. Yeşilyurt’tan asker olanlar gazi payesi ile geri dönmüşlerdir. Türk’ün askeri kabiliyetini bütün dünyaya göstermişlerdir. Bu savaş, şöhretini yenileyen Türkiye’nin Nato’ya kabülünün başlıca sebebi olmuştur.
Söz konusu savaşa katılan Yeşilyurt’lu gazilerimizin anılarını dinleyenler, savaşın ne kadar soğuk bir şey olduğunu daha iyi anlıyorlar.
Ama gerekirse vatan için, insanlık için sıcak-soğuk denilmeden gereken yapılır.
Altı gazimiz vefat etmiş olup Yeşilyurt Kabristanlığına defnedilmiştir.
b) Kıbrıs Barış Harekatı
Kıbrıs doğu Akdeniz’de bir adadır. Yunanistan’ın Megalo-idea sahasına dahildir. Bu ideallerini adım adım gerçekleştirmek isterler. Bunun için adadaki Rumlar 15.7.1974 tarihinde Yunanistan’a iltihakı hazırlayıcı hükümet darbesi yaptılar.
Bu olay üzerine şanlı Türk Ordusu Kıbrıs’a çıktı. İki askeri hareketle adanın %40’nı aldı. Türk Ordusu Yunanistan’ın Megalo-ideasını kursağında koymuştur. Bu harekatta Türk Ordusu’nun içindeki Yeşilyurt’lu Mehmetçiklerimizi aşağıya çıkardık.
Abdil Kurt
Hasan Çıbık
Muzaffer Girgin
Orhan Güder
Orhan Çakal
Talat Kışla
Yaşar Karakuş
Gazilerimiz o günkü yaşadıklarına ibretle anlatmaktadırlar.
Hareket neticesi olarak Türk kesiminde “Kıbrıs Türk Federe Cumhuriyeti” ilan edilmiş olup bilahire meclis kararıyla 15 Kasım 1983 tarihinde “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” adıyla bağımsız bir devlet kurulmuştur. Bu bağımsızlık ilanı büyük lider Rauf Denktaş tarafından bütün dünyaya duyrulmuştur. Aynı gün Türkiye buna karşılık vermiş “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” müstakil devlet olarak tanımıştır.
Bugün KKTC üzerinde yine değişik taktiklerle oyunlar oynanmaktadır.Bu oyunlar Şanlı Türk milleti tarafından bozulmalıdır.Bu konuda her Türk kendini Mustafa Kemal Atatürk hissetmelidir.
İKİNCİ BÖLÜM (KURUM VE KURULUŞLAR)
KASABAMIZIN BUGÜNÜ
Adını yeşilliklerin bolca olmasından alan Yeşilyurt Alaşehir - Eşme - Uşak karayolu üzerinde kurulmuştur.
Hasan Türkmen’in muhtarlığı döneminde adını almıştır.
Ahmet Karaaslan’ın muhtarlığı döneminde 1959 yılında bucak olmuştur. Yeşilyurt Köyü’nün bucak merkezi olmasıyla Caberkamara, Caberburhan, İsmail bey,Aydoğdu ve Sobran köyleri buraya bağlanmıştır.
İlk bucak müdürü Adil Eray’dır.1975 yılından sonra yapılan değişikliklerle
Bucak müdürlüğüne atanmamıştır. En son bucak müdürü Muzaffer Apaydın dır.Yeşilyurt’ta 7 bucak müdürü görev yapmıştır.
Ali Şahin ‘in muhtarlığı döneminde 1961 yılında nüfus müdürlüğü kurulmuş, nüfus memuru olarak Muzaffer Sarıca görev yapmıştır. 1974 yılında bucaklarda bulunan nüfus müdürlüğü uygulamalarına son verilerek ilçe merkezine alınmıştır.
Aynı dönemde 1963 yılında jeneratörle aydınlatma faaliyetleri başlamıştır. Aydınlatma günde 4 saat yapılmıştır. 99 abonesi vardır. Jeneratörle aydınlatma yapılmadan önce gaz lambası ve pompalı lüks kullanılmıştır. Gaz lambasını ve pompalı lüksü ilk getiren Adem Gülcü’dür.
Ana hatları yapılmış telleri çekilmiş olan iç döşeme ve bazı eksikleri de iller bankasınca karşılanarak 27.7.1970 tarihinde Salihli Demir köprü Barajı’ndan elektriğe kavuşmuştur.
Tek santralin yetersizliği üzerine 1995 yılında sulama ve aydınlatma amacıyla 10 adet daha santral ( Kabin ) yapılarak 1996 yılında bunlardan 5’i faaliyete geçmiştir. Diğer 5 santralin ihalesi yapıldıktan sonra hizmete girmesiyle 50 yıl elektrik problemini çözeceği belirtilmektedir.
Ali Şahinin muhtarlığı döneminde Yeşilyurt bucağında belediye teşkilatı kurulması için halk oylaması yapılmış olup; oylama neticesinde belediye teşkilatı kurulmuştur.
Belediye teşkilatını kurulmasıyla Yeşilyurt bucağında Fevzi Çakmak. Kurtuluş ve Namık Kemal mahalleleri oluşturulmuştur.
Kasabaya ilk serbest hekim olarak 1982 yılında doktor Alper AK gelmiştir.Burada bir yıl kalmıştır.Daha sonra serbest ekim olarak1986 yılının Nisan ayında Cengin Ön geren gelmiş olup halen kasabada serbest hekim olarak hizmet vermektedir.İlk eczane 1982 yılında Ahmet APAK tarafından açıldı.1yıl kaldı.Daha sonra 1983 yılında yeşilyurt eczanesi olarak Mustafa ÖNCÜ tarafından açıldı. Her geçen gün büyüyüp gelişmekte olan kasabamızın bazı çözüm bekleyen problemleri olsa da;yapılacak yeni hareket ve yatırımlarla ilçe olmaya aday bir yerdir.Yeşilyurt büyük düşünen insanları idareci olarak belirlemeli ve bunda etkin olarak görev almalıdır.Gelecek nesillere karşı bu konuda görev almak hepimizin tarihi sorumluluğudur.
Bu bölümde kurum ve kuruluşları tanıtacağız.
1-BELEDİYE BAŞKANLIĞI
Halkın sosyal ihtiyaçlarının düzenli olarak yürütülmesi , mahalli ve müşterek ihtiyaçların karşılanması, kasabanın tanzim ve tertibi ile ilgili problemlerin çözülmesi yönündeki çalışmalar ile su,kanalizasyon olmak üzere alt yapı konusu, kolluk ekipleriyle ticari piyasanın denetimi belediyenin görevleri arasındadır.
Yeşilyurt belediyesi bakanlar kurulunun 20 Nisan 1963 gün ve 2772 sayılı kararnamesi ile kurulmuştur.
Başkan ve belediye meclis üyeleri 25 Mayıs 1964 tarihinde (İlk toplantı) toplanarak Yeşilyurt’ta belediye hizmetlerini başlatmaktadır. İlk belediye başkanı
İbrahim Uslu’dur.
Halkımızın ihtiyaçlarını karşılamak üzere bugüne kadar 9 belediye başkanı görev yapmıştır.Kasabamızın bugünlere ulaşmasında büyük emekleri olan bu kişilere teşekkür ediyor, buradan saygılarımızı sunuyoruz.
Kasabamızda 1964 yılından günümüze kadar görev yapan başkan ve meclis üyelerini dönem itibarı ile şöyle belirtmek mümkündür.
1.Dönem (25 Mayıs 1964-17 Haziran 1968)
Başkan:İbrahim Uslu
Meclis Üyeleri:Himmet Tan, Halil Devrik, Mestan Günden, İbrahim Günay, Halil Erbaş, Mustafa Uç, Süleyman Kavgalı, Süleyman Kaplan, Veli Uçar, Osman Yavuz, Mehmet Akçay, Ahmet Karaaslan
2. Dönem ( 17 Haziran 1968-28 Aralık 1973)
Başkan:Halil Tek
Meclis Üyeleri:Ahmet Karaaslan, Veli Uçar, Mustafa Ata, Yusuf Yavuz, Bekir Derin, Süleyman Doğan, Yusuf Bilgi, Hasan Türkmen, İbrahim Günay, Mehmet Uslu, Ömer Güder, Emin Memiş
3.DÖNEM(17ARALIK1973-28ARALIK1977)
BAŞKAN:Halil Tek
Meclis Üyeleri:Mehmet Usta, Cavit Çakır,Ali Ata,İbrahim Ertürk, Tahir Can,Mehmet Uslu,Ahmet Kışla,İbrahim Günay,Mehmet Memiş,Ali Güder,Osman Ata,İbrahim Tunç.
4.DÖNEM(28 ARALIK1977-12 EYLÜL 1980)
BAŞKAN:Ahmet Tavukçu
Meclis Üyeleri:Halil Tek,Mehmet Gülecen,Ahmet Kaya,Mehmet Uzuner,Hasan Dönmez,Cavit Tortuk,Ali Şahin,Yusuf Aktop,Halil Doğan,Davut Ata,Ali Güder,İbrahim Süzer.
5. DÖNEM(12 EYLÜL 1980-9 NİSAN 1984)
12Eylül 1980 günü askeri idarenin yönetime el koyması ile, sıkıyönetim komutanlığınca Yeşilyurt Gazi ilkokulu Müdürü Yüksel Sın Belediye Başkanı olarak atandı. Meclis üyeliklerine öğretmenlerden Mustafa Göktürk ve Mustafa Pusmaz atanmıştır. Öğretmenlerin birkaç ay sonra istifa etmeleri üzerine belediye personelinden Yahya usta ile İsmail Şimşek atanmıştır.
6. Dönem (9 Nisan 1984-7 Nisan 1989)
Başkan:Halil Doğan
Meclis Üyeleri:Hücayettin Akçay,Ali Beler,İsmail Günay,Davut Devrik,Ali Tanı,Mehmet Uzuner,Ahmet Tavukçu,Nuri Gülcü,Turgut Meres.
7.DÖNEM (7 Nisan 1989-6 Nisan 1994)
Başkan:Halil Doğan
Meclis Üyeleri:Ali Beler,Ali Çiftçi,Ali Tanı,Davut Devrik,İbrahim oruç,Nefel Ertürk,İsmail Günay,Ali Topal,Mehmet Meres.
8.DÖNEM:(6 Nisan 1994-18 Nisan 1999)
Başkan:Hücayettin Akçay
Meclis Üyeleri:Eyüp Tavukçu,İbrahim Gülcü,Süleyman Doğan,Ömer Usta,İbrahim Ertürk,Ali Meres,Ali Süzer,Mustafa Karaca,Mustafa Erdoğan.
9.DÖNEM:( 18 Nisan 1999- ........)
Başkan:Mehmet Beler
Meclis Üyeleri:İsmail Günay, Adem Eroğlu, Recep Sağ, İdris Doğan, Etem Okyaz, Tahir Can, Süleyman Doğan, Mehmet Günden,İbrahim Efe
Belediyenin Faaliyetleri:Belediyemizin faaliyetlerini Gerçekleştirilen Önemli Projeler, Gerçekleştirilecek Önemli Projeler olarak iki başlık halinde yetkili kişilerden aldığımız bilgileri aynen sunuyoruz.Çalışmalarda başarılar diliyoruz.
a)Gerçekleştirilen Önemli Projeler:
1-Yeni hizmet binasının hizmete açılması
2-Yeni hizmet binası oto park kısmının kamulaştırılması
3-Muhtelif cadde ve sokakların asfaltlanması
4-Yüzüncü Yıl Parkının çay ocağı ve wc inşaatının bitirilmesi
5-İçme Suyu terfi hattının malzemelerinin alımı
6-Morglu cenaze yıkama aracı alımı
b)Gerçekleştirilecek Önemli Projeler:
1-Soğuk hava deposu
2-Muhtelif cadde ve sokakların yol düzenlemesi
3-Yeni düğün salonu binası
4-Kurtuluş mah. Cumhuriyet meydanına park düzenlemesi
5-Yüzüncü Yıl parkı çevre düzenlemesi
6-İçme suyu terfi hattının yeniden yapılandırılması
7-Yeni mezarlık yeri tahsisi
8-Cenaze taşıma aracı alınması
1.Çiftçi Mallarını Koruma Derneği.
Çiftçi mallarının korunması hakkındaki 4081 onlu kanun gereğince yöre halkının ekilen,dikilen tarımsal amaçla mallarını başıboş hayvanlardan koruma,zarar verenleri tespit ederek cezalandırmak gayesiyle kurulmuştur.
Köy tüzel kişiliği zamanında muhtarlık tarafından yürütülmüştür.bu amaçla köy katipleri çalıştırılmıştır.
Belediye teşkilatının kurulmasıyla,belediye meclisi tarafından meclis çalışma süresi kadar görevli ve belde halkından çiftçi malları idare meclisi(5 asil 5 yedek üye) seçilmesiyle yönetim kurulu oluşturulur.Asil üyelerden oluşan yönetim kurulu kendi arasında başkan,yardımcısı ve diğer görevleri taksim ederek çiftçi malları koruma başkanlığını oluştururlar.
2.Jandarma Karakol Komutanlığı,
Kasabamızda jandarma karakolu 1949 yılında kendi sorumluluk bölgesinde asayiş ve huzurun temini,suçluların takip ve yakalanması ve diğer kolluk hizmetlerini yürütmek için kurulmuştur.
Karakol Komutanlığı Killiğe taşınmıştır.
3.İlçe Milli eğitim Müdürlüğüne Bağlı Okullarımız:
Kasabamızda bu okulları tanıtmadan önce kasabamızda eğitim öğretim durumunu kısaca belirtelim.
İlk defa maarif vekaletine ait mektep eski köy pazarında 1327 (1911) yılında kurulup tedrisata başlamıştır.yunan işgalinde yıkılan bu mektepte 12 yıl hizmet verilmiştir.1339 (19239 yılında Hasan Kahya’nın misafir odasında tedrisata devam edilmiştir.İlk öğretmeni Sarıgöl’ün Emcelli Köyünden gelen Hilmi Baysal’dır.Mektep misafir odasında eski muhtarlık (karakol) binasına taşınmıştır.1928 yılında harf inkılabı ile birlikte yeni Türkçe ile Ali Galip Gökçe isimli kişi öğretmenlik yapmıştır.burada iki yıl hizmet verilmiş olup Pazar camiinde eski mahalle mektebinde eğitim ve öğretim sürdürülmüştür.1942-1943 yılından itibaren 5 yıl üzerinden mezun verilmiştir.
Kasabamızda 2 ilköğretim okulu ve 1 lise olmak üzere toplam 3 okulda normal öğretim yapılmaktadır.
Şimdi kasabamız Yeşilyurt’ta Türk Milli eğitiminin amaçları doğrultusunda eğitim ve öğretim işlerinin yürütüldüğü okullarımızı tanıyalım.
a) Yeşilyurt İlköğretim Okulu
1998 yılında ilköğretimin 8 yıla çıkarılmasıyla Gazi İlkokulu ile ortaokulun birleşmesiyle Yeşilyurt ilköğretim okulu adını almıştır.İki kademeden oluşmaktadır.1.kademe Kasabanın en eski okuludur.1930 yılında kendi binasının yapılması üzerine eğitim-öğretim işlerini burada sürdürmüştür.ilk yapılan bina kerpiçten ve toprak örtü ile yapılmıştır.maliyeti iki bin liradır.zamanla yetersiz ve kullanılmaz duruma gelen okulun ön kısmına Ahmet Karaaslan’ın muhtarlığı döneminde 1.bina,1958 yılında ikinci bina yapılarak eğitim ve öğretime devam edilmiştir.Ali Şahin’in muhtarlığı döneminde 1961 yılında üçüncü bina yapılmıştır.öğrenci mevcutlarının artmasıyla yapılmış olan 3 binada 8 derslik,1 müdür odası,1 öğretmenler odası ve ders araçları odasından ibarettir. 12 dekar arsaya sahiptir.
2.kademe Kasabamızda ortaokul 1969-1970 öğretim yılında eğitim ve öğretime başlamıştır.Yeşilyurt belediye binasındaki dükkanlarda geçici olarak eğitim ve öğretimini sürdürmüştür. 1969 yılında Yeşilyurt Belediyesi tarafından 7500m2lik arsa tahsil edilmiştir.Aynı yıl okul yaptırma ve yaşatma derneği kurulmuştur.Derneğin çalışmaları ve kasaba halkının yardımları ile arsası üzerine 537m2lik kendi hizmet binasının temeli atılmıştır.(1969)
21.01.1988 tarihinde kendi hizmet binasına kavuşan ortaokulda,6dershanede eğitim ve öğretim sürdürülmektedir.
Okul tek katlı yığma olarak yapılmıştır olu üzeri hasır beton ve çatı ile örtülüdür.sığınak amacıyla yapılmış 94mlik bodrum alanı mevcuttur .Okulun laboratuar ve kitaplığı vardır.Okul kitaplığında 875 kitap bulunmaktadır.
Yeşilyurt ilköğretim Okulu 1998 yılında mecburi eğitimin 8 yıla çıkmasıyla birlikte Yeşilyurt Gazi İlkokulu ve Yeşilyurt Orta okulunun birleştirilmesiyle adını almıştır.
Yeşilyurt İlköğretim Okuluna çevre köylerden de taşımalı olarak öğrencilerimiz gelmektedirler.Okulumuz velilerimizle işbirliğini geliştirerek eğitim ve öğretimde daha başarılı olmak için çalışmalarını sürdürmektedir.Okulumuzun daha da başarılı olmasını sağlamak hepimizin elindedir.Veli-Müdür-öğretmen-öğrenci diyalogu eğitimde çok önemlidir.Okulumuz pansiyonlu ilköğretime dönüştüğü zaman hem kasaba halkı için hem de öğrencilerimiz için daha olumlu gelişmeler sağlanacaktır.
b) Yeşilyurt Fatih İlköğretim okulu
Kasabamızda Namık Kemal Mahallesi doğuya doğru uzayınca Gazi İlkokulu ile arası 1 500 metreyi bulmuştur.Bu yüzden yeni bir okula ihtiyaç duyulmuştur.Öğrencilerin mağduriyetinin giderilmesi için Yeşilyurt fatih İlkokulu yapılmıştır.1975 yılında yapımına başlanan okul 1977 yılında bitirilerek aynı yılın şubat ayında eğitim öğretime başlamıştır.2 katlı tek bir binada öğretim yapılmaktadır.Okul 7 derslik,müdür odası,öğretmenler odası,ders araçları odasından ibarettir.
1998 yılından itibaren Yeşilyurt Fatih İlköğretim okulu olarak eğitim ve öğretim sürdürülmektedir.Son yıllarda yapılan çalışmalarla okul laboratuara kavuşmuştur. Okulumuzun daha da başarılı olmasını sağlamak hepimizin elindedir.Veli-Müdür-öğretmen-öğrenci diyalogu eğitimde çok önemlidir.
Ç) Yeşilyurt Çok Programlı Lise
Kasabamızda çok programlı lise 1995-1996 döneminde eğitim ve eğitim ve öğretime başlamıştır. Yeşilyurt Belediyesi’nin kendi hizmet binası, geçici olarak okula tahsis etmesiyle, eğitim ve öğretim bu binada sürdürülmektedir.
Her geçen gün gelişmekte olan okul ilerleyen yıllarda üniversitelere gençlerimizi yerleştirmenin çabası ile çalışmaktadır.
Çevre köylerin ve kasaba halkımızın çalışmaları ve devletimizin desteği ile lisemizin kendi binasının bitmesini bekliyor ve öğrencilerimize imkanları daha geniş olan bir okula kavuşmalarını diliyorum.
“En büyük yatırım insana ve eğitime yapılan yatırımdır”düşüncesi ile okullarımıza gereken ilgi ve alaka gösterilmeli, ilim tahsil eden gençlerimiz maddi ve manevi yönden desteklemeli ki yarınlarımız umutla dolsun.
Velilerimiz okullarımıza gereken önemi vermeli öğrencilerimizin başarılarını artırıcı çalışmalarda okullarımıza yardımcı olmalıdırlar.Öğretmenlerimiz velilerle daha iyi iletişimde bulunmalı, onlara öğrencilerimizin durumlarını daha ileri nasıl götürebileceklerinin planlarını mutlaka anlatmalıdırlar.
Eğitim açısından faydalı olacağına inandığım ve defalarca okuyup çok beğendiğim iki mektubu sizlerle paylaşmak isterim.
Birinci mektubumuz anne ve babalara...
SEVGİLİ ANNECİĞİM, BABACIĞIM
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim;
ü Sürekli bir büyüme ve değişim içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
ü Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Bana oyunda arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde her işimde koruyup, kollamaya çalışmayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bana yanılma payı bırakın.
ü Kendi işimi kendim görmeye alıştırın. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
ü Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin
ü Sözünüzü tutmayınca size güvenim azalıyor.
ü Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kuralların ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.
ü Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve açık olsun.
ü Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
ü Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.
ü “Ben senin yaşında iken...” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
ü Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Beni korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için kötü çocukmuşum gibi yargılamayın.
ü Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.
ü Beni yeteneklerimin üzerinde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Başarmam için beni destekleyin. Hiç değilse çabamı övün. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın.; umutsuzluğa kapılırım.
ü Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkışmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunalttığım sırada bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki bende sizi yabancıların yanında güç durumu düşürebilirim.
ü Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine beni size daha çok yaklaştırır.
ü Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
ü Biliyorum ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdiklerinizin yanında, benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
ü Benden, “örnek çocuk” olmamı beklemezseniz, ben de sizden kusursuz ana baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
ü Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi ama seçme şansım olsaydı sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler Çocuğunuz
İkinci mektubumuz sevgili meslektaşlarıma:
BÜTÜN ÇOCUKLAR ADINA ÖĞRETMENLERE YAZILMIŞ BİR MEKTUP
Sevgili öğretmenim,
Seven, öğreten, hata yapsak da bizi affeden, kinlenmeyen, zaman zaman çok öfkelendirdiğimizde dayanamayıp bağıran asla vurmayan, tehdit etmeyen, aşağılamayan, bu nedenle de büyüklüğünü hep koruyan, büyüdüğümüzde anılarımızda bu çok güzel özellikleriyle yer tutan biricik öğretmenim.
Ben haylazım;
Ben haylazım, yaramazım, ama öğrenmeye açığım. Bana öğretme yöntemin farklı olmalı. Beni sevdiğini, bana değer verdiğini sezmeliyim. Beni yaramaz diye itelersen ve ona göre davranırsan, gerçekten işe yaramam. En değerli, en büyük öğretmenim beni böyle görüyorsa ben demek ki buyum diyerek kabullenir, zaten benim için kolay ve zevkli olan haylazlıklara devam ederim.
Çok duygusalım;
Lütfen beni anla. Aslında çok duygusalım. Çabuk incinirim. Ama siz büyükler gibi bunu gösteremem. Beni aşağıladığınızda belki bön bön yüzünüze bakar, susarım, bazen savunmaya geçer size küstahça gelen bir iki şey söylerim. Ve daha da kızdırırım sizi, ama emin olun art niyetsiz, önceden tasarlamadan, zaten bunun için değil midir, kinci olmamanız gerektiği.
Kıpır kıpırım;
Ben dikkatsizim, dalgınım, kıpır kıpırım. Siz ders anlatmak için uğraşırken ben etrafıma bakar, silgiyle oynar, başka dünyalara dalar giderim. Bazen hiç yerimde duramaz, hareket etmek isterim. Beni uyarın bu benim elinde olan bir şey değil. Beni diğer çocuklarla kıyaslamayın, belki de benim beynimde bir şey fazla veya eksiktir, kim bilir? Büyüyünce beni iyi yetiştirirseniz doktor olup bunu araştıracağım söz veriyorum.
Çalışkanım, başarılıyım;
Ben söz dinleyen, çalışkan, başarılı bir çocuğum. Öğretmenim en çok beni sever. En iyi notları benden bekler. Ben de bunu için elimden geleni yaparım. Ama bazen çok zorlanıyorum. Geçen yıl birinci oldum diye bu sene de birinciliği kaptırmamak için çok çok çalışıyorum. Matematikten özel dersler alıyorum, arkadaşlarımdan gizli. Yine birinci olmalıyım. Ama çok zor. Benden, büyüklerim ve öğretmenlerim çok şey bekliyor. Artık oyun oynamak, TV seyretmek, arkadaşlarımla olmak istiyorum. Çok zaman kaybı. Öğretmenim lütfen beni uyarın, çocukluğumu yaşayamıyorum.
İçime kapalıyım;
Ben hep ortacıyım öğretmenim. Çok sessizim, içime çok kapalıyım. Pek arkadaşım da yok. Çok sıkılıyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Konuşunca yanlış bir şey söylemekten çekiniyorum. Öğretmenim beni, istemesem de sosyal faaliyetlere sokun, nasıl olsa sessiz ve ortalama bir öğrenci deyip, benden ilginizi çekerseniz; ben büyüdüğümde toplum içine nasıl karışırım?
Ben bilmiş birisiyim;
Ben neşeli, zeki, çalışkan, bilmiş bir öğrenciyim. Sınıfta hiçbir düzensizliğe tahammülüm yoktur. Hemen gelir size şikayet ederim. Eğer bu şikayetlerden “aferin” alır ve şikayet ettiğim çocuk da ceza yerse deymeyin keyfime. Ama içimde bir kuşku var. Doğru mu yapıyorum diye. Sonradan çok pişman oluyorum. Ama yine de bu kurallara aykırı bir hareket gördüğümde alacağım “aferin”i de düşünerek şikayet etmeden duramıyorum. Peki ya o kuşku?
Hepimiz farklıyız;
Hepimiz birbirimizden çok farklıyız. Kimimiz esprili, neşeli; kimimiz çalışkan, terbiyeli; kimimiz çok hareketli, dikkatsiz; kimimiz kuralcı, bilgiç; kimimiz taklitçi; kimimiz de maalesef tembel.
İşte öğretmenim; bence en önemlisi tembel olmamız. Çünkü tembel olan, geleceğin asalağı olabilir. İşte asıl bu asalaklık yaramazlıktır. Onun bu yapısını değiştirmek için elinizden geleni yapın. Hem kendisine hem de topluma faydasız bir insan olmasın sonunda...
Sevgiler....
“En büyük yatırım insana ve eğitime yapılan yatırımdır”düşüncesi ile okullarımıza gereken ilgi ve alaka gösterilmeli, ilim tahsil eden gençlerimiz maddi ve manevi yönden desteklemeli ki yarınlarımız umutla dolsun.
4.KOOPERATİFLERİMİZ
Kooperatif; üretim, kredi, tüketim ve mesken gibi başlıca ekonomik ihtiyaçların tatmini amacıyla kendi arzu ve idaresiyle bir araya gelen; bu ihtiyaçları karşılaştırmak için kendi iktisadi gayretleriyle bir işyeri ve işletme vücuduca getiren insanların birleşme teşebbüsleridir.
Kooperatifçilik kanununda kooperatif; ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarını ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarına karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla kurulan değişik sermayeli kuruluşlar olarak tarif edilmektedir.
Kasabamızda yaşayan insanların bir kooperatif kurarak bu kooperatifin belde de (zamla çevrede) yaş üzümü, pazarlaması, yaş üzümle ilgili sanayi tesisleri kurması ve işletmesi,hal kurulması ve dış piyasalara girmesi ,(yurt içi)ticarette v.b. gibi konularda girişim ve atılımlarda bulunması sağlanmalı ve desteklenmelidir.Unutulmamalıdır ki kooperatiften birlik, birlikten kuvvet doğar.
Kısaca bu tespitlerimizi ve görüşlerimizi aktardıktan sonra kasabamızda bulunan kooperatiflerimiz tanıyalım.
a)Yeşilyurt 555 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifi
İzmir’de bulunan Tarım Kredi Bölge müdürlüğüne bağlı olan Yeşilyurt 555 sayılı kooperatif kasabamızda 1935 yılında kuruldu.
Cumhuriyet kurulduktan sonra Türk çiftçisini ve köylüyü kalkındırmak, Bunun içinde nakdi ve ayni kredi sağlayarak daha fazla ürün elde etmek amacıyla kuruldu.
Yeşilyurt 555 Sayılı Tarım kredi Kooperatifi’nin kurucuları şunlardır.
1.Mustafa Karaoğlan 2.Mehmet Kaya 3.Ömer Erdem
4.Ramazan Tortuk 5.Süleyman Ertürk 6.Veli Ertürk
7.Kamil Kaya 8.Hasan Çakal 9.Mehmet Tortuk
10.Mehmet Kaplan 11.Veli Eroğlu 12.Mehmet Şahin
13.Osman Baltalı 14.Mehmet Uslu 15.Hüseyin Bilgi
16.Osman Ata 17.Mustafa Ekiz 18.Hasan Cemer
19.İbrahim Ata 20.Hasan Türkmen 21.Mustafa Kuldur
22.Ali Varol 23.Süleyman Tuna
Pazar camii ’ nin avlusundaki binada geçici olarak hizmet verdi.
Ortaklarına daha iyi hizmet verebilmek için lojmanlı hizmet binasının
İhalesini 20.07.1954 tarihinde yaparak 35.803 lira 37 kuruş maliyetle
Müteahhit Ali İzmirliye verildi. 22.08.1954 tarihinde bir Pazar günü
Saat 15’de Alaşehir Ziraat Bankası müdür muavini Mustafa Topuz
Kooperatif müdürü Rıza Vural muhasebeci Hasan Canı tez yüksek
Mühendis S.T Cemaligil, yönetim kurulu başkanı Mehmet Tortuk as başkan
Süleyman Ertürk Üyeler Emine Aydın , Mehmet Akçay , fen memuru Remzi Tosun müteahhit Ali İzmirli ve köy halkında iştir arakları ile lojman hizmet binasını temeli atıldı.İnşaat 06.12.1924 tarihinde bitirildi.Eksiklerin tamamlanması ile 18.03.1955 tarihinde kooperatif kendi hizmet binasına taşındı.Aynı yıllarda 500 tonluk depo yapıldı.Kooperatif kendi hizmet binasında ortaklarına hizmet vermektedir. Yeşilyurt, Ceberkamara, Aydoğdu, Ceberburhan ,Çavuşlar, Sobran, İsmailbey ve Özpınar köylerinde ortakları bulunan kooperatif son yıllarda taktir toplayan çalışmalarıyla kasaba halkının dikkatini çekmektedir.
B)Esnaf ve sanatkarlar kredi kefalet kooperatifi
Manisa bölge birliğine bağlı olan Yeşilyurt Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi kuruluş çalışmalarını 1974 yılında başlamış olup,1975 yılında ilk genel kurulunu yaparak faaliyete başlamıştır.Kooperatife ortak olan esnaf ve sanatkarlara mesleki faaliyetleri için gerekli kredi ve banka teminat mektubu sağlamak üzere kefil olmak gayesi ile kuruldu.
Yeşilyurt Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi ilk kurucuları şöyledir.
1.Necati Arı 2.M. Kamil Devrik 3.Hüseyin Günay
4.Süleyman Karataş 5.Ali Kuruş 6.Hüseyin Günden
7.A. Veyis Işık 8.Mustafa Tokuç 9.Selahattin Yavuz
10.Ali Usta 11.Ömer Usta 12.Mustafa Dan
13.Mehmet Uslu 14.Şahin Erbaş 15.Nuri Gülcü
16.Süleyman Koran 17.Arif Erdoğan 18.Cengiz Erdoğan
19.İsmet Eroğlu 20.Ali Vural 21.Mehmet Tel
22.Mehmet Toprak 23.Hüseyin Gök 24.Seyfi Karakurt
25.Mustafa Uslu 26.Hüseyin Kocagöz 27.İbrahim Süzer
28.Ali Şahin 29.Bekir Boğa 30.Himmet Kına
Bu güne kadar geçici binalarda ortaklarına hizmet veren kooperatif iki katlı hizmet binasından esnaflarımıza daha iyi hizmetler sunmaktadır.
c) S.S. 41 Nolu Yeşilyurt Minibüsçüleri Motorlu Taşıtlar Kooperatifi
Ortaklarının taşıma hizmetlerini pazarlamak ve bu hizmetlerle ilgili ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 7.12.1990 tarihinde kuruldu.Kooperatifin kurucularını şöyle belirtebiliriz.
1.Abdullah Bulut
2.Hüseyin Arı
3.Müslüm Çetin
4.Fevzi Ölmez
5.Hüseyin Varol
6.Ahmet Devrik
7.Yıldırım Devrik
Kooperatif geçici olarak Yeşilyurt Oto garında bulunan dükkanda hizmet vermektedir.
ç)1041 Nolu Tariş
Genel müdürlüğü İzmir’de bulunan 1401 nolu Tarım Satış Kooperatifi kasabamızda 1993 yılında kurulmuştur.Tariş’in amacı ; Ortaklarının ürünlerine devamlı alıcı bulmak, sürümü sağlamak ,iç ve dıştaki aracılara giden kazancı,üreticilere mal ederek onları kuvvetlendirmek,fiyatların zararlı dalgalanmalarının önüne geçmek , ürünlerin standartlaşmasını gerçekleştirmek ortakların üretim ihtiyaçlarına yarayan her çeşit araç ve gereçleri en ucuza fiyatla temin edip dağıtmak,ortakların teslim ettiği ürünleri işlemek ambalajlamak,iç ve dış yasalarda satışını sağlamak,üreticilerin mesleki bilgilerini artırmak, bunun için kurslar açmak,seminerler düzenlemek yabancı ülkelerdeki benzer kuruluşlarla işbirliği yapmak tanıtıcı ve eğitici faaliyetlerde bulunmaktadır.
1041 nolu Tariş’ in kurucularını şöyle belirtebiliriz.
Halil Erdoğan Başkan
Recep Sağ Başkan vekili
Ali Gülecan Mehmet Uzuner İlyas Süzer
İbrahim Ekin Süleyman Çıbık Mustafa Ölmez
Yadigar Uludağ Gürsel Çakal Hasan Ata
1041 nolu Tariş ortaklarına belediyeye ait fırın –otel binasında geçici olarak hizmet vermiş, ortaklarına daha iyi hizmet verebilmek için idari bina ve depoların yapılması çalışmaları bitirilmiş (2002) hizmetini kendi binalarından vermektedirler.
Bağlıca, Çavuşlar, İsmail bey, Caberkamara, Gümüşçay, Sobran gibi çevre köylerle birlikte ortak sayısı her geçen gün artmaktadır. Ortaklara gübre ve zirai ilaç dağıtımı yapılmaktadır.Bunların yanı sıra kanaviçe, çuval, bodası, zeytin yağı v.b. de verilmektedir.
d) 1857 Nolu Yeşilyurt Sulama Kooperatifi
Tarım sahalarından çıkarılacak suyun ziraatta kullanılması ile ilgili arzı tasfiyesi, tarla başı kanalları, tarla içi sulama ve drenaj gibi zirai ulama tesisleri kurmak veya kurulmuş olan sulama tesisleri işletmek ve bakımı yapmak gayesiyle kuruldu.
1847 nolu Yeşilyurt Sulama Kooperatifi kurulması çalışmaları 1995 yılında başlamış olup 18 Haziran 1996 tarihinde kurulmuştur.
Yeşilyurt sulama Kooperatifi’ nin kurucuları şöyle belirtebiliriz.
Hüseyin Derin Ahmet Kaya Hasan Gülcü Ali çalın
Fikret Köken Hasan Tavukçu Mehmet Günden Hüseyin Çanak
Mehmet Tutal Süleyman Doğan Selahattin Ertürk Yahya Usta
Mithat Çakır Mehmet Meres Hüseyin Toker Hasan Gülcü
Fikret Köken
Kasabada sulama kooperatifi uzman kişilere tespit ettirdiği muhtelif yerlerde 6 adet sondaj kuyuları açmıştır. Kooperatifin üyeleri ve yönetim kurulu sulama kooperatifinin yürütülemeyeceğini belirterek fesih yolunu seçerek hazır durumdaki pompaları Sarıgöl Bağ sulama birliğine devretmişlerdir.
YEŞİLYURT BAĞCILIK ARAŞTIRMA İSTASYONU
Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsüne bağlıdır.Kasabada bağcılık araştırma İstasyonu inşaatına 1982 yılında başlanmış,1984 yılında bitirilerek çalışmalarına devam etmektedir.
Bağcılıkla ilgili teknikleri yörede bulunan çiftçilerle birlikte uygulayarak
Örnek fidanlar yetiştirmek ve gerekli araştırmalarda bulunarak kalite ve rekolteyi yükseltmek gayesiyle kurulmuştur.Diğer zirai denemelerde yapılmaktadır.
385 dekar arazi üzerinde kurulan istasyon da; dünyada kullanılan bütün tekniklerin Türkiye şartlarına uygunluğu enstitü tarafından incelenerek uygunluğu tespit edilmiş olan denemeleri yapılmaktadır. Bugüne kadar gerçekleştirilen proje ve araştırmalardan bazıları şunlardır.
1. Asma fidanı üretiminin ıslahı ve geliştirilmesinin uygulanması
2.Yuvarlak çekirdeksiz üzüm bağlarında farklı derinlik ve mesafelerde uygulanan gübrenin beslenme üzerindeki etkisi
3. Termoterapi ve meristem kültürü yöntemlerinle ile virüssüz asma materyali üzerinde araştırma
4.Bağ bölgeleri için uygun terbiye şekillerinin araştırılması
5.Yuvarlak çekirdeksiz üzüm çeşitlerinde budama bırakılan koltuklu dalların verimliliği üzerinde araştırmalar
6.Mesafe aralık deneme projeleri
7.Klonal selleksiyon denemesi
8.Bölgeye uygun çekirdekli sofralık ve şaraplık çeşitlerinin araştırılması
P.T.T.
Manisa Bölge Müdürlüğüne bağlı olup, Alaşehir postanesinin şubesi olarak 1964 yılında açıldı. Ulaştırma Bakanlığına bağlı iktisadi Devlet Teşekkülü’dür.
Yeşilyurt’ta P.T.T servisi geçici olarak belediyeye ait binada hizmet vermektedir. Kendi hizmet binasının yapılması gerekmektedir.
Görevi, mektup, telgraf , telefon, paket, koli, posta çeki v.s gibi her türlü posta hizmetleri vermektedir. Ülkemizde ulaşım imkanlarının artmasıyla posta sevkıyatı sürat kazanmış, uyduların devreye girmesiyle otomatik telefon ve teleks görüşmelerinde ileri derecede mesafe alınmıştır.
YEŞİLYURT SAĞLIK OCAĞI
Kasabamızda sağlık ocağı 20.01.1984 yılında kuruldu. Aşı ve bağışıklama yapılmasının yanında koruyucu hekimlik ve poliklinik hizmetleri vermek, kasabanın şebeke sularının sağlığa uygunluğunu kontrol etmek, gıda maddelerinin sağlığa uygunluğunu denetlemek koruyucu hekimlik hizmetlerinin içindedir.
Nufus planlaması tahliller yapılması doğumların izlenmesi ve riskli doğumların önceden tespit edilerek tedbirlerin alınması diğer faaliyetleridir. Yeşilyurt sağlık ocağının ilk doktoru Zuhal Altınok’dur. Sağlık ocağına bağlı olarak hizmet gören köyleri:Gümüşçay,Caberkamara,Aydoğdu,Sobran,Caberburhan olarak Belirtebiliriz. 1984 yılında 1995 yılına kadar belediyeye ait binada hizmet veren Yeşilyurt sağlık ocağı 28.07.1995 günü lojmanlı kendi hizmet binasına taşındı. 3500 m kare arsa üzerinde 3 katlı kendi hizmet binasında kamu hizmeti vermektedir. Alaşehir sağlık grup başkanlığına bağlıdır.
YEŞİLYURT ‘TA SPOR KULÜPLERİMİZ
İnsanların bedenen ruhen ,fikren ve bu unsurlar arasında koordinasyon (işbirliği ve ahenk) kurma kabiliyeti bakımından gelişmelerini ve eğlenip dinlenmelerini sağlayan eğitim ve eğlence faaliyetlerine spor adı verilmektedir.
Atatürk ‘ün spor ile güzel bir sözü vardır. Der ki” Ben sporcunun zeki ,çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”.
Ülkemizde ve yurt dışındaki sportif faaliyetler kasabamızda ilgi ile izlenmektedir. Cumartesi ve pazar günleri profesyonel ve amatör ligler heyecanla takip edilmektedir.Ayrıca kasabamız ikinci amatör futbol liginde temsil edilmektedir.Amatör liglerde mücadele etmeden önce de çevrede yapılan turnuvalara katılarak bir çok kupa kazanmıştır.İlçemizde voleybol dalında düzenlenen kaymakamlık kupası turnuvasında da ikincilik almıştır.
Avcılar ve Atıcılar kulübünde düzenlenen sohbetlerle insanların birbirleri ile kaynaşmaları sağlanmaktadır.Avcılıkla ilgili sohbetler de bulunarak bu spora karşı ilgi ve destek oluşturulmaya çalışılmaktadır.
a)Yeşilyurt Spor kulübü:
1985 yılında kuruluş çalışmalarına başlayan Yeşilyurt spor Kulübü 31.8.1986 tarihinde kuruldu.
Gençlerimizi sportif faaliyetlerde yönlendirmek amacıyla kurulan Yeşilyurt Spor Kulübü’nün kurucularını şöyle belirtebiliriz
.
Halil TOKER Muzaffer ERDEM Hikmet BOZKURT
Sami TEK Ramazan TORTUK Eyüp TAVUKÇU
Yaşar ÇAKIR Ahmet KAYA Cavit ÇAKIR
Mehmet GÜLCÜ Ali BAKIR İbrahim EFE
Amatör futbol liginde mücadele etmeden önce de başarılı maçlar çıkaran Yeşil Yurt Spor bu başarılarını girdiği amatör kümede de sürdürmüştür.İlk kurulduğu yıl 40 lisanslı futbolcuya sahip olan Yeşil Yurt Spor1986-1987 sezonunda ,8 takımın bulunduğu 2. Amatör kümede mücadele ederek oynadığı güzel futbol ile gönüllerde taht kurmuş , hiç yenilgiyi almadan şampiyon olmuştur. Bu şampiyonlukla 1. Amatör kümeye yükselmiştir.
Renkleri yeşil kırmızıdır. Yeşilyurt spor son zamanlarda yaptığı dış transferlerle ekonomik yönden sıkıntılar yaşamaktadır.Gençlerimize tekrar spor kapılarının açılmasını temenni ederim. Yeşilyurt Spor üzerindeki değişik düşüncelerden kurtarıldığı zaman gençlerimize daha iyi spor imkanları sunulacaktır.Gençlerimiz kendini spor alanına vererek dışarılara doğru açılması sağlanacaktır.
b)Yeşilyurt Avcılar ve Atıcılar Derneği
Avcılar ve Atıcılar Derneği Yeşilyurt’ta ilk kez 1975 yılında Hüseyin Kargıçak önderliğinde kurulmuştur.
Daha sonraki yıllarda 1983’te tüzük değişikliği çalışmaları yaparak 1984 tarihinde yeniden kurulmuştur.
Avcılığı spor olarak yapmayı benimsetmek, gençleri bu spora yöneltmek
Avcılık atıcılık bilgileri vermek, av köpeklerinin cins olanını ıslah etmek ve çoğaltmak,zararlı hayvanları yok etmek için sürek avları tertip etmek ve avcılık kuruluşları arasında sportif yarışmalar düzenlemek gayesiyle kurulan
Yeşilyurt Avcılar ve Atıcılar derneğinin kurucuları şunlardır.
Cahit Tortuk (Başkan)
Ahmet Battal
Mehmet Gülcü
Süleyman Apan
Faik Kaş
Ramazan Tortuk
Yıldırım Şahin
Adnan Ertürk
Belediye Pasajı’nda 10 nolu dükkanda faaliyetlerine devam etmektedir.
a)Yeşilyurt Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği
1976 yılında Yeşil yurt Kur’an Kursu ve okulu talebeleri yardım
derneği olarak kurulan bu dernek 12 Eylül askeri müdahalesi ile tüzük
değişikliğine giderek 1983 yılında 5.12.1983 tarihinde yönetim kurulunun
aldığı karla adı Yeşilyurt kurs ve okul talebelerine yardım derneği oldu.
Kurs ve okul talebelerine ilim tahsilinde bulunanlar için maddi ve
Manevi yönden yardımcı olarak, onları her yönden korumak ve geliştirmek,
Yoksul ve kimsesiz çocukların ihtiyaçlarını ücret almadan karşılaşmak gaye-
siyle kurulan derneğin kurucularına şöyle sıralayabiliriz.
Mehmet BÜR Süleyman ŞAHİN Veli UÇAR
Mustafa KULDUR Süleyman ERTÜRK Ali ELMA
Ramazan DAĞDELEN
öğrenci kapasiteli yurt binasını yapımı, Fevzi ÇAKMAK Camii
ve lojmanı yapımı, ayrıca 1996 yılında da 3 katı lojmanın yapılması gibi faaliyetleri vardır.Öğrencilerin yurtla ilgili olarak yemek,içmek,yatak vb. masrafları ücret alınmadan dernek tarafından karşılanmakta, okula devam takipleri izlenmekte, başarıları öğrenci olmaları sağlamak için yurt idaresi tarafından etütler yapılmaktadır.
İlk öğrenci yurdu müdürü İrfan ÇAKIR’ DIR.
Yeşilyurt kurs ve okul talebelerine yardım derneği ile öğrenci yurdu kendi binalarında hizmet vermektedir.
Adını yeşilliklerin bolca olmasından alan Yeşilyurt Alaşehir - Eşme - Uşak karayolu üzerinde kurulmuştur.
Hasan Türkmen’in muhtarlığı döneminde adını almıştır.
Ahmet Karaaslan’ın muhtarlığı döneminde 1959 yılında bucak olmuştur. Yeşilyurt Köyü’nün bucak merkezi olmasıyla Caberkamara, Caberburhan, İsmail bey,Aydoğdu ve Sobran köyleri buraya bağlanmıştır.
İlk bucak müdürü Adil Eray’dır.1975 yılından sonra yapılan değişikliklerle
Bucak müdürlüğüne atanmamıştır. En son bucak müdürü Muzaffer Apaydın dır.Yeşilyurt’ta 7 bucak müdürü görev yapmıştır.
Ali Şahin ‘in muhtarlığı döneminde 1961 yılında nüfus müdürlüğü kurulmuş, nüfus memuru olarak Muzaffer Sarıca görev yapmıştır. 1974 yılında bucaklarda bulunan nüfus müdürlüğü uygulamalarına son verilerek ilçe merkezine alınmıştır.
Aynı dönemde 1963 yılında jeneratörle aydınlatma faaliyetleri başlamıştır. Aydınlatma günde 4 saat yapılmıştır. 99 abonesi vardır. Jeneratörle aydınlatma yapılmadan önce gaz lambası ve pompalı lüks kullanılmıştır. Gaz lambasını ve pompalı lüksü ilk getiren Adem Gülcü’dür.
Ana hatları yapılmış telleri çekilmiş olan iç döşeme ve bazı eksikleri de iller bankasınca karşılanarak 27.7.1970 tarihinde Salihli Demir köprü Barajı’ndan elektriğe kavuşmuştur.
Tek santralin yetersizliği üzerine 1995 yılında sulama ve aydınlatma amacıyla 10 adet daha santral ( Kabin ) yapılarak 1996 yılında bunlardan 5’i faaliyete geçmiştir. Diğer 5 santralin ihalesi yapıldıktan sonra hizmete girmesiyle 50 yıl elektrik problemini çözeceği belirtilmektedir.
Ali Şahinin muhtarlığı döneminde Yeşilyurt bucağında belediye teşkilatı kurulması için halk oylaması yapılmış olup; oylama neticesinde belediye teşkilatı kurulmuştur.
Belediye teşkilatını kurulmasıyla Yeşilyurt bucağında Fevzi Çakmak. Kurtuluş ve Namık Kemal mahalleleri oluşturulmuştur.
Kasabaya ilk serbest hekim olarak 1982 yılında doktor Alper AK gelmiştir.Burada bir yıl kalmıştır.Daha sonra serbest ekim olarak1986 yılının Nisan ayında Cengin Ön geren gelmiş olup halen kasabada serbest hekim olarak hizmet vermektedir.İlk eczane 1982 yılında Ahmet APAK tarafından açıldı.1yıl kaldı.Daha sonra 1983 yılında yeşilyurt eczanesi olarak Mustafa ÖNCÜ tarafından açıldı. Her geçen gün büyüyüp gelişmekte olan kasabamızın bazı çözüm bekleyen problemleri olsa da;yapılacak yeni hareket ve yatırımlarla ilçe olmaya aday bir yerdir.Yeşilyurt büyük düşünen insanları idareci olarak belirlemeli ve bunda etkin olarak görev almalıdır.Gelecek nesillere karşı bu konuda görev almak hepimizin tarihi sorumluluğudur.
Bu bölümde kurum ve kuruluşları tanıtacağız.
1-BELEDİYE BAŞKANLIĞI
Halkın sosyal ihtiyaçlarının düzenli olarak yürütülmesi , mahalli ve müşterek ihtiyaçların karşılanması, kasabanın tanzim ve tertibi ile ilgili problemlerin çözülmesi yönündeki çalışmalar ile su,kanalizasyon olmak üzere alt yapı konusu, kolluk ekipleriyle ticari piyasanın denetimi belediyenin görevleri arasındadır.
Yeşilyurt belediyesi bakanlar kurulunun 20 Nisan 1963 gün ve 2772 sayılı kararnamesi ile kurulmuştur.
Başkan ve belediye meclis üyeleri 25 Mayıs 1964 tarihinde (İlk toplantı) toplanarak Yeşilyurt’ta belediye hizmetlerini başlatmaktadır. İlk belediye başkanı
İbrahim Uslu’dur.
Halkımızın ihtiyaçlarını karşılamak üzere bugüne kadar 9 belediye başkanı görev yapmıştır.Kasabamızın bugünlere ulaşmasında büyük emekleri olan bu kişilere teşekkür ediyor, buradan saygılarımızı sunuyoruz.
Kasabamızda 1964 yılından günümüze kadar görev yapan başkan ve meclis üyelerini dönem itibarı ile şöyle belirtmek mümkündür.
1.Dönem (25 Mayıs 1964-17 Haziran 1968)
Başkan:İbrahim Uslu
Meclis Üyeleri:Himmet Tan, Halil Devrik, Mestan Günden, İbrahim Günay, Halil Erbaş, Mustafa Uç, Süleyman Kavgalı, Süleyman Kaplan, Veli Uçar, Osman Yavuz, Mehmet Akçay, Ahmet Karaaslan
2. Dönem ( 17 Haziran 1968-28 Aralık 1973)
Başkan:Halil Tek
Meclis Üyeleri:Ahmet Karaaslan, Veli Uçar, Mustafa Ata, Yusuf Yavuz, Bekir Derin, Süleyman Doğan, Yusuf Bilgi, Hasan Türkmen, İbrahim Günay, Mehmet Uslu, Ömer Güder, Emin Memiş
3.DÖNEM(17ARALIK1973-28ARALIK1977)
BAŞKAN:Halil Tek
Meclis Üyeleri:Mehmet Usta, Cavit Çakır,Ali Ata,İbrahim Ertürk, Tahir Can,Mehmet Uslu,Ahmet Kışla,İbrahim Günay,Mehmet Memiş,Ali Güder,Osman Ata,İbrahim Tunç.
4.DÖNEM(28 ARALIK1977-12 EYLÜL 1980)
BAŞKAN:Ahmet Tavukçu
Meclis Üyeleri:Halil Tek,Mehmet Gülecen,Ahmet Kaya,Mehmet Uzuner,Hasan Dönmez,Cavit Tortuk,Ali Şahin,Yusuf Aktop,Halil Doğan,Davut Ata,Ali Güder,İbrahim Süzer.
5. DÖNEM(12 EYLÜL 1980-9 NİSAN 1984)
12Eylül 1980 günü askeri idarenin yönetime el koyması ile, sıkıyönetim komutanlığınca Yeşilyurt Gazi ilkokulu Müdürü Yüksel Sın Belediye Başkanı olarak atandı. Meclis üyeliklerine öğretmenlerden Mustafa Göktürk ve Mustafa Pusmaz atanmıştır. Öğretmenlerin birkaç ay sonra istifa etmeleri üzerine belediye personelinden Yahya usta ile İsmail Şimşek atanmıştır.
6. Dönem (9 Nisan 1984-7 Nisan 1989)
Başkan:Halil Doğan
Meclis Üyeleri:Hücayettin Akçay,Ali Beler,İsmail Günay,Davut Devrik,Ali Tanı,Mehmet Uzuner,Ahmet Tavukçu,Nuri Gülcü,Turgut Meres.
7.DÖNEM (7 Nisan 1989-6 Nisan 1994)
Başkan:Halil Doğan
Meclis Üyeleri:Ali Beler,Ali Çiftçi,Ali Tanı,Davut Devrik,İbrahim oruç,Nefel Ertürk,İsmail Günay,Ali Topal,Mehmet Meres.
8.DÖNEM:(6 Nisan 1994-18 Nisan 1999)
Başkan:Hücayettin Akçay
Meclis Üyeleri:Eyüp Tavukçu,İbrahim Gülcü,Süleyman Doğan,Ömer Usta,İbrahim Ertürk,Ali Meres,Ali Süzer,Mustafa Karaca,Mustafa Erdoğan.
9.DÖNEM:( 18 Nisan 1999- ........)
Başkan:Mehmet Beler
Meclis Üyeleri:İsmail Günay, Adem Eroğlu, Recep Sağ, İdris Doğan, Etem Okyaz, Tahir Can, Süleyman Doğan, Mehmet Günden,İbrahim Efe
Belediyenin Faaliyetleri:Belediyemizin faaliyetlerini Gerçekleştirilen Önemli Projeler, Gerçekleştirilecek Önemli Projeler olarak iki başlık halinde yetkili kişilerden aldığımız bilgileri aynen sunuyoruz.Çalışmalarda başarılar diliyoruz.
a)Gerçekleştirilen Önemli Projeler:
1-Yeni hizmet binasının hizmete açılması
2-Yeni hizmet binası oto park kısmının kamulaştırılması
3-Muhtelif cadde ve sokakların asfaltlanması
4-Yüzüncü Yıl Parkının çay ocağı ve wc inşaatının bitirilmesi
5-İçme Suyu terfi hattının malzemelerinin alımı
6-Morglu cenaze yıkama aracı alımı
b)Gerçekleştirilecek Önemli Projeler:
1-Soğuk hava deposu
2-Muhtelif cadde ve sokakların yol düzenlemesi
3-Yeni düğün salonu binası
4-Kurtuluş mah. Cumhuriyet meydanına park düzenlemesi
5-Yüzüncü Yıl parkı çevre düzenlemesi
6-İçme suyu terfi hattının yeniden yapılandırılması
7-Yeni mezarlık yeri tahsisi
8-Cenaze taşıma aracı alınması
1.Çiftçi Mallarını Koruma Derneği.
Çiftçi mallarının korunması hakkındaki 4081 onlu kanun gereğince yöre halkının ekilen,dikilen tarımsal amaçla mallarını başıboş hayvanlardan koruma,zarar verenleri tespit ederek cezalandırmak gayesiyle kurulmuştur.
Köy tüzel kişiliği zamanında muhtarlık tarafından yürütülmüştür.bu amaçla köy katipleri çalıştırılmıştır.
Belediye teşkilatının kurulmasıyla,belediye meclisi tarafından meclis çalışma süresi kadar görevli ve belde halkından çiftçi malları idare meclisi(5 asil 5 yedek üye) seçilmesiyle yönetim kurulu oluşturulur.Asil üyelerden oluşan yönetim kurulu kendi arasında başkan,yardımcısı ve diğer görevleri taksim ederek çiftçi malları koruma başkanlığını oluştururlar.
2.Jandarma Karakol Komutanlığı,
Kasabamızda jandarma karakolu 1949 yılında kendi sorumluluk bölgesinde asayiş ve huzurun temini,suçluların takip ve yakalanması ve diğer kolluk hizmetlerini yürütmek için kurulmuştur.
Karakol Komutanlığı Killiğe taşınmıştır.
3.İlçe Milli eğitim Müdürlüğüne Bağlı Okullarımız:
Kasabamızda bu okulları tanıtmadan önce kasabamızda eğitim öğretim durumunu kısaca belirtelim.
İlk defa maarif vekaletine ait mektep eski köy pazarında 1327 (1911) yılında kurulup tedrisata başlamıştır.yunan işgalinde yıkılan bu mektepte 12 yıl hizmet verilmiştir.1339 (19239 yılında Hasan Kahya’nın misafir odasında tedrisata devam edilmiştir.İlk öğretmeni Sarıgöl’ün Emcelli Köyünden gelen Hilmi Baysal’dır.Mektep misafir odasında eski muhtarlık (karakol) binasına taşınmıştır.1928 yılında harf inkılabı ile birlikte yeni Türkçe ile Ali Galip Gökçe isimli kişi öğretmenlik yapmıştır.burada iki yıl hizmet verilmiş olup Pazar camiinde eski mahalle mektebinde eğitim ve öğretim sürdürülmüştür.1942-1943 yılından itibaren 5 yıl üzerinden mezun verilmiştir.
Kasabamızda 2 ilköğretim okulu ve 1 lise olmak üzere toplam 3 okulda normal öğretim yapılmaktadır.
Şimdi kasabamız Yeşilyurt’ta Türk Milli eğitiminin amaçları doğrultusunda eğitim ve öğretim işlerinin yürütüldüğü okullarımızı tanıyalım.
a) Yeşilyurt İlköğretim Okulu
1998 yılında ilköğretimin 8 yıla çıkarılmasıyla Gazi İlkokulu ile ortaokulun birleşmesiyle Yeşilyurt ilköğretim okulu adını almıştır.İki kademeden oluşmaktadır.1.kademe Kasabanın en eski okuludur.1930 yılında kendi binasının yapılması üzerine eğitim-öğretim işlerini burada sürdürmüştür.ilk yapılan bina kerpiçten ve toprak örtü ile yapılmıştır.maliyeti iki bin liradır.zamanla yetersiz ve kullanılmaz duruma gelen okulun ön kısmına Ahmet Karaaslan’ın muhtarlığı döneminde 1.bina,1958 yılında ikinci bina yapılarak eğitim ve öğretime devam edilmiştir.Ali Şahin’in muhtarlığı döneminde 1961 yılında üçüncü bina yapılmıştır.öğrenci mevcutlarının artmasıyla yapılmış olan 3 binada 8 derslik,1 müdür odası,1 öğretmenler odası ve ders araçları odasından ibarettir. 12 dekar arsaya sahiptir.
2.kademe Kasabamızda ortaokul 1969-1970 öğretim yılında eğitim ve öğretime başlamıştır.Yeşilyurt belediye binasındaki dükkanlarda geçici olarak eğitim ve öğretimini sürdürmüştür. 1969 yılında Yeşilyurt Belediyesi tarafından 7500m2lik arsa tahsil edilmiştir.Aynı yıl okul yaptırma ve yaşatma derneği kurulmuştur.Derneğin çalışmaları ve kasaba halkının yardımları ile arsası üzerine 537m2lik kendi hizmet binasının temeli atılmıştır.(1969)
21.01.1988 tarihinde kendi hizmet binasına kavuşan ortaokulda,6dershanede eğitim ve öğretim sürdürülmektedir.
Okul tek katlı yığma olarak yapılmıştır olu üzeri hasır beton ve çatı ile örtülüdür.sığınak amacıyla yapılmış 94mlik bodrum alanı mevcuttur .Okulun laboratuar ve kitaplığı vardır.Okul kitaplığında 875 kitap bulunmaktadır.
Yeşilyurt ilköğretim Okulu 1998 yılında mecburi eğitimin 8 yıla çıkmasıyla birlikte Yeşilyurt Gazi İlkokulu ve Yeşilyurt Orta okulunun birleştirilmesiyle adını almıştır.
Yeşilyurt İlköğretim Okuluna çevre köylerden de taşımalı olarak öğrencilerimiz gelmektedirler.Okulumuz velilerimizle işbirliğini geliştirerek eğitim ve öğretimde daha başarılı olmak için çalışmalarını sürdürmektedir.Okulumuzun daha da başarılı olmasını sağlamak hepimizin elindedir.Veli-Müdür-öğretmen-öğrenci diyalogu eğitimde çok önemlidir.Okulumuz pansiyonlu ilköğretime dönüştüğü zaman hem kasaba halkı için hem de öğrencilerimiz için daha olumlu gelişmeler sağlanacaktır.
b) Yeşilyurt Fatih İlköğretim okulu
Kasabamızda Namık Kemal Mahallesi doğuya doğru uzayınca Gazi İlkokulu ile arası 1 500 metreyi bulmuştur.Bu yüzden yeni bir okula ihtiyaç duyulmuştur.Öğrencilerin mağduriyetinin giderilmesi için Yeşilyurt fatih İlkokulu yapılmıştır.1975 yılında yapımına başlanan okul 1977 yılında bitirilerek aynı yılın şubat ayında eğitim öğretime başlamıştır.2 katlı tek bir binada öğretim yapılmaktadır.Okul 7 derslik,müdür odası,öğretmenler odası,ders araçları odasından ibarettir.
1998 yılından itibaren Yeşilyurt Fatih İlköğretim okulu olarak eğitim ve öğretim sürdürülmektedir.Son yıllarda yapılan çalışmalarla okul laboratuara kavuşmuştur. Okulumuzun daha da başarılı olmasını sağlamak hepimizin elindedir.Veli-Müdür-öğretmen-öğrenci diyalogu eğitimde çok önemlidir.
Ç) Yeşilyurt Çok Programlı Lise
Kasabamızda çok programlı lise 1995-1996 döneminde eğitim ve eğitim ve öğretime başlamıştır. Yeşilyurt Belediyesi’nin kendi hizmet binası, geçici olarak okula tahsis etmesiyle, eğitim ve öğretim bu binada sürdürülmektedir.
Her geçen gün gelişmekte olan okul ilerleyen yıllarda üniversitelere gençlerimizi yerleştirmenin çabası ile çalışmaktadır.
Çevre köylerin ve kasaba halkımızın çalışmaları ve devletimizin desteği ile lisemizin kendi binasının bitmesini bekliyor ve öğrencilerimize imkanları daha geniş olan bir okula kavuşmalarını diliyorum.
“En büyük yatırım insana ve eğitime yapılan yatırımdır”düşüncesi ile okullarımıza gereken ilgi ve alaka gösterilmeli, ilim tahsil eden gençlerimiz maddi ve manevi yönden desteklemeli ki yarınlarımız umutla dolsun.
Velilerimiz okullarımıza gereken önemi vermeli öğrencilerimizin başarılarını artırıcı çalışmalarda okullarımıza yardımcı olmalıdırlar.Öğretmenlerimiz velilerle daha iyi iletişimde bulunmalı, onlara öğrencilerimizin durumlarını daha ileri nasıl götürebileceklerinin planlarını mutlaka anlatmalıdırlar.
Eğitim açısından faydalı olacağına inandığım ve defalarca okuyup çok beğendiğim iki mektubu sizlerle paylaşmak isterim.
Birinci mektubumuz anne ve babalara...
SEVGİLİ ANNECİĞİM, BABACIĞIM
Bütün duygu ve düşüncelerimi dile getirebilseydim, size şunları söylemek isterdim;
ü Sürekli bir büyüme ve değişim içindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın.
ü Deneme ile öğrenirim. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Bana oyunda arkadaşlıkta ve uğraşlarımda özgürlük tanıyın. Beni her yerde her işimde koruyup, kollamaya çalışmayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim. Bana yanılma payı bırakın.
ü Kendi işimi kendim görmeye alıştırın. Büyüdüğümü başka nasıl anlarım?
ü Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alamıyorum. Bunu önemsemeyin. Ama siz beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra. Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verdikçe almadan edemiyorum. Bana yerli yersiz söz de vermeyin
ü Sözünüzü tutmayınca size güvenim azalıyor.
ü Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın. Koyduğunuz kuralların ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak hiç kısıtlanmayınca ne yapacağımı şaşırıyorum. Tutarsız davrandığınızı görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.
ü Beni dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve açık olsun.
ü Öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkilendiğimi unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiniz. Bunları çabuk unuturum. Ancak birbirinize saygı ve sevginizin azaldığını görmek beni yaralar ve sürekli tedirgin eder.
ü Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır.
ü “Ben senin yaşında iken...” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
ü Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Beni korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için kötü çocukmuşum gibi yargılamayın.
ü Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim.
ü Beni yeteneklerimin üzerinde işlere zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Başarmam için beni destekleyin. Hiç değilse çabamı övün. Bana güvendiğinizi belli edin. Beni başkalarıyla karşılaştırmayın.; umutsuzluğa kapılırım.
ü Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkışmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın; yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunalttığım sırada bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim, ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki bende sizi yabancıların yanında güç durumu düşürebilirim.
ü Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca açıklamaktan çekinmeyin. Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine beni size daha çok yaklaştırır.
ü Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın. Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
ü Biliyorum ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum. Bana verdiklerinizin yanında, benden istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse bir çoğundan vazgeçebilirim; Yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
ü Benden, “örnek çocuk” olmamı beklemezseniz, ben de sizden kusursuz ana baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
ü Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değildi ama seçme şansım olsaydı sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim.
Sevgiler Çocuğunuz
İkinci mektubumuz sevgili meslektaşlarıma:
BÜTÜN ÇOCUKLAR ADINA ÖĞRETMENLERE YAZILMIŞ BİR MEKTUP
Sevgili öğretmenim,
Seven, öğreten, hata yapsak da bizi affeden, kinlenmeyen, zaman zaman çok öfkelendirdiğimizde dayanamayıp bağıran asla vurmayan, tehdit etmeyen, aşağılamayan, bu nedenle de büyüklüğünü hep koruyan, büyüdüğümüzde anılarımızda bu çok güzel özellikleriyle yer tutan biricik öğretmenim.
Ben haylazım;
Ben haylazım, yaramazım, ama öğrenmeye açığım. Bana öğretme yöntemin farklı olmalı. Beni sevdiğini, bana değer verdiğini sezmeliyim. Beni yaramaz diye itelersen ve ona göre davranırsan, gerçekten işe yaramam. En değerli, en büyük öğretmenim beni böyle görüyorsa ben demek ki buyum diyerek kabullenir, zaten benim için kolay ve zevkli olan haylazlıklara devam ederim.
Çok duygusalım;
Lütfen beni anla. Aslında çok duygusalım. Çabuk incinirim. Ama siz büyükler gibi bunu gösteremem. Beni aşağıladığınızda belki bön bön yüzünüze bakar, susarım, bazen savunmaya geçer size küstahça gelen bir iki şey söylerim. Ve daha da kızdırırım sizi, ama emin olun art niyetsiz, önceden tasarlamadan, zaten bunun için değil midir, kinci olmamanız gerektiği.
Kıpır kıpırım;
Ben dikkatsizim, dalgınım, kıpır kıpırım. Siz ders anlatmak için uğraşırken ben etrafıma bakar, silgiyle oynar, başka dünyalara dalar giderim. Bazen hiç yerimde duramaz, hareket etmek isterim. Beni uyarın bu benim elinde olan bir şey değil. Beni diğer çocuklarla kıyaslamayın, belki de benim beynimde bir şey fazla veya eksiktir, kim bilir? Büyüyünce beni iyi yetiştirirseniz doktor olup bunu araştıracağım söz veriyorum.
Çalışkanım, başarılıyım;
Ben söz dinleyen, çalışkan, başarılı bir çocuğum. Öğretmenim en çok beni sever. En iyi notları benden bekler. Ben de bunu için elimden geleni yaparım. Ama bazen çok zorlanıyorum. Geçen yıl birinci oldum diye bu sene de birinciliği kaptırmamak için çok çok çalışıyorum. Matematikten özel dersler alıyorum, arkadaşlarımdan gizli. Yine birinci olmalıyım. Ama çok zor. Benden, büyüklerim ve öğretmenlerim çok şey bekliyor. Artık oyun oynamak, TV seyretmek, arkadaşlarımla olmak istiyorum. Çok zaman kaybı. Öğretmenim lütfen beni uyarın, çocukluğumu yaşayamıyorum.
İçime kapalıyım;
Ben hep ortacıyım öğretmenim. Çok sessizim, içime çok kapalıyım. Pek arkadaşım da yok. Çok sıkılıyorum. Ne yapacağımı bilemiyorum. Konuşunca yanlış bir şey söylemekten çekiniyorum. Öğretmenim beni, istemesem de sosyal faaliyetlere sokun, nasıl olsa sessiz ve ortalama bir öğrenci deyip, benden ilginizi çekerseniz; ben büyüdüğümde toplum içine nasıl karışırım?
Ben bilmiş birisiyim;
Ben neşeli, zeki, çalışkan, bilmiş bir öğrenciyim. Sınıfta hiçbir düzensizliğe tahammülüm yoktur. Hemen gelir size şikayet ederim. Eğer bu şikayetlerden “aferin” alır ve şikayet ettiğim çocuk da ceza yerse deymeyin keyfime. Ama içimde bir kuşku var. Doğru mu yapıyorum diye. Sonradan çok pişman oluyorum. Ama yine de bu kurallara aykırı bir hareket gördüğümde alacağım “aferin”i de düşünerek şikayet etmeden duramıyorum. Peki ya o kuşku?
Hepimiz farklıyız;
Hepimiz birbirimizden çok farklıyız. Kimimiz esprili, neşeli; kimimiz çalışkan, terbiyeli; kimimiz çok hareketli, dikkatsiz; kimimiz kuralcı, bilgiç; kimimiz taklitçi; kimimiz de maalesef tembel.
İşte öğretmenim; bence en önemlisi tembel olmamız. Çünkü tembel olan, geleceğin asalağı olabilir. İşte asıl bu asalaklık yaramazlıktır. Onun bu yapısını değiştirmek için elinizden geleni yapın. Hem kendisine hem de topluma faydasız bir insan olmasın sonunda...
Sevgiler....
“En büyük yatırım insana ve eğitime yapılan yatırımdır”düşüncesi ile okullarımıza gereken ilgi ve alaka gösterilmeli, ilim tahsil eden gençlerimiz maddi ve manevi yönden desteklemeli ki yarınlarımız umutla dolsun.
4.KOOPERATİFLERİMİZ
Kooperatif; üretim, kredi, tüketim ve mesken gibi başlıca ekonomik ihtiyaçların tatmini amacıyla kendi arzu ve idaresiyle bir araya gelen; bu ihtiyaçları karşılaştırmak için kendi iktisadi gayretleriyle bir işyeri ve işletme vücuduca getiren insanların birleşme teşebbüsleridir.
Kooperatifçilik kanununda kooperatif; ortaklarının belirli ekonomik çıkarlarını ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarına karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla kurulan değişik sermayeli kuruluşlar olarak tarif edilmektedir.
Kasabamızda yaşayan insanların bir kooperatif kurarak bu kooperatifin belde de (zamla çevrede) yaş üzümü, pazarlaması, yaş üzümle ilgili sanayi tesisleri kurması ve işletmesi,hal kurulması ve dış piyasalara girmesi ,(yurt içi)ticarette v.b. gibi konularda girişim ve atılımlarda bulunması sağlanmalı ve desteklenmelidir.Unutulmamalıdır ki kooperatiften birlik, birlikten kuvvet doğar.
Kısaca bu tespitlerimizi ve görüşlerimizi aktardıktan sonra kasabamızda bulunan kooperatiflerimiz tanıyalım.
a)Yeşilyurt 555 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifi
İzmir’de bulunan Tarım Kredi Bölge müdürlüğüne bağlı olan Yeşilyurt 555 sayılı kooperatif kasabamızda 1935 yılında kuruldu.
Cumhuriyet kurulduktan sonra Türk çiftçisini ve köylüyü kalkındırmak, Bunun içinde nakdi ve ayni kredi sağlayarak daha fazla ürün elde etmek amacıyla kuruldu.
Yeşilyurt 555 Sayılı Tarım kredi Kooperatifi’nin kurucuları şunlardır.
1.Mustafa Karaoğlan 2.Mehmet Kaya 3.Ömer Erdem
4.Ramazan Tortuk 5.Süleyman Ertürk 6.Veli Ertürk
7.Kamil Kaya 8.Hasan Çakal 9.Mehmet Tortuk
10.Mehmet Kaplan 11.Veli Eroğlu 12.Mehmet Şahin
13.Osman Baltalı 14.Mehmet Uslu 15.Hüseyin Bilgi
16.Osman Ata 17.Mustafa Ekiz 18.Hasan Cemer
19.İbrahim Ata 20.Hasan Türkmen 21.Mustafa Kuldur
22.Ali Varol 23.Süleyman Tuna
Pazar camii ’ nin avlusundaki binada geçici olarak hizmet verdi.
Ortaklarına daha iyi hizmet verebilmek için lojmanlı hizmet binasının
İhalesini 20.07.1954 tarihinde yaparak 35.803 lira 37 kuruş maliyetle
Müteahhit Ali İzmirliye verildi. 22.08.1954 tarihinde bir Pazar günü
Saat 15’de Alaşehir Ziraat Bankası müdür muavini Mustafa Topuz
Kooperatif müdürü Rıza Vural muhasebeci Hasan Canı tez yüksek
Mühendis S.T Cemaligil, yönetim kurulu başkanı Mehmet Tortuk as başkan
Süleyman Ertürk Üyeler Emine Aydın , Mehmet Akçay , fen memuru Remzi Tosun müteahhit Ali İzmirli ve köy halkında iştir arakları ile lojman hizmet binasını temeli atıldı.İnşaat 06.12.1924 tarihinde bitirildi.Eksiklerin tamamlanması ile 18.03.1955 tarihinde kooperatif kendi hizmet binasına taşındı.Aynı yıllarda 500 tonluk depo yapıldı.Kooperatif kendi hizmet binasında ortaklarına hizmet vermektedir. Yeşilyurt, Ceberkamara, Aydoğdu, Ceberburhan ,Çavuşlar, Sobran, İsmailbey ve Özpınar köylerinde ortakları bulunan kooperatif son yıllarda taktir toplayan çalışmalarıyla kasaba halkının dikkatini çekmektedir.
B)Esnaf ve sanatkarlar kredi kefalet kooperatifi
Manisa bölge birliğine bağlı olan Yeşilyurt Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi kuruluş çalışmalarını 1974 yılında başlamış olup,1975 yılında ilk genel kurulunu yaparak faaliyete başlamıştır.Kooperatife ortak olan esnaf ve sanatkarlara mesleki faaliyetleri için gerekli kredi ve banka teminat mektubu sağlamak üzere kefil olmak gayesi ile kuruldu.
Yeşilyurt Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi ilk kurucuları şöyledir.
1.Necati Arı 2.M. Kamil Devrik 3.Hüseyin Günay
4.Süleyman Karataş 5.Ali Kuruş 6.Hüseyin Günden
7.A. Veyis Işık 8.Mustafa Tokuç 9.Selahattin Yavuz
10.Ali Usta 11.Ömer Usta 12.Mustafa Dan
13.Mehmet Uslu 14.Şahin Erbaş 15.Nuri Gülcü
16.Süleyman Koran 17.Arif Erdoğan 18.Cengiz Erdoğan
19.İsmet Eroğlu 20.Ali Vural 21.Mehmet Tel
22.Mehmet Toprak 23.Hüseyin Gök 24.Seyfi Karakurt
25.Mustafa Uslu 26.Hüseyin Kocagöz 27.İbrahim Süzer
28.Ali Şahin 29.Bekir Boğa 30.Himmet Kına
Bu güne kadar geçici binalarda ortaklarına hizmet veren kooperatif iki katlı hizmet binasından esnaflarımıza daha iyi hizmetler sunmaktadır.
c) S.S. 41 Nolu Yeşilyurt Minibüsçüleri Motorlu Taşıtlar Kooperatifi
Ortaklarının taşıma hizmetlerini pazarlamak ve bu hizmetlerle ilgili ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 7.12.1990 tarihinde kuruldu.Kooperatifin kurucularını şöyle belirtebiliriz.
1.Abdullah Bulut
2.Hüseyin Arı
3.Müslüm Çetin
4.Fevzi Ölmez
5.Hüseyin Varol
6.Ahmet Devrik
7.Yıldırım Devrik
Kooperatif geçici olarak Yeşilyurt Oto garında bulunan dükkanda hizmet vermektedir.
ç)1041 Nolu Tariş
Genel müdürlüğü İzmir’de bulunan 1401 nolu Tarım Satış Kooperatifi kasabamızda 1993 yılında kurulmuştur.Tariş’in amacı ; Ortaklarının ürünlerine devamlı alıcı bulmak, sürümü sağlamak ,iç ve dıştaki aracılara giden kazancı,üreticilere mal ederek onları kuvvetlendirmek,fiyatların zararlı dalgalanmalarının önüne geçmek , ürünlerin standartlaşmasını gerçekleştirmek ortakların üretim ihtiyaçlarına yarayan her çeşit araç ve gereçleri en ucuza fiyatla temin edip dağıtmak,ortakların teslim ettiği ürünleri işlemek ambalajlamak,iç ve dış yasalarda satışını sağlamak,üreticilerin mesleki bilgilerini artırmak, bunun için kurslar açmak,seminerler düzenlemek yabancı ülkelerdeki benzer kuruluşlarla işbirliği yapmak tanıtıcı ve eğitici faaliyetlerde bulunmaktadır.
1041 nolu Tariş’ in kurucularını şöyle belirtebiliriz.
Halil Erdoğan Başkan
Recep Sağ Başkan vekili
Ali Gülecan Mehmet Uzuner İlyas Süzer
İbrahim Ekin Süleyman Çıbık Mustafa Ölmez
Yadigar Uludağ Gürsel Çakal Hasan Ata
1041 nolu Tariş ortaklarına belediyeye ait fırın –otel binasında geçici olarak hizmet vermiş, ortaklarına daha iyi hizmet verebilmek için idari bina ve depoların yapılması çalışmaları bitirilmiş (2002) hizmetini kendi binalarından vermektedirler.
Bağlıca, Çavuşlar, İsmail bey, Caberkamara, Gümüşçay, Sobran gibi çevre köylerle birlikte ortak sayısı her geçen gün artmaktadır. Ortaklara gübre ve zirai ilaç dağıtımı yapılmaktadır.Bunların yanı sıra kanaviçe, çuval, bodası, zeytin yağı v.b. de verilmektedir.
d) 1857 Nolu Yeşilyurt Sulama Kooperatifi
Tarım sahalarından çıkarılacak suyun ziraatta kullanılması ile ilgili arzı tasfiyesi, tarla başı kanalları, tarla içi sulama ve drenaj gibi zirai ulama tesisleri kurmak veya kurulmuş olan sulama tesisleri işletmek ve bakımı yapmak gayesiyle kuruldu.
1847 nolu Yeşilyurt Sulama Kooperatifi kurulması çalışmaları 1995 yılında başlamış olup 18 Haziran 1996 tarihinde kurulmuştur.
Yeşilyurt sulama Kooperatifi’ nin kurucuları şöyle belirtebiliriz.
Hüseyin Derin Ahmet Kaya Hasan Gülcü Ali çalın
Fikret Köken Hasan Tavukçu Mehmet Günden Hüseyin Çanak
Mehmet Tutal Süleyman Doğan Selahattin Ertürk Yahya Usta
Mithat Çakır Mehmet Meres Hüseyin Toker Hasan Gülcü
Fikret Köken
Kasabada sulama kooperatifi uzman kişilere tespit ettirdiği muhtelif yerlerde 6 adet sondaj kuyuları açmıştır. Kooperatifin üyeleri ve yönetim kurulu sulama kooperatifinin yürütülemeyeceğini belirterek fesih yolunu seçerek hazır durumdaki pompaları Sarıgöl Bağ sulama birliğine devretmişlerdir.
YEŞİLYURT BAĞCILIK ARAŞTIRMA İSTASYONU
Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsüne bağlıdır.Kasabada bağcılık araştırma İstasyonu inşaatına 1982 yılında başlanmış,1984 yılında bitirilerek çalışmalarına devam etmektedir.
Bağcılıkla ilgili teknikleri yörede bulunan çiftçilerle birlikte uygulayarak
Örnek fidanlar yetiştirmek ve gerekli araştırmalarda bulunarak kalite ve rekolteyi yükseltmek gayesiyle kurulmuştur.Diğer zirai denemelerde yapılmaktadır.
385 dekar arazi üzerinde kurulan istasyon da; dünyada kullanılan bütün tekniklerin Türkiye şartlarına uygunluğu enstitü tarafından incelenerek uygunluğu tespit edilmiş olan denemeleri yapılmaktadır. Bugüne kadar gerçekleştirilen proje ve araştırmalardan bazıları şunlardır.
1. Asma fidanı üretiminin ıslahı ve geliştirilmesinin uygulanması
2.Yuvarlak çekirdeksiz üzüm bağlarında farklı derinlik ve mesafelerde uygulanan gübrenin beslenme üzerindeki etkisi
3. Termoterapi ve meristem kültürü yöntemlerinle ile virüssüz asma materyali üzerinde araştırma
4.Bağ bölgeleri için uygun terbiye şekillerinin araştırılması
5.Yuvarlak çekirdeksiz üzüm çeşitlerinde budama bırakılan koltuklu dalların verimliliği üzerinde araştırmalar
6.Mesafe aralık deneme projeleri
7.Klonal selleksiyon denemesi
8.Bölgeye uygun çekirdekli sofralık ve şaraplık çeşitlerinin araştırılması
P.T.T.
Manisa Bölge Müdürlüğüne bağlı olup, Alaşehir postanesinin şubesi olarak 1964 yılında açıldı. Ulaştırma Bakanlığına bağlı iktisadi Devlet Teşekkülü’dür.
Yeşilyurt’ta P.T.T servisi geçici olarak belediyeye ait binada hizmet vermektedir. Kendi hizmet binasının yapılması gerekmektedir.
Görevi, mektup, telgraf , telefon, paket, koli, posta çeki v.s gibi her türlü posta hizmetleri vermektedir. Ülkemizde ulaşım imkanlarının artmasıyla posta sevkıyatı sürat kazanmış, uyduların devreye girmesiyle otomatik telefon ve teleks görüşmelerinde ileri derecede mesafe alınmıştır.
YEŞİLYURT SAĞLIK OCAĞI
Kasabamızda sağlık ocağı 20.01.1984 yılında kuruldu. Aşı ve bağışıklama yapılmasının yanında koruyucu hekimlik ve poliklinik hizmetleri vermek, kasabanın şebeke sularının sağlığa uygunluğunu kontrol etmek, gıda maddelerinin sağlığa uygunluğunu denetlemek koruyucu hekimlik hizmetlerinin içindedir.
Nufus planlaması tahliller yapılması doğumların izlenmesi ve riskli doğumların önceden tespit edilerek tedbirlerin alınması diğer faaliyetleridir. Yeşilyurt sağlık ocağının ilk doktoru Zuhal Altınok’dur. Sağlık ocağına bağlı olarak hizmet gören köyleri:Gümüşçay,Caberkamara,Aydoğdu,Sobran,Caberburhan olarak Belirtebiliriz. 1984 yılında 1995 yılına kadar belediyeye ait binada hizmet veren Yeşilyurt sağlık ocağı 28.07.1995 günü lojmanlı kendi hizmet binasına taşındı. 3500 m kare arsa üzerinde 3 katlı kendi hizmet binasında kamu hizmeti vermektedir. Alaşehir sağlık grup başkanlığına bağlıdır.
YEŞİLYURT ‘TA SPOR KULÜPLERİMİZ
İnsanların bedenen ruhen ,fikren ve bu unsurlar arasında koordinasyon (işbirliği ve ahenk) kurma kabiliyeti bakımından gelişmelerini ve eğlenip dinlenmelerini sağlayan eğitim ve eğlence faaliyetlerine spor adı verilmektedir.
Atatürk ‘ün spor ile güzel bir sözü vardır. Der ki” Ben sporcunun zeki ,çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim”.
Ülkemizde ve yurt dışındaki sportif faaliyetler kasabamızda ilgi ile izlenmektedir. Cumartesi ve pazar günleri profesyonel ve amatör ligler heyecanla takip edilmektedir.Ayrıca kasabamız ikinci amatör futbol liginde temsil edilmektedir.Amatör liglerde mücadele etmeden önce de çevrede yapılan turnuvalara katılarak bir çok kupa kazanmıştır.İlçemizde voleybol dalında düzenlenen kaymakamlık kupası turnuvasında da ikincilik almıştır.
Avcılar ve Atıcılar kulübünde düzenlenen sohbetlerle insanların birbirleri ile kaynaşmaları sağlanmaktadır.Avcılıkla ilgili sohbetler de bulunarak bu spora karşı ilgi ve destek oluşturulmaya çalışılmaktadır.
a)Yeşilyurt Spor kulübü:
1985 yılında kuruluş çalışmalarına başlayan Yeşilyurt spor Kulübü 31.8.1986 tarihinde kuruldu.
Gençlerimizi sportif faaliyetlerde yönlendirmek amacıyla kurulan Yeşilyurt Spor Kulübü’nün kurucularını şöyle belirtebiliriz
.
Halil TOKER Muzaffer ERDEM Hikmet BOZKURT
Sami TEK Ramazan TORTUK Eyüp TAVUKÇU
Yaşar ÇAKIR Ahmet KAYA Cavit ÇAKIR
Mehmet GÜLCÜ Ali BAKIR İbrahim EFE
Amatör futbol liginde mücadele etmeden önce de başarılı maçlar çıkaran Yeşil Yurt Spor bu başarılarını girdiği amatör kümede de sürdürmüştür.İlk kurulduğu yıl 40 lisanslı futbolcuya sahip olan Yeşil Yurt Spor1986-1987 sezonunda ,8 takımın bulunduğu 2. Amatör kümede mücadele ederek oynadığı güzel futbol ile gönüllerde taht kurmuş , hiç yenilgiyi almadan şampiyon olmuştur. Bu şampiyonlukla 1. Amatör kümeye yükselmiştir.
Renkleri yeşil kırmızıdır. Yeşilyurt spor son zamanlarda yaptığı dış transferlerle ekonomik yönden sıkıntılar yaşamaktadır.Gençlerimize tekrar spor kapılarının açılmasını temenni ederim. Yeşilyurt Spor üzerindeki değişik düşüncelerden kurtarıldığı zaman gençlerimize daha iyi spor imkanları sunulacaktır.Gençlerimiz kendini spor alanına vererek dışarılara doğru açılması sağlanacaktır.
b)Yeşilyurt Avcılar ve Atıcılar Derneği
Avcılar ve Atıcılar Derneği Yeşilyurt’ta ilk kez 1975 yılında Hüseyin Kargıçak önderliğinde kurulmuştur.
Daha sonraki yıllarda 1983’te tüzük değişikliği çalışmaları yaparak 1984 tarihinde yeniden kurulmuştur.
Avcılığı spor olarak yapmayı benimsetmek, gençleri bu spora yöneltmek
Avcılık atıcılık bilgileri vermek, av köpeklerinin cins olanını ıslah etmek ve çoğaltmak,zararlı hayvanları yok etmek için sürek avları tertip etmek ve avcılık kuruluşları arasında sportif yarışmalar düzenlemek gayesiyle kurulan
Yeşilyurt Avcılar ve Atıcılar derneğinin kurucuları şunlardır.
Cahit Tortuk (Başkan)
Ahmet Battal
Mehmet Gülcü
Süleyman Apan
Faik Kaş
Ramazan Tortuk
Yıldırım Şahin
Adnan Ertürk
Belediye Pasajı’nda 10 nolu dükkanda faaliyetlerine devam etmektedir.
a)Yeşilyurt Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği
1976 yılında Yeşil yurt Kur’an Kursu ve okulu talebeleri yardım
derneği olarak kurulan bu dernek 12 Eylül askeri müdahalesi ile tüzük
değişikliğine giderek 1983 yılında 5.12.1983 tarihinde yönetim kurulunun
aldığı karla adı Yeşilyurt kurs ve okul talebelerine yardım derneği oldu.
Kurs ve okul talebelerine ilim tahsilinde bulunanlar için maddi ve
Manevi yönden yardımcı olarak, onları her yönden korumak ve geliştirmek,
Yoksul ve kimsesiz çocukların ihtiyaçlarını ücret almadan karşılaşmak gaye-
siyle kurulan derneğin kurucularına şöyle sıralayabiliriz.
Mehmet BÜR Süleyman ŞAHİN Veli UÇAR
Mustafa KULDUR Süleyman ERTÜRK Ali ELMA
Ramazan DAĞDELEN
öğrenci kapasiteli yurt binasını yapımı, Fevzi ÇAKMAK Camii
ve lojmanı yapımı, ayrıca 1996 yılında da 3 katı lojmanın yapılması gibi faaliyetleri vardır.Öğrencilerin yurtla ilgili olarak yemek,içmek,yatak vb. masrafları ücret alınmadan dernek tarafından karşılanmakta, okula devam takipleri izlenmekte, başarıları öğrenci olmaları sağlamak için yurt idaresi tarafından etütler yapılmaktadır.
İlk öğrenci yurdu müdürü İrfan ÇAKIR’ DIR.
Yeşilyurt kurs ve okul talebelerine yardım derneği ile öğrenci yurdu kendi binalarında hizmet vermektedir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM (KASABANIN COĞRAFİ DURUMU)
Yeşilyurt kasabası,Ege bölgesinde yer alan Manisa ili Alaşehir ilçesine bağlı güzel bir kasabadır.Yeşilyurt Kasabası’nın yüzölçümü 18 km2 dir.Oturduğu alan 2 km2 dir.Yeşilyurt’un matematiksel konumu 38 35’15’’ kuzey,28 33’7’’ doğu enlem ve boylamları arasındadır.
Yeşilyurt, Kuzeyde Cabrkamara ve Gümüş çay Köyleri,Güneyde Bağlıca ve Üzümlü (Katırlı)Köyleri,Doğuda Çavuşlar ve Caberburhan Köyleri,Batıda Killik Kasabası ve Sobran Köyü ile çevrilidir.
İlçeye uzaklığı 15 km’dir.İl merkezine uzaklığı 134 km’ dir.Rakımı 176 m’dir.Kasaba Alaşehir-Eşme-Uşak karayolunun kuzeyinde ve sözkonusu yola bitişik vaziyette olup yola 2km.parelel olarak uzanmaktadır.Oturumu tamamen düz ve elverişli bir ova olarak verimli topraklar üzerine yayılmıştır.
a)Gölleri,dağları ,akarsuları ve ovaları
Kasaba sınırları içinde küçük çapta bulun göller kurulmuştur.Kayda değer
Göl bulunmamaktadır.Kasabanın batısından geçen çay kasaba sınırları içinde Yeşilyurt Çay’ı adını alır. Alaşehir Çay’ı olarak Salihli’nin kuzey batısında
Gediz Nehri’ne karışır.100 km. olan bu Alaşehir Çay’ı düzenli olarak akmaz.
Bu çay üzerinde 1973 yılında Av şar Barajı’nın yapımına başlanmış ve 1979 yılında bitirilmiştir. Yeşilyurt tamamen düz ve verimli bir ovadır.Kasabanın sınırları içinde dağlık alan yok denecek kadar azdır.Kayda değer olarak tilki tepesi ve kumaş tepesi vardır. Bunlarda kasaba sınırındadır.Kasabamızda, doğu batı yönünden uzanan, Kuzeyde Umur baba dağları(1555m) güneyde Bozdağ(1900m) sıradağlar arasında uzanan verimli alüvyon ovada oluşmaktadır.Gediz çöküntü hendeğinin doğu kısmını oluşturmaktadır.
B)Deprem ve Sel Baskınları:
1800 hektar araziye sahip olan kasabamız arazilerinin tamamı düzlüktür.Kuzey ve güneyde uzanan dağlık alanların horst,aralarındaki çöküntü hendeği graben özelliğindedir.
Kırılma ve kıvrımlar nedeni ile bu çöküntü hendeği birinci derecede deprem bölgesi üzerinde bulunmaktadır.
Yer sarsıntıları büyük hasarlara sebep olduğundan kasabada binalar betonarme olarak yapılmaktadır.Nitekim 1969 senesinin 27 mart’ı 28 ine bağlayan gün,büyük çapta yer sarsıntısı olmuş ,çok binalar hasar görmüştür.Pazar Camii ve Birlik camiinin minareleri yıkılmıştır.Kasaba halkı bir müddet çadırlarda yaşamıştır.depremde evleri oturulamayacak durumda olan vatandaşlara ev yapılmıştır.Bunların yanında felaketzedelere çeşitli yardımlarda bulunulmuştur.
Ayrıca 1966 yılının ocak ayında devamlı olarak yağan 14 saatlik sürekli yağmur dolayısıyla çevrede bulunan dereler taşmış,kasaba merkezinin kuzey kısmındaki Kurtuluş Mahallesini sular basmıştır.Kanal açılmıştır.Manisa’dan gelen Bayındırlık Müdürlüğü uzmanları 25 evin oturulamayacak durumda olduğunu tespit ederek bunları tahliye ettirmiştir.
1991 yılı aralık ayında şiddetli yağmurlar yağmış,kasabanın kuzeyinden gelen çay taşmış,bahçelere büyük zarar vermiştir.Fevzi Çakmak Mahallesi’nin kuzeyinde bulunan bağları mil kaplamıştır.
Kasabanın kuzeyindeki Caberkamara Köyü’nden ve yukarıdaki derelerden gelen suların Fevzi Çakmak ve Kurtuluş Mahalleri’nin kuzey kısmındaki evlere zaman zaman küçük çapta da olsa zarar verdiği görülmüştür.Belediye başkanı Halil Doğan’ın yaptığı çalışmalarla Caberkamara Köyü’nden batıya doğru bir kanal açılarak küçük te olsa sel baskınlarına tedbir alınmıştır.
2002 yılında şiddetli yağışlarla ürünlerimizin %90 kısmı zarar görmüş ve çiftçilerimiz çok mağdur olmuştur.Üzümlerimiz sergilerde kalmış, günlerce yağan aralıksız yağmurlar sel gibi akmıştır.Kasaba halkı mağdur olmuştur.Yüce mevlam bizleri her türlü afetlerden muhafaza etsin.Bizleri korusun.(amin)
C)İklim ve Hava Durumu
Kasabamızın kışları ılık ve yağışlı,yazları sıcak ve kuraktır.Akdeniz iklimine sahip olan kasabada yağış ve sıcaklık durumlarında dalgalanmalar olur.Bunun sebebi de denizden uzak kalkmasıdır.Dağların denize dik olarak uzanması,denizin etkisinin iç kesimlere kadar etkisini kolaylaştırır.Bununla beraber sıcaklığın ve yağışın azalması yükseltinin artmasına da bağlıdır.Kasabada ortalama yıllık yağış miktarı 400-600 ml.arasındadır.Yağışlar genellikle kış aylarındadır.
Yıllık sıcaklık ortalaması 18-20 C’ arasındadır.Buzlanma ve don olayları nadir olarak görülmektedir.Mevsimlere gelince,ilkbahar ve kış kısa,yaz ve sonbahar uzun geçer.
Bu tespitleri aktardıktan sonra kasabada meydana gelen ayaz ve don durumlarını şöyle belirtebiliriz.
En büyük zarar 1960 yılının Mayıs ayında görülenidir.aralıklarla yağan yağmurda bağ ve bahçeler çok büyük bir zarara uğramıştır.Söz konusu yılda kasaba halkının bağlardan yiyecek üzümü bulamadıkları anlatılmaktadır.Bunun sebebi mavi küf denen hastalıktır.
10-11 Nisan 1960 tarihinde de havaların soğuk olması sebebiyle don olayı görülmüştür.Zamanın parası ile bu zararın 3 milyon olduğu belirtilmiştir.Şubat 1983
yılında da don olayı görülmüş olup,bu olaydan sonra bağlarını kökten budayan veya kazan vatandaşlar olmuştur.
Yıllık Yağış Grafiği(Aylara göre mm. cinsinden)
Aylara göre yıllık sıcaklık grafiği
Ç) Toprakları ve Ekime Elverişliliği:
Kasabamızın arazilerinin toprağı oldukça verimlidir.toprağın tamamına yakını alüvyon ova üzerindedir.Alüvyon topraklar bileşimlerinde her türlü kayaların özelliklerini taşımaktadır.Bu nedenle çok verimlidir.Topraklarımız her türlü ekime elverişlidir.
1800 hektar verimli ve büyük bir kısmı sulak araziye sahip olan kasabamızda en büyük alanı üzüm bağları oluşturmaktadır.(1100 dekar) Kaliteli kuru ve yaş üzüm yetiştirilir.Ortalama olarak 1 dekar bağdan 600 kg. kuru üzüm alınabilir.ayrıca kasabamızda buğday,arpa vb. gibi tahıllarda önemli yer alırlar.endüstriyel bitkilerden pamuk,masraflı olduğu için son yıllarda artık yoktur.
Yeşilyurt, Kuzeyde Cabrkamara ve Gümüş çay Köyleri,Güneyde Bağlıca ve Üzümlü (Katırlı)Köyleri,Doğuda Çavuşlar ve Caberburhan Köyleri,Batıda Killik Kasabası ve Sobran Köyü ile çevrilidir.
İlçeye uzaklığı 15 km’dir.İl merkezine uzaklığı 134 km’ dir.Rakımı 176 m’dir.Kasaba Alaşehir-Eşme-Uşak karayolunun kuzeyinde ve sözkonusu yola bitişik vaziyette olup yola 2km.parelel olarak uzanmaktadır.Oturumu tamamen düz ve elverişli bir ova olarak verimli topraklar üzerine yayılmıştır.
a)Gölleri,dağları ,akarsuları ve ovaları
Kasaba sınırları içinde küçük çapta bulun göller kurulmuştur.Kayda değer
Göl bulunmamaktadır.Kasabanın batısından geçen çay kasaba sınırları içinde Yeşilyurt Çay’ı adını alır. Alaşehir Çay’ı olarak Salihli’nin kuzey batısında
Gediz Nehri’ne karışır.100 km. olan bu Alaşehir Çay’ı düzenli olarak akmaz.
Bu çay üzerinde 1973 yılında Av şar Barajı’nın yapımına başlanmış ve 1979 yılında bitirilmiştir. Yeşilyurt tamamen düz ve verimli bir ovadır.Kasabanın sınırları içinde dağlık alan yok denecek kadar azdır.Kayda değer olarak tilki tepesi ve kumaş tepesi vardır. Bunlarda kasaba sınırındadır.Kasabamızda, doğu batı yönünden uzanan, Kuzeyde Umur baba dağları(1555m) güneyde Bozdağ(1900m) sıradağlar arasında uzanan verimli alüvyon ovada oluşmaktadır.Gediz çöküntü hendeğinin doğu kısmını oluşturmaktadır.
B)Deprem ve Sel Baskınları:
1800 hektar araziye sahip olan kasabamız arazilerinin tamamı düzlüktür.Kuzey ve güneyde uzanan dağlık alanların horst,aralarındaki çöküntü hendeği graben özelliğindedir.
Kırılma ve kıvrımlar nedeni ile bu çöküntü hendeği birinci derecede deprem bölgesi üzerinde bulunmaktadır.
Yer sarsıntıları büyük hasarlara sebep olduğundan kasabada binalar betonarme olarak yapılmaktadır.Nitekim 1969 senesinin 27 mart’ı 28 ine bağlayan gün,büyük çapta yer sarsıntısı olmuş ,çok binalar hasar görmüştür.Pazar Camii ve Birlik camiinin minareleri yıkılmıştır.Kasaba halkı bir müddet çadırlarda yaşamıştır.depremde evleri oturulamayacak durumda olan vatandaşlara ev yapılmıştır.Bunların yanında felaketzedelere çeşitli yardımlarda bulunulmuştur.
Ayrıca 1966 yılının ocak ayında devamlı olarak yağan 14 saatlik sürekli yağmur dolayısıyla çevrede bulunan dereler taşmış,kasaba merkezinin kuzey kısmındaki Kurtuluş Mahallesini sular basmıştır.Kanal açılmıştır.Manisa’dan gelen Bayındırlık Müdürlüğü uzmanları 25 evin oturulamayacak durumda olduğunu tespit ederek bunları tahliye ettirmiştir.
1991 yılı aralık ayında şiddetli yağmurlar yağmış,kasabanın kuzeyinden gelen çay taşmış,bahçelere büyük zarar vermiştir.Fevzi Çakmak Mahallesi’nin kuzeyinde bulunan bağları mil kaplamıştır.
Kasabanın kuzeyindeki Caberkamara Köyü’nden ve yukarıdaki derelerden gelen suların Fevzi Çakmak ve Kurtuluş Mahalleri’nin kuzey kısmındaki evlere zaman zaman küçük çapta da olsa zarar verdiği görülmüştür.Belediye başkanı Halil Doğan’ın yaptığı çalışmalarla Caberkamara Köyü’nden batıya doğru bir kanal açılarak küçük te olsa sel baskınlarına tedbir alınmıştır.
2002 yılında şiddetli yağışlarla ürünlerimizin %90 kısmı zarar görmüş ve çiftçilerimiz çok mağdur olmuştur.Üzümlerimiz sergilerde kalmış, günlerce yağan aralıksız yağmurlar sel gibi akmıştır.Kasaba halkı mağdur olmuştur.Yüce mevlam bizleri her türlü afetlerden muhafaza etsin.Bizleri korusun.(amin)
C)İklim ve Hava Durumu
Kasabamızın kışları ılık ve yağışlı,yazları sıcak ve kuraktır.Akdeniz iklimine sahip olan kasabada yağış ve sıcaklık durumlarında dalgalanmalar olur.Bunun sebebi de denizden uzak kalkmasıdır.Dağların denize dik olarak uzanması,denizin etkisinin iç kesimlere kadar etkisini kolaylaştırır.Bununla beraber sıcaklığın ve yağışın azalması yükseltinin artmasına da bağlıdır.Kasabada ortalama yıllık yağış miktarı 400-600 ml.arasındadır.Yağışlar genellikle kış aylarındadır.
Yıllık sıcaklık ortalaması 18-20 C’ arasındadır.Buzlanma ve don olayları nadir olarak görülmektedir.Mevsimlere gelince,ilkbahar ve kış kısa,yaz ve sonbahar uzun geçer.
Bu tespitleri aktardıktan sonra kasabada meydana gelen ayaz ve don durumlarını şöyle belirtebiliriz.
En büyük zarar 1960 yılının Mayıs ayında görülenidir.aralıklarla yağan yağmurda bağ ve bahçeler çok büyük bir zarara uğramıştır.Söz konusu yılda kasaba halkının bağlardan yiyecek üzümü bulamadıkları anlatılmaktadır.Bunun sebebi mavi küf denen hastalıktır.
10-11 Nisan 1960 tarihinde de havaların soğuk olması sebebiyle don olayı görülmüştür.Zamanın parası ile bu zararın 3 milyon olduğu belirtilmiştir.Şubat 1983
yılında da don olayı görülmüş olup,bu olaydan sonra bağlarını kökten budayan veya kazan vatandaşlar olmuştur.
Yıllık Yağış Grafiği(Aylara göre mm. cinsinden)
Aylara göre yıllık sıcaklık grafiği
Ç) Toprakları ve Ekime Elverişliliği:
Kasabamızın arazilerinin toprağı oldukça verimlidir.toprağın tamamına yakını alüvyon ova üzerindedir.Alüvyon topraklar bileşimlerinde her türlü kayaların özelliklerini taşımaktadır.Bu nedenle çok verimlidir.Topraklarımız her türlü ekime elverişlidir.
1800 hektar verimli ve büyük bir kısmı sulak araziye sahip olan kasabamızda en büyük alanı üzüm bağları oluşturmaktadır.(1100 dekar) Kaliteli kuru ve yaş üzüm yetiştirilir.Ortalama olarak 1 dekar bağdan 600 kg. kuru üzüm alınabilir.ayrıca kasabamızda buğday,arpa vb. gibi tahıllarda önemli yer alırlar.endüstriyel bitkilerden pamuk,masraflı olduğu için son yıllarda artık yoktur.
Etiketler:
Ceyhan Ortaç,
Yeşilyurt Bilgi,
Yeşilyurt Hakkında,
Yeşilyurt Tarihi
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM (KASABADA EKONOMİK YAPI)
d) TARIM
Gediz çöküntü hendeğinin ve Alaşehir ilçesinin doğusunda yer alan kasabamızın toprak genişliği 1800 hektardır.
Kasaba topraklarının verimli kabul edilen kısmına kasabanın nüfusu yayılmaktadır.
Sanayi ve işletmecilik alanında büyük yatırımlara muhtaç olan kasabamızda daha çok küçük esnaf sınıfına giren tamirci, tenekeci, kaynakçı, kunduracı, demirci, marangoz, terzi, gibi küçük el sanatları ile halkın ve çevremizdeki köylerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekildedir.Halkın başlıca uğraşım alanı tarımdır.Önceleri geleneksel ve ilkel olarak yapılan tarım çalışmaları yerini modern bir tarza bırakmıştır.Tarımsal çalışmalar bilime ve araştırmalara dayalı olarak sürdürülmektedir.Kasabada Bağcılık Araştırma İstasyonu bütün araştırmaları yürütür.
250-300 civarında traktör ,çapalama,gübreleme,ilaçlama,sürme ,pulvarizatör makinelerinin kasabada yeterli sayıda olması tarımın modern alet ve usullerle yapıldığının bir göstergesidir.
Kasabamız ekonomisinde en önemli yeri bağcılık olur.Geçmişte bağcılık daha dar ve ilkel usullerle yapılırdı.1961 yılında yapılan bir araştırmada 240 ton pamuk,175 ton üzüm alındığı tespit edilmiştir.Bugün ise bağ alanları genişledi.Modern usuller uygulanmaya başladı.Modern ziraat aletleri ile işlenen topraklarımızda verim daha da da arttı.Tarımın verimli bir saha haline gelmesinde gübre kullanma alışkanlığı ve 1982 yılından itibaren Avşar Barajından arazilerin sulanmasının sağlanmasının da önemli bir faktör olduğunu belirtelim.Avşar Barajından sulama sistemleri olarak kapalı damlama sulama sistemi projesi hazırlanarak bağlarımızın daha kaliteli üzüm yetiştiriciliği yapılabilir. Amonyum sülfat Amonyum nitrat ve DAP gübrelerinin yanında hayvan gübresi de sıkça kullanılmaktadır.
Kasabada yüksek sistem bağcılığına geçiş 1970 yılına rastlamaktadır.İlk yüksek sistem uygulamasını Hüseyin karaaslan gerçekleştirmiştir.(Emekli öğretmen) ziraat bankası 4816 lira kredi vermiştir.Bu sistemle verim 2-3 kat artmıştır.
Daha fazla verim elde edebilmek için söz konusu sistemin en son teknikleri uygulanmakta ve araştırmalar yapılmaktadır.
1 dekar bağdan 1 ton dan fazla verim alan vatandaşlar olduğu gibi kır bağlar den,ilen yerlerde 300 kg. ürün alan vatandaşlar da vardır.kasabada 1 dekar bağdan ortalama olarak 600-650 kg. ürün alınmaktadır.
Üzüm çeşitlerinden çekirdeksiz sultani üzümü en meşhurdur.Son yıllarda çekirdekli sofralık üzüm çeşitlerinden de mevlana meşhurdur kasabada 22 çeşit sofralık üzüm çeşidi bağ bulunmaktadır.Palieri çeşidi çardak sistemi düzgün ve verimi bol olan bir çeşit Ceyhan ORTAÇ tarafından 5 dekar sofralık üzüm bağı örnek olacak bir şekilde tesis edilmiştir.
Bağların yüksek sisteme alınması için ilçe ziraat mühendisliği çalışmaları ve ziraat bankası nın düşük faizli kredi vermesi etkili olmuştur.Bu durum çiftçilerimizi hareketlendirmiştir.1996 yılında kasabamızdaki bağların tamamı yüksek sistem şeklindedir.
Üzüm hasat zamanında kesilen üzümlerin kelterlerle sergiye çekilmesi ve orada bandırma işlemi yapıldıktan sonra beton,kanaviçe,tel ve toprak sergilere serilerek kurutulur.(Bandırma işlemi özel olarak hazırlanmış suya kelterlerin daldırılmasıyla olur) Üzümlerin kuruması hava şartlarına göre değişik olmakla beraber ortalama olarak 8-9 gündür.Üzümler kurutulduktan sonra toparlanarak savurma makinaları ile savrularak torbalara yerleştirilir.
Tarla bitkileri olarak buğday,arpa,patates,soğan,domates vb. gibi mahsuller yetiştirilir.Bunlardan en çok yetiştirilen buğday ve arpa dır.sonra,son yıllarda patates ,soğan ve domateste önemli bir yer tutar.Kendi ihtiyaçlarını karşılanması ile sınırlı kalan bazı meyvelerde yetiştirilir.
Bağlardan toplanan yapraklar da kasaba ekonomisine önemli bir katkı sağlar.
Şimdi de kasabamızdaki arazilerin sulanması ile ilgili tespitlerimizi belirtelim.Kasabamız su bakımından zengin bir potansiyele sahiptir.1982 yılından itibaren DSİ kontrolünde Avşar barajından ve DSİ ye ait pompalardan yapılmaktadır.Sulama işlerinin 1995 yılında özelleştirilmesinden sonra bu faaliyetleri sulama birliği yürütmektedir.Sulama birliği Sarıgöl ilçesindedir.Kasabamız sulama dönemlerinde 700 hektar araziyi bu birlik vasıtasıyla sulamaktadır.Ayrıca şahıs pompalarından da sulama işlemi yapılmaktadır.
Yeşilyurt’ta tarım alanında kurulacak olan sanayi ve işletmeler hem
Yatırımcılarına hem de kasaba halkına önemli ölçüde ekonomik katkılar
Sağlayacaktır.Bu konuda kasaba halkı birliktelik içine girmeye çalışmalıdır.Her fert kendini bu konuda sorumlu hissetmelidir.
2.HAYVANCILIK
Kasabamız ekonomisinde az da olsa hayvancılığın önemli yeri vardır.Kasabada sığırlar kültür ırkıdır.Yerli ırk hemen hemen yoktur.Sığırla Kültür ırkı olarak holştain ( siyah_ beyaz) montofon cinsleri vardır.Koyunların kama kuyruk ( pırıt) ırkıdır.Yılda 2-3 kuzulama yaparlar.Kasabada keçi yoktur.
İlçe tarım müdürlüğünün verilerine göre kasabamızda 380 sığır ,1100 koyun vardır.Sığır ve koyunların hastalıklara karşı korumaları için yapılan aşılama çalışmaları ilçe tarım müdürlüğü tarafından yapılmaktadır.Sığırlara şap ve sığır vebası ,koyunlara koyun çiçeği,şap, ağalaksi ( süt kesim), enteretoksemi ( çelerme) aşıları yapılmaktadır.
Tavukçuluk ise ev tavukçuluğu şeklindedir .Yavaş yavaş modem Usullerle yapılmaya başlanan bir alan haline gelmektedir.Her evde birkaç adet olarak beslenen tavukçuluğun yanı sıra, tavukçuluğun bir işletme şekline bürünmeye başlamıştır. Yumurta tavukçuluğu üretim Çiftliği ilk olarak İsmail Ayaz, etçil (Broler)ırkı tavuk üretim çiftliği Olarak Mustafa Meres ve Turgut Ertürk tarafından kurulmuştur. Kasabada bulunan bu tavuk çiftliklerinin kapasitesi 15000dir. Hayvancılık alanında yapılacak atılımlar kasaba ekonomisinde daha fazla katkı sağlayacaktır.
SOSYAL DURUM
Kasaba halkının sosyal durumu ilçemizin kasabaları içerisinde en iyi durumda olanı denebilir. Yeşilyurt’tan yurt dışına ilk giden Mehmet Tokuç’ tur.
Bundan kısa bir süre sonrada Ahmet Kına gitmiştir.Bugün yurt dışında çalışan
Pek çok insan vardır.Kasabada inşaat sektörü yavaş bir şekilde artmaktadır. Konutlar ihtiyaçlar oranında yapıldığından ve toplu konut hareketlerini başlamaması nedeniyle, memurlar açısından ev bulmak zorlaşmaktadır.Kasabamıza gelen memurlar ilçeden gidiş geliş yapmaktadırlar.Kasabamız bu durumdan şikayetçi olmalı ve bu problemi çözmek için çalışmalar yapılmalıdır.
SANAYİ VE İŞLETMECİLİK
Kasabamızda göze çapan belli bir sanayi atılımı yoktur.Sanayi akışı küçük işletmecilik şeklindedir. Kasabada küçük sanayi sitesi belediye tarafından yapılarak düzenli duruma getirilmiştir.1996 Haziran ayında hizmete girmiştir.Burada oto tamircisi , oto elektrikçisi , lastikçiler, bisiklet v.b. tamirciler vardır.Küçük sanayi sitesi ile bir nevi de olsa dağınıklıktan kurtulmuş, tertip ve düzen sağlanmıştır .Kasabada değişen elektrik ve su tesisatçıları mevcuttur. 2 adet tornacı ve 2 adet benzinlik vardır. İmalatını kendilerinin yapığı pastane de mevcuttur.Ayrıca halkın sosyal ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla belediye tarafından yapılan park gazinosu 5 adet çocuk bahçesi, 1 hamam ve otel vardır. Bunlardan başka olarak kasabada 6 adet lokanta vardır.
Sanayi ve işletmecilik alanında yatırımlara ihtiyaç vardır.Sanayicilere kasabamızda yatırım yapmaları konusunda teşvikler yapılmalıdır.
TİCARET
Kasabamız Yeşilyurt’ta ticaret son yıllarda önem kazanmaktadır.
İlimiz Manisa olsa da ticari ilişkilerimiz burasıyla oldukça azdır.
Gerek yetiştirdiği ürünlerin pazarlanması alım-satım işlerinin İzmir başta olmak üzere Denizli ve Uşak illeri ile yapar.İlçemiz Alaşehir’le ticari ilişkileri iyi olan kasabamız Sarıgöl ve Salihli ilçeleri ile az da olsa ticari ilişkisi vardır.
Tüccarlar almış oldukları ürünleri İzmir Ticaret borsasında satarlar.
Yeşilyurt’ta ticarete daha fazla önem verilmelidir.Ticaretle uğraşan insanımız gerçekten azdır.
Yeşilyurt ta ilk Pazar kurulması 1931 yıllarındadır. Pazar kurulmasını sağlayan kişi, kasabanın önemli şahsiyetlerinden Hasan Kahya dır. Olay şöyle anlatılır.
Köye gelmekte olan satıcıların belirli bir yere toplayarak vatandaşların alışveriş yapmaları sağlar. Düzenli yer tutan satıcıların elinde kalan mallarını Hasan Kahya satın alarak fakir ve kimsesizlere dağıtır.Böylelikle satıcıların tekrar gelmelerini sağlar.
Perşembe günleri kurulan Pazar her geçen gün genişleyerek kurulmaktadır. Önceleri belediye fırınının önlerinde ve onun çevresinde kurulan Pazar yeri zamanla bugünkü yerine taşınmıştır.Belediye Başkanı Halil Doğanın döneminde üzeri örtülmüş olup daha tertipli ve düzenli hale getirilmiştir.
Çevre ve kasaba halkı satıcıları tarafından her Perşembe günleri Pazar kurulmaktadır.
Gediz çöküntü hendeğinin ve Alaşehir ilçesinin doğusunda yer alan kasabamızın toprak genişliği 1800 hektardır.
Kasaba topraklarının verimli kabul edilen kısmına kasabanın nüfusu yayılmaktadır.
Sanayi ve işletmecilik alanında büyük yatırımlara muhtaç olan kasabamızda daha çok küçük esnaf sınıfına giren tamirci, tenekeci, kaynakçı, kunduracı, demirci, marangoz, terzi, gibi küçük el sanatları ile halkın ve çevremizdeki köylerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekildedir.Halkın başlıca uğraşım alanı tarımdır.Önceleri geleneksel ve ilkel olarak yapılan tarım çalışmaları yerini modern bir tarza bırakmıştır.Tarımsal çalışmalar bilime ve araştırmalara dayalı olarak sürdürülmektedir.Kasabada Bağcılık Araştırma İstasyonu bütün araştırmaları yürütür.
250-300 civarında traktör ,çapalama,gübreleme,ilaçlama,sürme ,pulvarizatör makinelerinin kasabada yeterli sayıda olması tarımın modern alet ve usullerle yapıldığının bir göstergesidir.
Kasabamız ekonomisinde en önemli yeri bağcılık olur.Geçmişte bağcılık daha dar ve ilkel usullerle yapılırdı.1961 yılında yapılan bir araştırmada 240 ton pamuk,175 ton üzüm alındığı tespit edilmiştir.Bugün ise bağ alanları genişledi.Modern usuller uygulanmaya başladı.Modern ziraat aletleri ile işlenen topraklarımızda verim daha da da arttı.Tarımın verimli bir saha haline gelmesinde gübre kullanma alışkanlığı ve 1982 yılından itibaren Avşar Barajından arazilerin sulanmasının sağlanmasının da önemli bir faktör olduğunu belirtelim.Avşar Barajından sulama sistemleri olarak kapalı damlama sulama sistemi projesi hazırlanarak bağlarımızın daha kaliteli üzüm yetiştiriciliği yapılabilir. Amonyum sülfat Amonyum nitrat ve DAP gübrelerinin yanında hayvan gübresi de sıkça kullanılmaktadır.
Kasabada yüksek sistem bağcılığına geçiş 1970 yılına rastlamaktadır.İlk yüksek sistem uygulamasını Hüseyin karaaslan gerçekleştirmiştir.(Emekli öğretmen) ziraat bankası 4816 lira kredi vermiştir.Bu sistemle verim 2-3 kat artmıştır.
Daha fazla verim elde edebilmek için söz konusu sistemin en son teknikleri uygulanmakta ve araştırmalar yapılmaktadır.
1 dekar bağdan 1 ton dan fazla verim alan vatandaşlar olduğu gibi kır bağlar den,ilen yerlerde 300 kg. ürün alan vatandaşlar da vardır.kasabada 1 dekar bağdan ortalama olarak 600-650 kg. ürün alınmaktadır.
Üzüm çeşitlerinden çekirdeksiz sultani üzümü en meşhurdur.Son yıllarda çekirdekli sofralık üzüm çeşitlerinden de mevlana meşhurdur kasabada 22 çeşit sofralık üzüm çeşidi bağ bulunmaktadır.Palieri çeşidi çardak sistemi düzgün ve verimi bol olan bir çeşit Ceyhan ORTAÇ tarafından 5 dekar sofralık üzüm bağı örnek olacak bir şekilde tesis edilmiştir.
Bağların yüksek sisteme alınması için ilçe ziraat mühendisliği çalışmaları ve ziraat bankası nın düşük faizli kredi vermesi etkili olmuştur.Bu durum çiftçilerimizi hareketlendirmiştir.1996 yılında kasabamızdaki bağların tamamı yüksek sistem şeklindedir.
Üzüm hasat zamanında kesilen üzümlerin kelterlerle sergiye çekilmesi ve orada bandırma işlemi yapıldıktan sonra beton,kanaviçe,tel ve toprak sergilere serilerek kurutulur.(Bandırma işlemi özel olarak hazırlanmış suya kelterlerin daldırılmasıyla olur) Üzümlerin kuruması hava şartlarına göre değişik olmakla beraber ortalama olarak 8-9 gündür.Üzümler kurutulduktan sonra toparlanarak savurma makinaları ile savrularak torbalara yerleştirilir.
Tarla bitkileri olarak buğday,arpa,patates,soğan,domates vb. gibi mahsuller yetiştirilir.Bunlardan en çok yetiştirilen buğday ve arpa dır.sonra,son yıllarda patates ,soğan ve domateste önemli bir yer tutar.Kendi ihtiyaçlarını karşılanması ile sınırlı kalan bazı meyvelerde yetiştirilir.
Bağlardan toplanan yapraklar da kasaba ekonomisine önemli bir katkı sağlar.
Şimdi de kasabamızdaki arazilerin sulanması ile ilgili tespitlerimizi belirtelim.Kasabamız su bakımından zengin bir potansiyele sahiptir.1982 yılından itibaren DSİ kontrolünde Avşar barajından ve DSİ ye ait pompalardan yapılmaktadır.Sulama işlerinin 1995 yılında özelleştirilmesinden sonra bu faaliyetleri sulama birliği yürütmektedir.Sulama birliği Sarıgöl ilçesindedir.Kasabamız sulama dönemlerinde 700 hektar araziyi bu birlik vasıtasıyla sulamaktadır.Ayrıca şahıs pompalarından da sulama işlemi yapılmaktadır.
Yeşilyurt’ta tarım alanında kurulacak olan sanayi ve işletmeler hem
Yatırımcılarına hem de kasaba halkına önemli ölçüde ekonomik katkılar
Sağlayacaktır.Bu konuda kasaba halkı birliktelik içine girmeye çalışmalıdır.Her fert kendini bu konuda sorumlu hissetmelidir.
2.HAYVANCILIK
Kasabamız ekonomisinde az da olsa hayvancılığın önemli yeri vardır.Kasabada sığırlar kültür ırkıdır.Yerli ırk hemen hemen yoktur.Sığırla Kültür ırkı olarak holştain ( siyah_ beyaz) montofon cinsleri vardır.Koyunların kama kuyruk ( pırıt) ırkıdır.Yılda 2-3 kuzulama yaparlar.Kasabada keçi yoktur.
İlçe tarım müdürlüğünün verilerine göre kasabamızda 380 sığır ,1100 koyun vardır.Sığır ve koyunların hastalıklara karşı korumaları için yapılan aşılama çalışmaları ilçe tarım müdürlüğü tarafından yapılmaktadır.Sığırlara şap ve sığır vebası ,koyunlara koyun çiçeği,şap, ağalaksi ( süt kesim), enteretoksemi ( çelerme) aşıları yapılmaktadır.
Tavukçuluk ise ev tavukçuluğu şeklindedir .Yavaş yavaş modem Usullerle yapılmaya başlanan bir alan haline gelmektedir.Her evde birkaç adet olarak beslenen tavukçuluğun yanı sıra, tavukçuluğun bir işletme şekline bürünmeye başlamıştır. Yumurta tavukçuluğu üretim Çiftliği ilk olarak İsmail Ayaz, etçil (Broler)ırkı tavuk üretim çiftliği Olarak Mustafa Meres ve Turgut Ertürk tarafından kurulmuştur. Kasabada bulunan bu tavuk çiftliklerinin kapasitesi 15000dir. Hayvancılık alanında yapılacak atılımlar kasaba ekonomisinde daha fazla katkı sağlayacaktır.
SOSYAL DURUM
Kasaba halkının sosyal durumu ilçemizin kasabaları içerisinde en iyi durumda olanı denebilir. Yeşilyurt’tan yurt dışına ilk giden Mehmet Tokuç’ tur.
Bundan kısa bir süre sonrada Ahmet Kına gitmiştir.Bugün yurt dışında çalışan
Pek çok insan vardır.Kasabada inşaat sektörü yavaş bir şekilde artmaktadır. Konutlar ihtiyaçlar oranında yapıldığından ve toplu konut hareketlerini başlamaması nedeniyle, memurlar açısından ev bulmak zorlaşmaktadır.Kasabamıza gelen memurlar ilçeden gidiş geliş yapmaktadırlar.Kasabamız bu durumdan şikayetçi olmalı ve bu problemi çözmek için çalışmalar yapılmalıdır.
SANAYİ VE İŞLETMECİLİK
Kasabamızda göze çapan belli bir sanayi atılımı yoktur.Sanayi akışı küçük işletmecilik şeklindedir. Kasabada küçük sanayi sitesi belediye tarafından yapılarak düzenli duruma getirilmiştir.1996 Haziran ayında hizmete girmiştir.Burada oto tamircisi , oto elektrikçisi , lastikçiler, bisiklet v.b. tamirciler vardır.Küçük sanayi sitesi ile bir nevi de olsa dağınıklıktan kurtulmuş, tertip ve düzen sağlanmıştır .Kasabada değişen elektrik ve su tesisatçıları mevcuttur. 2 adet tornacı ve 2 adet benzinlik vardır. İmalatını kendilerinin yapığı pastane de mevcuttur.Ayrıca halkın sosyal ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla belediye tarafından yapılan park gazinosu 5 adet çocuk bahçesi, 1 hamam ve otel vardır. Bunlardan başka olarak kasabada 6 adet lokanta vardır.
Sanayi ve işletmecilik alanında yatırımlara ihtiyaç vardır.Sanayicilere kasabamızda yatırım yapmaları konusunda teşvikler yapılmalıdır.
TİCARET
Kasabamız Yeşilyurt’ta ticaret son yıllarda önem kazanmaktadır.
İlimiz Manisa olsa da ticari ilişkilerimiz burasıyla oldukça azdır.
Gerek yetiştirdiği ürünlerin pazarlanması alım-satım işlerinin İzmir başta olmak üzere Denizli ve Uşak illeri ile yapar.İlçemiz Alaşehir’le ticari ilişkileri iyi olan kasabamız Sarıgöl ve Salihli ilçeleri ile az da olsa ticari ilişkisi vardır.
Tüccarlar almış oldukları ürünleri İzmir Ticaret borsasında satarlar.
Yeşilyurt’ta ticarete daha fazla önem verilmelidir.Ticaretle uğraşan insanımız gerçekten azdır.
Yeşilyurt ta ilk Pazar kurulması 1931 yıllarındadır. Pazar kurulmasını sağlayan kişi, kasabanın önemli şahsiyetlerinden Hasan Kahya dır. Olay şöyle anlatılır.
Köye gelmekte olan satıcıların belirli bir yere toplayarak vatandaşların alışveriş yapmaları sağlar. Düzenli yer tutan satıcıların elinde kalan mallarını Hasan Kahya satın alarak fakir ve kimsesizlere dağıtır.Böylelikle satıcıların tekrar gelmelerini sağlar.
Perşembe günleri kurulan Pazar her geçen gün genişleyerek kurulmaktadır. Önceleri belediye fırınının önlerinde ve onun çevresinde kurulan Pazar yeri zamanla bugünkü yerine taşınmıştır.Belediye Başkanı Halil Doğanın döneminde üzeri örtülmüş olup daha tertipli ve düzenli hale getirilmiştir.
Çevre ve kasaba halkı satıcıları tarafından her Perşembe günleri Pazar kurulmaktadır.
Etiketler:
Ceyhan Ortaç,
Palieri,
Yeşilyurt bilgileri,
Yeşilyurt Hakkında
B)Kasabamızda Yaşayan Soy İsimler
Kasabamızda yaşayan insanlarımızın soy isimlerinin imkanlarımız ölçüsünde araştırdık. Yeşilyurt sağlık ocağında “Ev halkı tesbit fişlerin” den hareketle soy isimlerini tek aşağıya çıkardık dikkatli olarak çalışmamıza
Rağmen gözden kaçırdığımız var ise soy isimleri bulunmayanlardan özür
Dilerim.
ACAR AYDIN CURA
AĞAR AYUS ÇAKAL
AKA
AKAY BAĞCI ÇAKIR
AKCAN BAĞIRGAN ÇALIN
AKÇAN BAKIR ÇALIŞIR
AKDAĞ BALTALI ÇELİK
AKGÖZ BARKUT ÇETİN
AKGÜL BAŞTÜRK ÇEVİK
AKGÜN BATKI ÇIBIK
AKIN BATTAL ÇILGIN
AKINCI BAYRAKTAR ÇINAR
AKIŞ BEKTAŞ ÇİÇEK
AKKUŞ BELER ÇİFTÇİ
AKMEŞE BELMEN ÇİĞİLLİ
AKTAŞ BENLİ ÇİMLER
AKTOP BENLİ ÇİMLER
ALCAN BICAK ÇORAPLI
ALKAN BIYIKLI
APAN BİLGİ DAŞLI
ARAL BİLGİLİ DEĞER
ARI BİLİR DEMİR
ARIK BOĞA DEMİRTAŞ
ARIKAN BOZKURT DENİZ
ARTIK BULUŞ DERİN
ASLAN BULUT DEVRİK
AŞÇI BÜR DİKER
ATA CAN DİKMEN
ATEŞ CEM ER DİNÇ
AVCI CEVİZCİ DİNDAR
AVUKAT CEVİZCİ OĞLU DOĞAN
AVŞAR ÇIK DÖNMEZ
AYAZ COŞKUN DURMUŞ
DÜNDAR GÜLER KOCA GÖZ
GÜMÜŞ KOPARAN
ECE GÜN AY KORAN
EFE GÜN DEN KORKMAZ
EGİN GÜNGÖR KORKUSUZ
EKİN GÜR KÖKEN
EKİZ GÜRE KÖSE
ELA GÖZ GÜR KAYA KÖSEM
ELMA GÜT KULDUR
ER GÜVEN KUPA
ERBAŞ GÜZEL KURT
ER BAYRAKTAR KURUM
ERDEM ILGIN KURUŞ
ERDEN IŞIK KUŞ
ER DOĞAN İŞLEK KUTLU
ERGİ
ER OĞLU KAPLAN MANAV
ER TOSUN KAPTAN MEMİŞ
ERTÜRK KARA MERAL
ESEN KARA ASLAN MERES
EVCİ KARACA METE
KARAÇAM METİN
FİLİZ KARAHAN
KARA KURT NEBİLİ
KAVGALI KARAKUŞ NEDİM
GAYIP KARAN
GEÇ GEL KARA OĞLAN OĞUZ
GEÇİT KARA TAŞ OK
GELEÇ KARCI OK YAZ
GEREÇ KARGICAK ORTAÇ
GİRGİN KAŞ ORUÇ
GÖK KAYA
GÖKÇE KAYIP ÖLMEZ
GÖKÇEN KESKİN ÖZASLAN
GÖNEN KILLI ÖZCAN
GÜCÜM KILINÇ ÖZ DEMİR
GÜDER KINA ÖZEN
GÜL KIRKIZ ÖZER
GÜLCÜ KIŞLA ÖZ KAYA
GÜL ECEN KIZIL TEPE ÖZLEM
ÖZŞİMŞEK TANI USLU
ÖZTÜRK TANYU USTA
TAŞÇIOĞLU UYAR
POLAT TATAR UYGUN
PIRANSA TAVUKÇU UYSAL
TEK UZUN
SAĞ TEKCAN UZUNER
SAĞMAN TEKİN
SALİMER TEL ÜLKER
SARI TİTREK ÜRKÜT
SARIBAŞ TOKER VAROL
SAV TOKUÇ VURAL
SEÇEN TOPAL
SEPET TOPRAK YAĞCI
SİVRİ TOPUK YALVAÇ
SOLMAZ TOPUZ YAMAN
SOYSAL TORTUK YAŞA
SÖNMEZ TOSUN YAŞAR
SUNGUR TUNA YAVUZ
SÜZER TUNÇ YEŞİL
TURAN YIKIL
ŞAHAN TUTAL YILDIRIM
ŞAHİN TÜRKOL YILDIZ
ŞİMŞEK TÜRKMEN YILMAN
ŞENDURU YILMAZ
UÇ
TAKMAK UÇAR ZENGİN
TAN ULUDAĞ ZEYBEK
Rağmen gözden kaçırdığımız var ise soy isimleri bulunmayanlardan özür
Dilerim.
ACAR AYDIN CURA
AĞAR AYUS ÇAKAL
AKA
AKAY BAĞCI ÇAKIR
AKCAN BAĞIRGAN ÇALIN
AKÇAN BAKIR ÇALIŞIR
AKDAĞ BALTALI ÇELİK
AKGÖZ BARKUT ÇETİN
AKGÜL BAŞTÜRK ÇEVİK
AKGÜN BATKI ÇIBIK
AKIN BATTAL ÇILGIN
AKINCI BAYRAKTAR ÇINAR
AKIŞ BEKTAŞ ÇİÇEK
AKKUŞ BELER ÇİFTÇİ
AKMEŞE BELMEN ÇİĞİLLİ
AKTAŞ BENLİ ÇİMLER
AKTOP BENLİ ÇİMLER
ALCAN BICAK ÇORAPLI
ALKAN BIYIKLI
APAN BİLGİ DAŞLI
ARAL BİLGİLİ DEĞER
ARI BİLİR DEMİR
ARIK BOĞA DEMİRTAŞ
ARIKAN BOZKURT DENİZ
ARTIK BULUŞ DERİN
ASLAN BULUT DEVRİK
AŞÇI BÜR DİKER
ATA CAN DİKMEN
ATEŞ CEM ER DİNÇ
AVCI CEVİZCİ DİNDAR
AVUKAT CEVİZCİ OĞLU DOĞAN
AVŞAR ÇIK DÖNMEZ
AYAZ COŞKUN DURMUŞ
DÜNDAR GÜLER KOCA GÖZ
GÜMÜŞ KOPARAN
ECE GÜN AY KORAN
EFE GÜN DEN KORKMAZ
EGİN GÜNGÖR KORKUSUZ
EKİN GÜR KÖKEN
EKİZ GÜRE KÖSE
ELA GÖZ GÜR KAYA KÖSEM
ELMA GÜT KULDUR
ER GÜVEN KUPA
ERBAŞ GÜZEL KURT
ER BAYRAKTAR KURUM
ERDEM ILGIN KURUŞ
ERDEN IŞIK KUŞ
ER DOĞAN İŞLEK KUTLU
ERGİ
ER OĞLU KAPLAN MANAV
ER TOSUN KAPTAN MEMİŞ
ERTÜRK KARA MERAL
ESEN KARA ASLAN MERES
EVCİ KARACA METE
KARAÇAM METİN
FİLİZ KARAHAN
KARA KURT NEBİLİ
KAVGALI KARAKUŞ NEDİM
GAYIP KARAN
GEÇ GEL KARA OĞLAN OĞUZ
GEÇİT KARA TAŞ OK
GELEÇ KARCI OK YAZ
GEREÇ KARGICAK ORTAÇ
GİRGİN KAŞ ORUÇ
GÖK KAYA
GÖKÇE KAYIP ÖLMEZ
GÖKÇEN KESKİN ÖZASLAN
GÖNEN KILLI ÖZCAN
GÜCÜM KILINÇ ÖZ DEMİR
GÜDER KINA ÖZEN
GÜL KIRKIZ ÖZER
GÜLCÜ KIŞLA ÖZ KAYA
GÜL ECEN KIZIL TEPE ÖZLEM
ÖZŞİMŞEK TANI USLU
ÖZTÜRK TANYU USTA
TAŞÇIOĞLU UYAR
POLAT TATAR UYGUN
PIRANSA TAVUKÇU UYSAL
TEK UZUN
SAĞ TEKCAN UZUNER
SAĞMAN TEKİN
SALİMER TEL ÜLKER
SARI TİTREK ÜRKÜT
SARIBAŞ TOKER VAROL
SAV TOKUÇ VURAL
SEÇEN TOPAL
SEPET TOPRAK YAĞCI
SİVRİ TOPUK YALVAÇ
SOLMAZ TOPUZ YAMAN
SOYSAL TORTUK YAŞA
SÖNMEZ TOSUN YAŞAR
SUNGUR TUNA YAVUZ
SÜZER TUNÇ YEŞİL
TURAN YIKIL
ŞAHAN TUTAL YILDIRIM
ŞAHİN TÜRKOL YILDIZ
ŞİMŞEK TÜRKMEN YILMAN
ŞENDURU YILMAZ
UÇ
TAKMAK UÇAR ZENGİN
TAN ULUDAĞ ZEYBEK
BEŞİNCİ BÖLÜM (KÜLTÜR, GELENEK VE GÖRENEK)
DENİZLİ’DE BİR GÜREŞ MÜSABAKASI
CEVİZCİ PEHLİVAN İLE AŞIK DEDE
Cevizci Pehlivan Deliler Köyünde, çiftlik yaparak yaşamını sürdürmektedir. Adı Süleyman (Cevizci)dir.Kendisine Cevizci Pehlivan diye hitap edilmesinin sebebi yaman bir güreşçi olmasından dolayıdır.
Köy’e Denizli’den urgan satıcısı gelmektedir. Cevizci urganları koparacak güce sahiptir.Satıcı ile iddia üzerine urganı koparır.Arkadaş olurlar.Her köye gelişinde Cevizci ile muhabbet eder. Bir gün muhabbet esnasında “Denizli’ de yağlı güreşleri yapılacağını” Cevizciye söyler. Cevizci’nin yaman bir pehlivan olduğunu iyi bilmektedir.Cevizcide zaten çevrede yapılan güreşleri hiç kaçırmamaktadır.Tarlaya bile gitse kıs beti devamlı yanındadır.(kıs bet:Meşinden yapılmış kısa paçalı dar pantolon)Cevizci Denizli’ye varınca, köye urgan satmaya gelen arkadaşının yanına gider. Satıcı ile birlikte giderek ertesi günü başlayacak olan güreşlere katılmak için kaydını yaptırırlar.
Güreşler ertesi gün başlarlar. Güreşler deste, küçük , orta ,büyük , orta ,
Başaltı ve baş olmak üzere beş kategoride yapılacaktır.Yenilen er meydanından çekilmektedir. Yenilenlerin çekilmesiyle meydana kalakala cevizci ile Tavaslı pehlivan kalmıştır.Tavaslı ile Cevizci yaman bir güreşi tutuşurlar. Cevizci Tavaslıya yeneceğini anlar. Onu yıkacak ama sonrasına düşündüğünden biraz çekinmektedir.
Güreşleri Aşık Dede izlemektedir. (Aşık Dede: Asıl adı Himmet . Deliler Köyü’nde sesi pek gür ve yanık olduğundan Aşık Dede lakabıyla tanınmıştır. Üç kişi posta trenini soyar. Bu üç kişiden biri Aşık Dededir. Aşık Dede hapisten kaçar ve Denizli’de yaşamaya başlar. Orada belli bir çevresi olur Aşık Dedenin)
Aşık Dede Cevizci’nin çekindiğini hissedince “ De bre Cevizci amma uzattın! Ne beklersin! “ diye o meşhur narasını atar.
Cevizci bu meşhur naraya çok iyi tanımaktadır. Tavaslı pehlivanı bir hamlede yıkar. Ödül olarak bir tosun, at ve bir koç alır.
Valilikçe görevli askerler Cevizci pehlivanın güvenliği açısından kendi bölgesine ( Sarıgöl ) kadar eşlik ederler.
Cevizci sırtı yere gelmemiş yaman bir pehlivandır. Mezarının yeri belli değildir. En son katıldığı güreş turnuvasından geri dönmediği sanılmaktadır.
A)Camilerimiz
Kasabamızda göklere yükselen minarelerimizden okunan Ezan seslerimiz arşa yükselmekte ve kasabamızın güzel insanlarının ruhunu okşamaktadır. Camiler ibadet yerlerimizdir.Kasabamızda 4 tane cami vardır.Okular tatil olduğu zaman, ya yaz kursları düzenlenen camilerimizde ilkokul çağındaki kız ve erkek çocuklarımıza temel dini bilgiler yanında Kuran-ı Kerim okunmasını yanında öğrenme faaliyetlerini yapılmaktadır.
Kasabamızda camilerimiz yararına faaliyet gösteren dernek yoktur.
Camilerimiz yararına gösterecek dernek kurulmasını temennimizdir.Camilerimizin hayırsever kasaba halkının yardımları ile karşılanmaktadır.Mülkiyetleri belediyeye aittir.Camilerimizin tek şerefelidir.
1-Pazar Camii
Caminin yapım tarihi bilinmemektedir.1500’lü yıllarda bağcılık araştırma istasyonun olduğu alandan göç edilip civara yerleşenler tarafından yapılmıştır.İlk yapısı toprak örtülüdür. Kasabamızın ilk camisidir. Yunanlılar tarafından yıkılan Pazar Camii günümüze kadar birkaç kez restore edilerek bugünkü duruma getirilmiştir.Bugüne kadar 13 imamın görev yaptığı hafızalarda kalmıştır.
2)Birlik camii:
Camii hayırsever vatandaşların katkılarıyla ve gayretli çalışmalarıyla 1958 yılında ibadete başladı.Yapı şekli taştan olup ahşap çatılıdır.Mimarı İsmail Ustadır.Resmi kayıtlara göre toplam arsası 800 m olup,267 kapasitedir.Kasabamızın Namık Kemal mahallesindedir. Müştemilatında Kız Kuran Kursu vardır.Camiinin ilk minaresi çift şerefeli iken 1969 yılında iken yıkılmıştır.Minaresi tek şerefeli olarak yapılmıştır.Camiinin içeri giriş kapısının dönerli olması vatandaşların ilgisini çekmektedir.
3) Namık Kemal Camii:
Camii kasaba halkının maddi ve manevi katkıları ile 1975 yılında büyük bir gayretle çalışarak ibadete açıldı.Camiinin duvarları dolu tuğla ile örülmüş olup ahşap çatılıdır.Mimarı Ramazan Özerdir.Toplam arsası 2529m olan camiinin iç alanı 224mdir. Resmi kayıtlara göre 298 kişiliktir Camii ye ait lojmanı vardır. Namık Kemal Mahallesindedir.
1975 yılından 1988 yılına kadar ücreti halk tarafından karşılanan görevlilerce hizmet yürütülmüştür.Kadrolu imamı 1988 yılında görevlendirilmiştir.
4)Fevzi Çakmak Camii
Kurs ve okul talebelerine yardım derneği başkanı Süleyman Ertürk önderliğinde kasaba halkının büyük katkı ve gayretleriyle 1978 yılında ibadete açıldı yapı şekli betonarmedir. Kasabamızda tek kubbeli camidir. Fevzi Çakmak Mahallesi’ndedir. Mimarı Yusuf Demiraslan’dır.camiye ait lojmanı mevcuttur.
Toplam arsası 500 m. Olan caminin iç alanı 130 m.’dir . Resmi kayıtlara göre 173 kişi kapasiteliktir. 1978 yılında 1988 yılına kadar ücreti halk tarafından karşılanan görevlilerce hizmet yürütülmüştür. Kadrolu imamı 1988 yılında görevlendirilmiştir.
5. Namık Kemal mahallesinde yeni bir caminin inşaatına başlanılmış olup hayır sever vatandaşlarımızın yardımları ile inşallah en kısa zamanda ibadete açılır diye duacıyız.
B)TÜRBE
Sarı Saltuk Türbesi’nin kasaba olması burada olması burada yaşayan insanlara manevi bir haz vermektedir. İbrahim Gökçen “Tarihte Saruhan’ın Köyleri” kitabında Yeşilyurt’ta Sarı Saltuk Türbesi olduğunu belirtir.
SARI SALTUK
Türkistan taraflarından Anadolu’ya gelip islamiyetin yayılması için çalışan mücahit Türk derviş ve erenlerindendir. Asıl adı Mehmet , Şerif Muhammet Buhari olarak da anılır. Sarı Saltuk lakabıyla meşhur olmuştur.
Memleketi Buharadır. Horasan erenlerinden ve Hoca Ahmet Yesevi’nin halifelerindendir.
Ahmet Yesevi hazretleri Hacı Bektaşi-ı Veliden sonra Sarı Saltık’u Horasan erenlerinden yedi yüz kişi ile ona imdada gönderir. Meşhur tahta kılıcını Sarı Saltuk’un beline kuşatarak nasihatte bulunur. “Saltuk Mehmedim! Bektaş’ım seni Rum’a göndersin. Var git. Yedi krallık yerde nam ve şan sahibi ol”
Bunun üzerine Sarı Saltuk ve arkadaşları Anadoluya geldiler.
Sarı Saltuk hakkında daha geniş bilgi için ansiklopedilere bakılmalıdır.
Sarı Saltuk adının kasabamızda yaşatılması için her yıl mayıs ayının son Pazar günü Sarı Saltuk Parkında “SARI SALTUK VE ALP ERENLERİ ANMA ŞÖLENİ” tertiplenmektedir.Bu şölenin kasabaya büyük desteği görülmektedir.Kasaba halkı birlik ve beraberliğini sağlayarak Sarı Saltuk adına dernek veya vakıf kurulmalı bu şölenleri bu kurum tarafından gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.Bu konuda herkes kendi üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Takdir Yeşilyurt halkınındır.
C) Dini bayramlar ve özel günlerde gelenekler
e) Doğana gitme adeti
Doğacak bebekler için giysiler önceden hazırlanır. Yeni doğan çocuk tuzlanır ve suda yıkanır. Doğan çocuğa ilk hafta içinde isim konulur. Üç ezan sesi duyulunca çocuğun sol kulağına kamet sağ kulağına ezan okunarak ismi verilir. Değişik isimler verilse de genellikle o soyun büyüklerinin adları seçilir.
Çocuk doğduktan sonra akraba ve dostlar bebek başına giderler. Doğana giden kişi ile dünyaya gelen çocuğun ailesi arasındaki yakınlık derecesine göre götürülecek hediyenin kıymeti belli olur. Hediye verilirken gözünüz aydın Allah analı babalı büyütsün hayırlı bir evlat olsun gibi duygu ve temenniler ifade edilir.
b)Sünnet adeti
Sünnet olma adetleri yurdumuzun bazı yörelerinde olduğu gibi kasabamızda da aşağı yukarı aynıdır. Sünnet törenleri genellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde olmak üzere hafta sonu yapılır. Sünnet hazırlıkları aylar öncesinden başlar. Tören iki gün sürer.Birinci gün yakın arkadaş ve akrabalarla evde yemekler verilir. Sünnet olacak kişi giydirilir. Büyüklerin elleri öpülür eğlenceler düzenlenir ( Ancak bu eğlenceler son yıllarda bazen aşırıya kaçmaktadır.) Eğlencelerde sünnet olacak çocuğun yakınları tarafından şakalar yapılır. Orada bulunanlar kendi aralarında para toplayarak çerez alırlar. Çerezler topluca muhabbet edilerek yenilir.
İkinci gün davetlilere yemek verilir. Mevlüt okutulur. Davetliler sünnet olacak çocuğa para,altın v.b. hediyeler verirler. Bu hediyeler sünnet çocuğu ile masada oturanlar tarafından deftere yazılır.Davetlilerin yemek yeme ve hediye verme işleri bitince; sünnet olacak çocuk önceden süslenmiş olan arabaya bindirilir. Orada bulunan arabalara havlu v.b. gibi eşyalar bağlanır. Aralarında kasabada dolaşarak sünnet olacak çocuk gezdirilir.At ve deve ile gezdirenlerde vardır.
Gezme işi bitip eve dönüldüğünde çerezler dağıtılır.Sünnet olacak çocuk hazırlanır ve tekbir getirilerek sünnet olur.
c)Misafirlik
Misafir ağırlama Türklerin en eski geleneklerindendir.Misafir on kısmetle gelir. Birini yer dokuzunu bırakır.Hadisi geleneklerimize girmiştir.
Dışardan gelecek misafirlerin yeme, içme, yatma gibi ihtiyaçlarını karşılamak için bir köy odası yaptırılmıştır. Bundan başka aynı amaçlı odalarda vardır. Son yıllarda bu odaların kaybolduğunu görüyoruz. Kasabamızda misafir ağırlama ta eskilerden beri süre gelen ve bugün de devam eden olaydır.
Misafirler haberli ve habersiz olmaktadır. Ancak genellikle son yıllarda haberli olmaktadır. Misafirliğe gelen kişiler ev sahibi tarafından iltifatla karşılanır. Gelen misafirler ile ev sahipleri ayrı ayrı tokalaşır. Büyüklerin elleri öpülür.Misafirlere tek tek hal ve hatırları sorulur. Aynı şekilde misafirlerde karşılık verirler. Güncel konularda, sohbetlerde bulunurlar. Bu sohbetler esnasında misafirlere ikramda bulunulur. Gelen misafirlere hizmette kusur etmemeye çalışılır. Bazen televizyonların sohbetleri engellediğinden şikayet edilmektedir.
Uzaktan gelen misafirlere yemek verilir. Misafirler kalıcı ise en güzel bir şekilde hizmet edilir. Misafirler ister uzaktan isterse yakından gelsin güzel bir şekilde ağırlandıktan sonra dış kapıya kadar uğurlanırlar. Bu esnada ev sahipleri güle güle yine buyrun gelin, tekrar bekleriz v,b. Gibi sözlerle misafirlerini uğurlamalarına, misafirlerine sizde buyurun gelin, sizleride bekleriz diye karşılık vermeleri, kasabamızda misafirliği verilen önemi en açık bir şekilde göstermektedir. Ayrıca Allah gelenden gidenden eksik etmesin diye dualar da bulunulması buna iyi bir örnektir.
Türklerde misafir tanrı misafiri geliş sebebi uğur ve kısmet olarak kabul edildiğinden kasabamızda da aynı duygu ve düşünce yaygındır.
c)Cenaze törenleri ve taziye gelenekleri
Kasabamızda vefat edenlere karşı derin bir saygı vardır. Ölen kimse sela verildikten sonra ismi anons edilerek kasaba halkına duyurulur. Haberi alanlar cenaze evine gelerek cenazenin kaldırılmasına yardımcı olurlar. Cenaze islamı ölçülere uygun kaldırılır. Ceneze yıkanır ve kefenlenir. Cenaze namazı kılınır. Kabristana götürülür. Yakınları tarafından mezara konulur. Defn edildikten sonra baş ve ayak uçlarına dikilen çalılara bağcık denir.Toprağı elle hafifçe düzeltilerek su dökülür.
Komşular akrabalar tarafından cenaze evine yemek götürülür. Buna sofra hazırlama denir. Sofra hazırlama sekiz on gün devam eder. Bu müddet içinde cenaze evinde yemek pişmez.
Cenaze defn edildikten sonra cenaze evine ziyaretler yapılır. Baş sağlığı dilenir. Dualar edilir. Yedinci günü kadınlar tarafından mevlüt okunur. Elli ikinci günü erkek hocalar tarafından yemekli mevlüt okutulur.
f) Dini Bayramlar
Dargınların barıştığı mutluluk ve sevinçlerin paylaşıldığı, küçüklerin sevindirildiği Ramazan ve Kurban bayramlarına kasabamızda pek itina gösterilir.Haftalar öncesi hazırlıklar yapılır. Bayramdan bir gün öncesine arife denir. Arefe günü bayram havasına girilmiş olunur. Arefe günü belli aileler tarafından bayram aşı verilir. Bugün kabir ziyareti yapılır. Kuran-ı Kerim okunur dualar edilir çocuklar sevindirilir.
Bayram sabahı erkenden kalkılır. Erkekler bayram namazına giderken kadınlar gelecek misafir için hazırlık yaparlar. Namazdan sonra bayramlaşmalar yapılır. Büyükler ziyaret edilerek elleri öpülür. Küçükler sevindirilir.
Bayram canlılığı üç ve dört gün sürer. Kasaba halkı ve çevreden gelen insanlar belediye park gazinosu ve Sarı Saltuk parkında yol boyunca gezinirler. Bu toplanılan yere bayram yeri denir. Nişanlı olan gençler birlikte gezerler. Oğlu evlenecek olanlar burada kendilerine uygun kız ararlar. Bayram yerine çadırlar kurularak halka yiyecek ve içecek maddeleri satarlar.
Dostlukların arttırıldığı muhabbetlerin koyulaştığı bayramların kasabamızda önemli bir yeri vardır.
Karavelilerin geniş bir bahçesi vardır. ( Şimdiki Kurtuluş Mahallesinde Balaban Sokak 12 nolu Ömer Özenin bahçesi)Bu bahçede büyük bir kırlangıç ağacı vardı. Köyün gençleri ağaç altında toplanmaya başlar. Ağaca salıncaklar kurulur. Kadın ve erkekler sırası ile bu salıncaklara binerlerdi. Nişanlı kızlar oyalarını işledikleri mendilleri nişanlılarına verirlerdi.
Ağaç altında oyunlar oynana salıncaklar binile oyaları işlene dursun biz Gencer’ê gidelim.
Gencer Türkler at üstünde doğar at üstünde yaşar ve at üstünde ölür düşüncesinin yaşandığı bir olaydır. Köyün gençleri atlara binerek Sarıgöl’e giderler. Köydeki bütün atlılar toplanırlar. Bunların sayısı bir hayli kalabalıktır. ( 100 veye daha fazla olduğu söylenir. Topluca at üstünde değnek oyunları oynanarak Sarıgöl’e gidilir. ( Diğer köylerden de gelirler)Orada davul zurna çaldırılarak oyunlar oynanır. Hediyeler alınır, at üzerinde oyunlar oynanarak geri dönülür. Gencer’e gidenlerin köye dönüşleri köyde büyük bir sevinçle karşılanır. Gencerliler geldi diye köyde herkese duyurulur. Gencerciler aldıkları hediyeleri çocuklara ve büyüklere dağıtırlar. Tabi nişanlılar unutulmaz!
Gencerciler gelmesiyle kurulan meydanda davul ve zurnalar eşliğinde oyunlar oynanır. Bu oyunlarda bütün marifetler gösterilir.
Bayramlarda kırlangıç ağacının altında toplanılmakta iken, bu ağacın yıkılmasından sonra bayram yeri Cumhuriyet Meydanı’nın yanında Hasan Kahya Caddesi’nin olduğu alan olur. Gencercilerin meydanı da bu yerde kurulmaya başlarlar.
Bir süre burada kutlanan bayramlar daha sonra Gazi İlkokulu’ nun bulunduğu alanda devam eder. Zamanla bugünkü’’bayram yerinde ‘’bayram kutlamaları devam eder. Artık Gencerciler yoktur. Bugünkü bayram kutlamalarında o günlerdeki samimi havanın kaybolduğunu ve geleneğin zayıfladığını görüyoruz.Eski bayram geleneklerimizi yaşatmak için, bayramlardan önce bayram kutlama komiteleri kurarak, bayramlarda değişik alanlarda yarışmalar düzenlemeli(güreş, koşu, bisiklet v.b. gibi ) ,çocuklara hediyeler dağıtılmalı, bayramın son günüde pilav ve ayran şöleni v.b. gibi faaliyetler yapılmalıdır.
e) Kız Arama ve Dünür Olma
Oğlunu evlendirmek isteyen aileler çevrelerinde kız aramaya başlarlar. Arama şekli genellikle düğünlere ve bayramlara gelen kızlara bakmakla olur. Oğlanın fikri alınarak ölçülür, tartılır. Hesaplarına uygun düşen kızda karar kılınır .Bayramlarda ve düğünlerde birbirlerini tanıma fırsatı bulan gençler anlaştıkları taktir de durumu yakınlarına iletirler. Tanıdık aileler kız tarafını ağzı aranır Buna ‘’Ağız arama’’denilir. Erkek tarafı heyecanla kız evinden gelecek cevabı bekler. Duruma göre bu ağız arama birkaç defa yapılır. Bu ağız aramada ‘’Gelsinler’’ diye haber gelirse razı olmuşlar demektir. ‘’Boş yere yorulmasınlar. Kısmetinizi başka yerde arayın ‘’ diye haber geldiği zaman da kızı vermiyoruz demektir
Karşılıklı anlaşmalar sağlandığında birinci gün kadınlar ikinci günü erkekler kızı istemeye giderler.Kız isteme şekli ‘’ Allah’ın emri peygamberimizin
Kavliyle kızınız..................a , oğlumuza.................a istiyoruz.’’diye başlar.
Zaten ev sahibi hazırlıklıdır. Verip vermeme hususundaki görünüşünü davranışlarını ile belli eder .Ama usul olsun diye ‘’Nasipse ,Allah yazdıysa olur.’’der. Dünürcülere mendil ,çorap v.b. gibi hediyeler verilir. Artık dünür olurlar.Erkek tarafı ile kız tarafı birbirlerine ‘’dünür’’derler.Artık bundan sonra oturmalar, gidip gelmeler başlar. Gün belirlenerek yüzükler takılır.
f)Nişan
Oturmalar sürerken nişan günü tespit edilir. Nişanlar düğün salonunda veya evde çalgı eşliğinde eğlenceler yapılır.
Eğlenceye ara verilerek yüzükler ve takılar takılır . Ortaya çarşaf serilir.Çevirmeci tarafından oğlan tarafının ve davetlilerin getirdikleri hediyeler kimin tarafından getirildiğinin ve hediyenin ismi söylenerek çarşaf üzerine atılır.Hediye takı ise’’gelin kıza ‘’takılır.
Hediye verme işi tamamlanınca çarşaf bağlarlar.Sandığa yerleştirilir.Sandıklar kız evine teslim edilir.Tabii çevirmenin bahşişi unutulmaz.Nişanlar genellikle düğüne bir ay kala yapılır. Nişan konulmasından sonraki günlerde, belediyede resmi nikah kıyılır. Düğün günü belirlenerek davetiyeler bastırılır. Tanıdıklara dağıtılır.
g)Kına Gecesi ve Düğün
Düğünler genellikle Sonbahar ve kış aylarında yapılır.Düğünden bir gün önce kız evinde yapılan eğlencelere kına gecesi adı verilir. Kına gecesinde değişik oyunlar oynanır.
Davetlilere kına dağıtılır. Gelin olacak kızın el ve ayaklarına kına yakılır. Kına yakılmasının sebebi bereket ve uğur getirmesi içindir.
Kına gecelerinin değişmez oyunu olan ‘’Köse köse’’oyunu artık tarihe karışmıştır.kına gecelerinde söylenen manileri ilerde belirteceğiz.
Araştırmacılar ,Türk toplumunda’’düğün kavramı kadar kutsal bir yargıya , başka hiçbir toplumda rastlanmadığını izah ederler.’’
Cirit ve değnek oyunlarının oynandığı, yarışların yapıldığı ve güreşlerin tutulduğu günlerdeki düğünlerimiz mazide kaldı.Hatta gün görmüş ihtiyarlarımızdan birinin ‘’nerde o günler? O adetlerin bini gitti biri kaldı’’.diye hayıflanması, geleneğin zayıfladığını göstermesi açısından ibret vericidir.
Kına gecesinin ertesi günü bütün davetlilere yemek verilir.Kız ve erkek evlerinde gelen davetliler en güzel şekilde ağırlanırlar. Davetliler yemekten sonra düğün sahibine yemekten sonra davetiyelerini (para,hediye v.b.) verirler.
Akşam davetliler düğün yerinde toplanırlar.Çalgılar eşliğinde her türlü oyunlar oynanır. Oyunlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam eder.
Gelin eve götürülür.Büyüklerin ellerini öper.Oğlan evinin gelmesiyle gelin arabaya bindirilerek kasabada klaksonlar çalınarak dolaşılır.Eve gelmesinden sonra dini nikah kıyılır. Damadı n sırtı arkadaşları tarafından yumruklanır.
Düğünden iki gün sonra kıza evinde ve ertesi günde oğlan evinde birlikte yemekler yenir.Buna ‘’kız ardı’’ denilir. İki dünür arasında ve dostlar arasındaki birlik ve beraberlikler muhabbetler artarak devam eder. Şimdide düğünlerde oynadığınız oyunları ve türküleri söylediğiniz manileri yaktığınız ağıtlar kısaca kasabamızda folklorumuzu tanıyalım çünkü bu değerli halk edebiyatı ürünlerimiz veya başka bir deyim ile deyişlerimiz bize sırdaş ve dertlerimize ortak olur. Acılarımızı dertlerimizi sevincimizi bildirir. Düğünlerimiz bu deyişlerle örülür ona renk katar.
MANİLER
Yeşilyurt’un camisi
Yeşilliktir yeşillik
Fazla istemem yarim
On tane beşi birlik
Donuna bak donuna
Donu da gider yoluna
Yana yana kül oldum
Bir oğlanın yoluna
Etek, bluz giyersin
Neden boyun eğersin
Ben anana söyleyeyim
Seni sevdiğine versin
Altınım var üç tane,
Beşi birlik beş tane
Alacaksan al oğlan
Müşteri var on beş tane
Entarisi gök gibi
Suya gider ok gibi
Hiç ardına bakmıyorum
Sevileri yok gibi
Kara koyun etli olur
Kavurması tatlı olur
Dul yerine varan kızlar
Elbet zaman dertli olur
Al giydim alsın diye
Mor giydim sarsın diye
İsteyene varmadım
Sevdiğim alsın diye
Karanfilim tomurcak
Tomur cağı kim yolacak
Senin yarin gül ise
Benim yarim kim olacak
Süt içtim dilim yandı
Döküldü kilim yandı
Ben kilimde değilim
Ağzımda dilim yandı,
Dereye indim saza
Dibini kaza kaza
Yarim kalemi kırmış
Ayrılık yaza yaza
Bağda üzüm bol olmuş
Filizleri dal olmuş
Hatce üzüm topluyor
Yanakları al olmuş
Ak yemiş, kara yemiş
Dalları yere değmiş
Damat namaz kılarken
Gelin tavuğu yiyivermiş
Bakırlım Seyran bakırlım
Oynuyorlar çakırlım
Hadi güzelim ben yandım
Saramadım aldandım
Karşı karşı evimiz
Neden bizim sevimiz
Bu sevgi bizde iken
Ölür gider birimiz
SEPETÇİOĞLU
Sepetçi oğlu sepetini satamamış
Karısına beşibirlik takamamış
Sepetçi oğlu yaylanı yaylanı ver
Paran çoksa evleni evleni ver
Sepetçi oğlu bir ananın kuzusu
Hiç çıkmıyor yüreğimden sızısı
Sepetçi oğlu yaylanı yaylanı ver
Paran çoksa evleni evleni ver
Sepetçi oğlu inip gelir inişten
Her yanları görünmüyor gümüşten
Sepetçi oğlu yaylanı yaylanı ver
Paran çoksa evleni evleni ver
HARMANDALI
Harmandalı efem geliyor
Sol bileğinden kanlar akıyor
Harmandalı camdan bakıyor
Gözlerinden yaşlar akıyor
BAHÇELERDE BÖRÜLCE
Bahçelerde börülce
Oynar gelin görünce
Oynasınlar bakalım
Bir araya gelince
Bahçelerde eğlenti
Oynasınlar iki elti
Oynasınlar bakalım
İkisi bir elti
Bahçelerde karataş
Oynarlar iki kardaş
Oynasınlar bakalım
İkisi de bir kardaş
Elma attım denize
Geliyor yüze yüze
Kızın adı Hafize
Hafize’yi ver bize
Dünür olalım size
Söğüdün yaprağı dal arasında
Güzeli severler bağ arasında
Üç beş güzel bir araya gelmiş
Benim sevdiğim yok arasında
Kara koyun kellesi
Alem yarini bellesin
Bellesin de bellesin
Sarı çiçek tellesin
Karanfil aldım senden
Ne tez usandın benden
Usandığını bileydim
Ahtı mı alırdım senden
El edersem eve gel
Göz edersem yola gel
Hiç bahane bulamazsan
Al testiyi suya gel
Tren gelir yanaşır
İçi dolu çamaşır
Yeşilyurt’un kızları
Koca diye dolaşır
Gidin bulutlar gidin
Yarime selam edin
Yarim dalgın uykuda
Kaldırman, gelin gidin
Bahçelerde Hüseyin
Ben kimlere küseyim
Hüseyin benim olursa
Telli kurban keseyim
Çeşmem çukur içinde
Suyu bardak içinde
Yeşilyurt’un kızları
Canlı cennet içinde
Elek elek içinde
Elek kalbur içinde
Yeşilyurt’un kızları
Sırma yelek içinde
Masa üstünde pekmez
O pekmez bana yetmez
Yeşilyurt’un kızları
Oyasız gelin gitmez
Erken çıktım ovadan
Sular içtim kovadan
Ayşe ile İbrahim’i
Uçursunlar yuvadan
Ankara’nın kuyuları
Çayır çimen kıyıları
Kendir çuvalı giymiş
Yunan’ın ayıları
AĞIT
Uzun uzun olur şerin halısı
Börek börek gözlü Hasan Kahyanın Ali si
Hep seyirci mi olmuş Alaşehir’in ahalisi
Gelme mütteyim geleme öl dürttürürüm seni
Yazar evrakını Kütahya ya göndertirim seni.
Ali’m Ali’m demekten
Ben kesildim yürekten
Doktor Kazım ne bilsin?
Ali’m in derdi yürekten
Gara tavuk kanadı
Gara Ali kızının inadı
Gel Ümmühan gidelim
Bize kara yer yaradı
Ali’m orak biçiyor
Suyu nereden içiyor
Ağustosun sıcağı
Gül Yemenden geçiyor.
Çay içinde gamışları
Gamışı dayamışları
Kurulu yaya benziyor
Ali Kaya’mın kaşları
CEVİZCİ PEHLİVAN İLE AŞIK DEDE
Cevizci Pehlivan Deliler Köyünde, çiftlik yaparak yaşamını sürdürmektedir. Adı Süleyman (Cevizci)dir.Kendisine Cevizci Pehlivan diye hitap edilmesinin sebebi yaman bir güreşçi olmasından dolayıdır.
Köy’e Denizli’den urgan satıcısı gelmektedir. Cevizci urganları koparacak güce sahiptir.Satıcı ile iddia üzerine urganı koparır.Arkadaş olurlar.Her köye gelişinde Cevizci ile muhabbet eder. Bir gün muhabbet esnasında “Denizli’ de yağlı güreşleri yapılacağını” Cevizciye söyler. Cevizci’nin yaman bir pehlivan olduğunu iyi bilmektedir.Cevizcide zaten çevrede yapılan güreşleri hiç kaçırmamaktadır.Tarlaya bile gitse kıs beti devamlı yanındadır.(kıs bet:Meşinden yapılmış kısa paçalı dar pantolon)Cevizci Denizli’ye varınca, köye urgan satmaya gelen arkadaşının yanına gider. Satıcı ile birlikte giderek ertesi günü başlayacak olan güreşlere katılmak için kaydını yaptırırlar.
Güreşler ertesi gün başlarlar. Güreşler deste, küçük , orta ,büyük , orta ,
Başaltı ve baş olmak üzere beş kategoride yapılacaktır.Yenilen er meydanından çekilmektedir. Yenilenlerin çekilmesiyle meydana kalakala cevizci ile Tavaslı pehlivan kalmıştır.Tavaslı ile Cevizci yaman bir güreşi tutuşurlar. Cevizci Tavaslıya yeneceğini anlar. Onu yıkacak ama sonrasına düşündüğünden biraz çekinmektedir.
Güreşleri Aşık Dede izlemektedir. (Aşık Dede: Asıl adı Himmet . Deliler Köyü’nde sesi pek gür ve yanık olduğundan Aşık Dede lakabıyla tanınmıştır. Üç kişi posta trenini soyar. Bu üç kişiden biri Aşık Dededir. Aşık Dede hapisten kaçar ve Denizli’de yaşamaya başlar. Orada belli bir çevresi olur Aşık Dedenin)
Aşık Dede Cevizci’nin çekindiğini hissedince “ De bre Cevizci amma uzattın! Ne beklersin! “ diye o meşhur narasını atar.
Cevizci bu meşhur naraya çok iyi tanımaktadır. Tavaslı pehlivanı bir hamlede yıkar. Ödül olarak bir tosun, at ve bir koç alır.
Valilikçe görevli askerler Cevizci pehlivanın güvenliği açısından kendi bölgesine ( Sarıgöl ) kadar eşlik ederler.
Cevizci sırtı yere gelmemiş yaman bir pehlivandır. Mezarının yeri belli değildir. En son katıldığı güreş turnuvasından geri dönmediği sanılmaktadır.
A)Camilerimiz
Kasabamızda göklere yükselen minarelerimizden okunan Ezan seslerimiz arşa yükselmekte ve kasabamızın güzel insanlarının ruhunu okşamaktadır. Camiler ibadet yerlerimizdir.Kasabamızda 4 tane cami vardır.Okular tatil olduğu zaman, ya yaz kursları düzenlenen camilerimizde ilkokul çağındaki kız ve erkek çocuklarımıza temel dini bilgiler yanında Kuran-ı Kerim okunmasını yanında öğrenme faaliyetlerini yapılmaktadır.
Kasabamızda camilerimiz yararına faaliyet gösteren dernek yoktur.
Camilerimiz yararına gösterecek dernek kurulmasını temennimizdir.Camilerimizin hayırsever kasaba halkının yardımları ile karşılanmaktadır.Mülkiyetleri belediyeye aittir.Camilerimizin tek şerefelidir.
1-Pazar Camii
Caminin yapım tarihi bilinmemektedir.1500’lü yıllarda bağcılık araştırma istasyonun olduğu alandan göç edilip civara yerleşenler tarafından yapılmıştır.İlk yapısı toprak örtülüdür. Kasabamızın ilk camisidir. Yunanlılar tarafından yıkılan Pazar Camii günümüze kadar birkaç kez restore edilerek bugünkü duruma getirilmiştir.Bugüne kadar 13 imamın görev yaptığı hafızalarda kalmıştır.
2)Birlik camii:
Camii hayırsever vatandaşların katkılarıyla ve gayretli çalışmalarıyla 1958 yılında ibadete başladı.Yapı şekli taştan olup ahşap çatılıdır.Mimarı İsmail Ustadır.Resmi kayıtlara göre toplam arsası 800 m olup,267 kapasitedir.Kasabamızın Namık Kemal mahallesindedir. Müştemilatında Kız Kuran Kursu vardır.Camiinin ilk minaresi çift şerefeli iken 1969 yılında iken yıkılmıştır.Minaresi tek şerefeli olarak yapılmıştır.Camiinin içeri giriş kapısının dönerli olması vatandaşların ilgisini çekmektedir.
3) Namık Kemal Camii:
Camii kasaba halkının maddi ve manevi katkıları ile 1975 yılında büyük bir gayretle çalışarak ibadete açıldı.Camiinin duvarları dolu tuğla ile örülmüş olup ahşap çatılıdır.Mimarı Ramazan Özerdir.Toplam arsası 2529m olan camiinin iç alanı 224mdir. Resmi kayıtlara göre 298 kişiliktir Camii ye ait lojmanı vardır. Namık Kemal Mahallesindedir.
1975 yılından 1988 yılına kadar ücreti halk tarafından karşılanan görevlilerce hizmet yürütülmüştür.Kadrolu imamı 1988 yılında görevlendirilmiştir.
4)Fevzi Çakmak Camii
Kurs ve okul talebelerine yardım derneği başkanı Süleyman Ertürk önderliğinde kasaba halkının büyük katkı ve gayretleriyle 1978 yılında ibadete açıldı yapı şekli betonarmedir. Kasabamızda tek kubbeli camidir. Fevzi Çakmak Mahallesi’ndedir. Mimarı Yusuf Demiraslan’dır.camiye ait lojmanı mevcuttur.
Toplam arsası 500 m. Olan caminin iç alanı 130 m.’dir . Resmi kayıtlara göre 173 kişi kapasiteliktir. 1978 yılında 1988 yılına kadar ücreti halk tarafından karşılanan görevlilerce hizmet yürütülmüştür. Kadrolu imamı 1988 yılında görevlendirilmiştir.
5. Namık Kemal mahallesinde yeni bir caminin inşaatına başlanılmış olup hayır sever vatandaşlarımızın yardımları ile inşallah en kısa zamanda ibadete açılır diye duacıyız.
B)TÜRBE
Sarı Saltuk Türbesi’nin kasaba olması burada olması burada yaşayan insanlara manevi bir haz vermektedir. İbrahim Gökçen “Tarihte Saruhan’ın Köyleri” kitabında Yeşilyurt’ta Sarı Saltuk Türbesi olduğunu belirtir.
SARI SALTUK
Türkistan taraflarından Anadolu’ya gelip islamiyetin yayılması için çalışan mücahit Türk derviş ve erenlerindendir. Asıl adı Mehmet , Şerif Muhammet Buhari olarak da anılır. Sarı Saltuk lakabıyla meşhur olmuştur.
Memleketi Buharadır. Horasan erenlerinden ve Hoca Ahmet Yesevi’nin halifelerindendir.
Ahmet Yesevi hazretleri Hacı Bektaşi-ı Veliden sonra Sarı Saltık’u Horasan erenlerinden yedi yüz kişi ile ona imdada gönderir. Meşhur tahta kılıcını Sarı Saltuk’un beline kuşatarak nasihatte bulunur. “Saltuk Mehmedim! Bektaş’ım seni Rum’a göndersin. Var git. Yedi krallık yerde nam ve şan sahibi ol”
Bunun üzerine Sarı Saltuk ve arkadaşları Anadoluya geldiler.
Sarı Saltuk hakkında daha geniş bilgi için ansiklopedilere bakılmalıdır.
Sarı Saltuk adının kasabamızda yaşatılması için her yıl mayıs ayının son Pazar günü Sarı Saltuk Parkında “SARI SALTUK VE ALP ERENLERİ ANMA ŞÖLENİ” tertiplenmektedir.Bu şölenin kasabaya büyük desteği görülmektedir.Kasaba halkı birlik ve beraberliğini sağlayarak Sarı Saltuk adına dernek veya vakıf kurulmalı bu şölenleri bu kurum tarafından gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.Bu konuda herkes kendi üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Takdir Yeşilyurt halkınındır.
C) Dini bayramlar ve özel günlerde gelenekler
e) Doğana gitme adeti
Doğacak bebekler için giysiler önceden hazırlanır. Yeni doğan çocuk tuzlanır ve suda yıkanır. Doğan çocuğa ilk hafta içinde isim konulur. Üç ezan sesi duyulunca çocuğun sol kulağına kamet sağ kulağına ezan okunarak ismi verilir. Değişik isimler verilse de genellikle o soyun büyüklerinin adları seçilir.
Çocuk doğduktan sonra akraba ve dostlar bebek başına giderler. Doğana giden kişi ile dünyaya gelen çocuğun ailesi arasındaki yakınlık derecesine göre götürülecek hediyenin kıymeti belli olur. Hediye verilirken gözünüz aydın Allah analı babalı büyütsün hayırlı bir evlat olsun gibi duygu ve temenniler ifade edilir.
b)Sünnet adeti
Sünnet olma adetleri yurdumuzun bazı yörelerinde olduğu gibi kasabamızda da aşağı yukarı aynıdır. Sünnet törenleri genellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde olmak üzere hafta sonu yapılır. Sünnet hazırlıkları aylar öncesinden başlar. Tören iki gün sürer.Birinci gün yakın arkadaş ve akrabalarla evde yemekler verilir. Sünnet olacak kişi giydirilir. Büyüklerin elleri öpülür eğlenceler düzenlenir ( Ancak bu eğlenceler son yıllarda bazen aşırıya kaçmaktadır.) Eğlencelerde sünnet olacak çocuğun yakınları tarafından şakalar yapılır. Orada bulunanlar kendi aralarında para toplayarak çerez alırlar. Çerezler topluca muhabbet edilerek yenilir.
İkinci gün davetlilere yemek verilir. Mevlüt okutulur. Davetliler sünnet olacak çocuğa para,altın v.b. hediyeler verirler. Bu hediyeler sünnet çocuğu ile masada oturanlar tarafından deftere yazılır.Davetlilerin yemek yeme ve hediye verme işleri bitince; sünnet olacak çocuk önceden süslenmiş olan arabaya bindirilir. Orada bulunan arabalara havlu v.b. gibi eşyalar bağlanır. Aralarında kasabada dolaşarak sünnet olacak çocuk gezdirilir.At ve deve ile gezdirenlerde vardır.
Gezme işi bitip eve dönüldüğünde çerezler dağıtılır.Sünnet olacak çocuk hazırlanır ve tekbir getirilerek sünnet olur.
c)Misafirlik
Misafir ağırlama Türklerin en eski geleneklerindendir.Misafir on kısmetle gelir. Birini yer dokuzunu bırakır.Hadisi geleneklerimize girmiştir.
Dışardan gelecek misafirlerin yeme, içme, yatma gibi ihtiyaçlarını karşılamak için bir köy odası yaptırılmıştır. Bundan başka aynı amaçlı odalarda vardır. Son yıllarda bu odaların kaybolduğunu görüyoruz. Kasabamızda misafir ağırlama ta eskilerden beri süre gelen ve bugün de devam eden olaydır.
Misafirler haberli ve habersiz olmaktadır. Ancak genellikle son yıllarda haberli olmaktadır. Misafirliğe gelen kişiler ev sahibi tarafından iltifatla karşılanır. Gelen misafirler ile ev sahipleri ayrı ayrı tokalaşır. Büyüklerin elleri öpülür.Misafirlere tek tek hal ve hatırları sorulur. Aynı şekilde misafirlerde karşılık verirler. Güncel konularda, sohbetlerde bulunurlar. Bu sohbetler esnasında misafirlere ikramda bulunulur. Gelen misafirlere hizmette kusur etmemeye çalışılır. Bazen televizyonların sohbetleri engellediğinden şikayet edilmektedir.
Uzaktan gelen misafirlere yemek verilir. Misafirler kalıcı ise en güzel bir şekilde hizmet edilir. Misafirler ister uzaktan isterse yakından gelsin güzel bir şekilde ağırlandıktan sonra dış kapıya kadar uğurlanırlar. Bu esnada ev sahipleri güle güle yine buyrun gelin, tekrar bekleriz v,b. Gibi sözlerle misafirlerini uğurlamalarına, misafirlerine sizde buyurun gelin, sizleride bekleriz diye karşılık vermeleri, kasabamızda misafirliği verilen önemi en açık bir şekilde göstermektedir. Ayrıca Allah gelenden gidenden eksik etmesin diye dualar da bulunulması buna iyi bir örnektir.
Türklerde misafir tanrı misafiri geliş sebebi uğur ve kısmet olarak kabul edildiğinden kasabamızda da aynı duygu ve düşünce yaygındır.
c)Cenaze törenleri ve taziye gelenekleri
Kasabamızda vefat edenlere karşı derin bir saygı vardır. Ölen kimse sela verildikten sonra ismi anons edilerek kasaba halkına duyurulur. Haberi alanlar cenaze evine gelerek cenazenin kaldırılmasına yardımcı olurlar. Cenaze islamı ölçülere uygun kaldırılır. Ceneze yıkanır ve kefenlenir. Cenaze namazı kılınır. Kabristana götürülür. Yakınları tarafından mezara konulur. Defn edildikten sonra baş ve ayak uçlarına dikilen çalılara bağcık denir.Toprağı elle hafifçe düzeltilerek su dökülür.
Komşular akrabalar tarafından cenaze evine yemek götürülür. Buna sofra hazırlama denir. Sofra hazırlama sekiz on gün devam eder. Bu müddet içinde cenaze evinde yemek pişmez.
Cenaze defn edildikten sonra cenaze evine ziyaretler yapılır. Baş sağlığı dilenir. Dualar edilir. Yedinci günü kadınlar tarafından mevlüt okunur. Elli ikinci günü erkek hocalar tarafından yemekli mevlüt okutulur.
f) Dini Bayramlar
Dargınların barıştığı mutluluk ve sevinçlerin paylaşıldığı, küçüklerin sevindirildiği Ramazan ve Kurban bayramlarına kasabamızda pek itina gösterilir.Haftalar öncesi hazırlıklar yapılır. Bayramdan bir gün öncesine arife denir. Arefe günü bayram havasına girilmiş olunur. Arefe günü belli aileler tarafından bayram aşı verilir. Bugün kabir ziyareti yapılır. Kuran-ı Kerim okunur dualar edilir çocuklar sevindirilir.
Bayram sabahı erkenden kalkılır. Erkekler bayram namazına giderken kadınlar gelecek misafir için hazırlık yaparlar. Namazdan sonra bayramlaşmalar yapılır. Büyükler ziyaret edilerek elleri öpülür. Küçükler sevindirilir.
Bayram canlılığı üç ve dört gün sürer. Kasaba halkı ve çevreden gelen insanlar belediye park gazinosu ve Sarı Saltuk parkında yol boyunca gezinirler. Bu toplanılan yere bayram yeri denir. Nişanlı olan gençler birlikte gezerler. Oğlu evlenecek olanlar burada kendilerine uygun kız ararlar. Bayram yerine çadırlar kurularak halka yiyecek ve içecek maddeleri satarlar.
Dostlukların arttırıldığı muhabbetlerin koyulaştığı bayramların kasabamızda önemli bir yeri vardır.
Karavelilerin geniş bir bahçesi vardır. ( Şimdiki Kurtuluş Mahallesinde Balaban Sokak 12 nolu Ömer Özenin bahçesi)Bu bahçede büyük bir kırlangıç ağacı vardı. Köyün gençleri ağaç altında toplanmaya başlar. Ağaca salıncaklar kurulur. Kadın ve erkekler sırası ile bu salıncaklara binerlerdi. Nişanlı kızlar oyalarını işledikleri mendilleri nişanlılarına verirlerdi.
Ağaç altında oyunlar oynana salıncaklar binile oyaları işlene dursun biz Gencer’ê gidelim.
Gencer Türkler at üstünde doğar at üstünde yaşar ve at üstünde ölür düşüncesinin yaşandığı bir olaydır. Köyün gençleri atlara binerek Sarıgöl’e giderler. Köydeki bütün atlılar toplanırlar. Bunların sayısı bir hayli kalabalıktır. ( 100 veye daha fazla olduğu söylenir. Topluca at üstünde değnek oyunları oynanarak Sarıgöl’e gidilir. ( Diğer köylerden de gelirler)Orada davul zurna çaldırılarak oyunlar oynanır. Hediyeler alınır, at üzerinde oyunlar oynanarak geri dönülür. Gencer’e gidenlerin köye dönüşleri köyde büyük bir sevinçle karşılanır. Gencerliler geldi diye köyde herkese duyurulur. Gencerciler aldıkları hediyeleri çocuklara ve büyüklere dağıtırlar. Tabi nişanlılar unutulmaz!
Gencerciler gelmesiyle kurulan meydanda davul ve zurnalar eşliğinde oyunlar oynanır. Bu oyunlarda bütün marifetler gösterilir.
Bayramlarda kırlangıç ağacının altında toplanılmakta iken, bu ağacın yıkılmasından sonra bayram yeri Cumhuriyet Meydanı’nın yanında Hasan Kahya Caddesi’nin olduğu alan olur. Gencercilerin meydanı da bu yerde kurulmaya başlarlar.
Bir süre burada kutlanan bayramlar daha sonra Gazi İlkokulu’ nun bulunduğu alanda devam eder. Zamanla bugünkü’’bayram yerinde ‘’bayram kutlamaları devam eder. Artık Gencerciler yoktur. Bugünkü bayram kutlamalarında o günlerdeki samimi havanın kaybolduğunu ve geleneğin zayıfladığını görüyoruz.Eski bayram geleneklerimizi yaşatmak için, bayramlardan önce bayram kutlama komiteleri kurarak, bayramlarda değişik alanlarda yarışmalar düzenlemeli(güreş, koşu, bisiklet v.b. gibi ) ,çocuklara hediyeler dağıtılmalı, bayramın son günüde pilav ve ayran şöleni v.b. gibi faaliyetler yapılmalıdır.
e) Kız Arama ve Dünür Olma
Oğlunu evlendirmek isteyen aileler çevrelerinde kız aramaya başlarlar. Arama şekli genellikle düğünlere ve bayramlara gelen kızlara bakmakla olur. Oğlanın fikri alınarak ölçülür, tartılır. Hesaplarına uygun düşen kızda karar kılınır .Bayramlarda ve düğünlerde birbirlerini tanıma fırsatı bulan gençler anlaştıkları taktir de durumu yakınlarına iletirler. Tanıdık aileler kız tarafını ağzı aranır Buna ‘’Ağız arama’’denilir. Erkek tarafı heyecanla kız evinden gelecek cevabı bekler. Duruma göre bu ağız arama birkaç defa yapılır. Bu ağız aramada ‘’Gelsinler’’ diye haber gelirse razı olmuşlar demektir. ‘’Boş yere yorulmasınlar. Kısmetinizi başka yerde arayın ‘’ diye haber geldiği zaman da kızı vermiyoruz demektir
Karşılıklı anlaşmalar sağlandığında birinci gün kadınlar ikinci günü erkekler kızı istemeye giderler.Kız isteme şekli ‘’ Allah’ın emri peygamberimizin
Kavliyle kızınız..................a , oğlumuza.................a istiyoruz.’’diye başlar.
Zaten ev sahibi hazırlıklıdır. Verip vermeme hususundaki görünüşünü davranışlarını ile belli eder .Ama usul olsun diye ‘’Nasipse ,Allah yazdıysa olur.’’der. Dünürcülere mendil ,çorap v.b. gibi hediyeler verilir. Artık dünür olurlar.Erkek tarafı ile kız tarafı birbirlerine ‘’dünür’’derler.Artık bundan sonra oturmalar, gidip gelmeler başlar. Gün belirlenerek yüzükler takılır.
f)Nişan
Oturmalar sürerken nişan günü tespit edilir. Nişanlar düğün salonunda veya evde çalgı eşliğinde eğlenceler yapılır.
Eğlenceye ara verilerek yüzükler ve takılar takılır . Ortaya çarşaf serilir.Çevirmeci tarafından oğlan tarafının ve davetlilerin getirdikleri hediyeler kimin tarafından getirildiğinin ve hediyenin ismi söylenerek çarşaf üzerine atılır.Hediye takı ise’’gelin kıza ‘’takılır.
Hediye verme işi tamamlanınca çarşaf bağlarlar.Sandığa yerleştirilir.Sandıklar kız evine teslim edilir.Tabii çevirmenin bahşişi unutulmaz.Nişanlar genellikle düğüne bir ay kala yapılır. Nişan konulmasından sonraki günlerde, belediyede resmi nikah kıyılır. Düğün günü belirlenerek davetiyeler bastırılır. Tanıdıklara dağıtılır.
g)Kına Gecesi ve Düğün
Düğünler genellikle Sonbahar ve kış aylarında yapılır.Düğünden bir gün önce kız evinde yapılan eğlencelere kına gecesi adı verilir. Kına gecesinde değişik oyunlar oynanır.
Davetlilere kına dağıtılır. Gelin olacak kızın el ve ayaklarına kına yakılır. Kına yakılmasının sebebi bereket ve uğur getirmesi içindir.
Kına gecelerinin değişmez oyunu olan ‘’Köse köse’’oyunu artık tarihe karışmıştır.kına gecelerinde söylenen manileri ilerde belirteceğiz.
Araştırmacılar ,Türk toplumunda’’düğün kavramı kadar kutsal bir yargıya , başka hiçbir toplumda rastlanmadığını izah ederler.’’
Cirit ve değnek oyunlarının oynandığı, yarışların yapıldığı ve güreşlerin tutulduğu günlerdeki düğünlerimiz mazide kaldı.Hatta gün görmüş ihtiyarlarımızdan birinin ‘’nerde o günler? O adetlerin bini gitti biri kaldı’’.diye hayıflanması, geleneğin zayıfladığını göstermesi açısından ibret vericidir.
Kına gecesinin ertesi günü bütün davetlilere yemek verilir.Kız ve erkek evlerinde gelen davetliler en güzel şekilde ağırlanırlar. Davetliler yemekten sonra düğün sahibine yemekten sonra davetiyelerini (para,hediye v.b.) verirler.
Akşam davetliler düğün yerinde toplanırlar.Çalgılar eşliğinde her türlü oyunlar oynanır. Oyunlar gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam eder.
Gelin eve götürülür.Büyüklerin ellerini öper.Oğlan evinin gelmesiyle gelin arabaya bindirilerek kasabada klaksonlar çalınarak dolaşılır.Eve gelmesinden sonra dini nikah kıyılır. Damadı n sırtı arkadaşları tarafından yumruklanır.
Düğünden iki gün sonra kıza evinde ve ertesi günde oğlan evinde birlikte yemekler yenir.Buna ‘’kız ardı’’ denilir. İki dünür arasında ve dostlar arasındaki birlik ve beraberlikler muhabbetler artarak devam eder. Şimdide düğünlerde oynadığınız oyunları ve türküleri söylediğiniz manileri yaktığınız ağıtlar kısaca kasabamızda folklorumuzu tanıyalım çünkü bu değerli halk edebiyatı ürünlerimiz veya başka bir deyim ile deyişlerimiz bize sırdaş ve dertlerimize ortak olur. Acılarımızı dertlerimizi sevincimizi bildirir. Düğünlerimiz bu deyişlerle örülür ona renk katar.
MANİLER
Yeşilyurt’un camisi
Yeşilliktir yeşillik
Fazla istemem yarim
On tane beşi birlik
Donuna bak donuna
Donu da gider yoluna
Yana yana kül oldum
Bir oğlanın yoluna
Etek, bluz giyersin
Neden boyun eğersin
Ben anana söyleyeyim
Seni sevdiğine versin
Altınım var üç tane,
Beşi birlik beş tane
Alacaksan al oğlan
Müşteri var on beş tane
Entarisi gök gibi
Suya gider ok gibi
Hiç ardına bakmıyorum
Sevileri yok gibi
Kara koyun etli olur
Kavurması tatlı olur
Dul yerine varan kızlar
Elbet zaman dertli olur
Al giydim alsın diye
Mor giydim sarsın diye
İsteyene varmadım
Sevdiğim alsın diye
Karanfilim tomurcak
Tomur cağı kim yolacak
Senin yarin gül ise
Benim yarim kim olacak
Süt içtim dilim yandı
Döküldü kilim yandı
Ben kilimde değilim
Ağzımda dilim yandı,
Dereye indim saza
Dibini kaza kaza
Yarim kalemi kırmış
Ayrılık yaza yaza
Bağda üzüm bol olmuş
Filizleri dal olmuş
Hatce üzüm topluyor
Yanakları al olmuş
Ak yemiş, kara yemiş
Dalları yere değmiş
Damat namaz kılarken
Gelin tavuğu yiyivermiş
Bakırlım Seyran bakırlım
Oynuyorlar çakırlım
Hadi güzelim ben yandım
Saramadım aldandım
Karşı karşı evimiz
Neden bizim sevimiz
Bu sevgi bizde iken
Ölür gider birimiz
SEPETÇİOĞLU
Sepetçi oğlu sepetini satamamış
Karısına beşibirlik takamamış
Sepetçi oğlu yaylanı yaylanı ver
Paran çoksa evleni evleni ver
Sepetçi oğlu bir ananın kuzusu
Hiç çıkmıyor yüreğimden sızısı
Sepetçi oğlu yaylanı yaylanı ver
Paran çoksa evleni evleni ver
Sepetçi oğlu inip gelir inişten
Her yanları görünmüyor gümüşten
Sepetçi oğlu yaylanı yaylanı ver
Paran çoksa evleni evleni ver
HARMANDALI
Harmandalı efem geliyor
Sol bileğinden kanlar akıyor
Harmandalı camdan bakıyor
Gözlerinden yaşlar akıyor
BAHÇELERDE BÖRÜLCE
Bahçelerde börülce
Oynar gelin görünce
Oynasınlar bakalım
Bir araya gelince
Bahçelerde eğlenti
Oynasınlar iki elti
Oynasınlar bakalım
İkisi bir elti
Bahçelerde karataş
Oynarlar iki kardaş
Oynasınlar bakalım
İkisi de bir kardaş
Elma attım denize
Geliyor yüze yüze
Kızın adı Hafize
Hafize’yi ver bize
Dünür olalım size
Söğüdün yaprağı dal arasında
Güzeli severler bağ arasında
Üç beş güzel bir araya gelmiş
Benim sevdiğim yok arasında
Kara koyun kellesi
Alem yarini bellesin
Bellesin de bellesin
Sarı çiçek tellesin
Karanfil aldım senden
Ne tez usandın benden
Usandığını bileydim
Ahtı mı alırdım senden
El edersem eve gel
Göz edersem yola gel
Hiç bahane bulamazsan
Al testiyi suya gel
Tren gelir yanaşır
İçi dolu çamaşır
Yeşilyurt’un kızları
Koca diye dolaşır
Gidin bulutlar gidin
Yarime selam edin
Yarim dalgın uykuda
Kaldırman, gelin gidin
Bahçelerde Hüseyin
Ben kimlere küseyim
Hüseyin benim olursa
Telli kurban keseyim
Çeşmem çukur içinde
Suyu bardak içinde
Yeşilyurt’un kızları
Canlı cennet içinde
Elek elek içinde
Elek kalbur içinde
Yeşilyurt’un kızları
Sırma yelek içinde
Masa üstünde pekmez
O pekmez bana yetmez
Yeşilyurt’un kızları
Oyasız gelin gitmez
Erken çıktım ovadan
Sular içtim kovadan
Ayşe ile İbrahim’i
Uçursunlar yuvadan
Ankara’nın kuyuları
Çayır çimen kıyıları
Kendir çuvalı giymiş
Yunan’ın ayıları
AĞIT
Uzun uzun olur şerin halısı
Börek börek gözlü Hasan Kahyanın Ali si
Hep seyirci mi olmuş Alaşehir’in ahalisi
Gelme mütteyim geleme öl dürttürürüm seni
Yazar evrakını Kütahya ya göndertirim seni.
Ali’m Ali’m demekten
Ben kesildim yürekten
Doktor Kazım ne bilsin?
Ali’m in derdi yürekten
Gara tavuk kanadı
Gara Ali kızının inadı
Gel Ümmühan gidelim
Bize kara yer yaradı
Ali’m orak biçiyor
Suyu nereden içiyor
Ağustosun sıcağı
Gül Yemenden geçiyor.
Çay içinde gamışları
Gamışı dayamışları
Kurulu yaya benziyor
Ali Kaya’mın kaşları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)